Yeryüzüne dayanabilmek için Tezer Özlü

Türkiye'nin en kıymetli ve solgun çiçeklerinden Tezer Özlü, 74 sene önce bugün çok sevdiği Cesar Pavese ile aynı gün doğdu. Pavese'in çok sevdiği Rene Char da '40 yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız kurşunla ölüyoruz' diyerek 43 yaşında ölen Tezer Özlü'ye ömrü boyu taşıyacağı ölüm kederini emanet etmişti.

Kırk üç yaşında dünya ağrısının yükünü omuzlarına alıp başka omuzlarda aramızdan ayrılan ayrılan Tezer Özlü'nün doğum günü bugün... Onu anlamak için "bıraktıklarının" dünyasına girme çabası olacak bu yazı... Günlüğünde öyle istediğini yazıyordu çünkü,

"Bıraktım, bıraktım. Hepsini, kendi ve benim dünyamı anlamaları için bıraktım. Ama hiçbiri kendini anlayamadı.

Bana da ölümsüzlüklerin sonsuz acıları kaldı. Ya da sonsuz "bağımsızlıkları".

Tezer Özlü
Marburg Edebiyat Ödülü'nü alan en önemli kitabı Yaşamın Ucuna Yolculuk, yaşam ve ölüm karşıtlığının Tezer Özlü'de ne denli açmazlara sebebiyet verdiğini gösteriyordu.

Yaşamı sevip güzellemek işin kolayı ama neden Tezer yaşam ve ölümü böylesine bir tutuyordu?

Tezer Özlü'nün en yakın belki de tek yakın arkadaşı Leyla Erbil'in de anlayamadığı bir durum bu.

Leyla Erbil
'Tezer Özlü'den Leyla Erbil'e Mektuplar' başlığı ile yayınlanan kitapta Leyla Erbil bu düşüncesini şöyle dile getiriyor,

"Tezer beni ilerde evleneceği sevgilisi ile tanıştırıyor... 'Bu adam benim ölümüm Leyla' diye tanıştırıyor sevgilisini.

'Bak bak bu benim ta kendim ! Kafatasım bu; kendi ölümüm!' Adamın elini alıp kendininkiyle yan yana koyuyor Tezer, 'Bak bak' diyor, 'cildimizin rengi, damarlarımızın kabarıklığına, yeşiline bak nasıl birbirinin eşi, şu dolaşımın haritasına bak, ölümüm bu benim!... Damarları anlıyorum da neden, ölümüm anlayamıyorum bir türlü. Soramıyorum da..."




Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >