Menüde gelenekle moderni harmanlayan bir anlayış var. Süzme yoğurtla servis edilen köz patlıcan, hafif ekşi küpe biberli salata, taze avlanan balıklar, iç pilav eşliğinde sunulan etler… Ve elbette kaymaklı kabak tatlısı. Bazı müdavimler, bu tatlının 'tek başına gelmeye değer' olduğunu söylüyor. Yabancı konukların da favorisi keçi sütlü fıstıklı dondurma. Her tabakta hem sade hem rafine bir sunum var; şefin 'fazla söze gerek yok, malzeme konuşsun' tavrı belli.

Restoran, Atatürk Kültür Parkı’nın yüksek noktasında, panoramik Antalya manzarasına karşı konumlanmış. Gün batımında altın sarısına boyanan denizi izleyerek yemek yemek, burada başlı başına bir deneyim. Açık teras yaz akşamları rüya gibi, ama rüzgarlı günlerde battaniye servisiyle misafirini düşünen bir ekip var.

Yorumlarda övgü de var eleştiri de. Pek çok kişi 'Antalya’daki en iyi yemek deneyimi' derken, bazıları yoğun günlerde servisin yavaşladığını, ilgisizleştiğini aktarıyor. Porsiyonların fiyat-performans dengesini tartışanlar da mevcut. Yine de, genel izlenim şu: 7 Mehmet, turistik bir restoran olmanın ötesinde, Antalya’nın hafızasında yer etmiş bir lezzet durağı.

Buraya gelmek, sadece yemek yemek değil; kentin mutfak hikayesine tanıklık etmek. Rezervasyonunuzu erken yaptırın, manzaralı bir masa isteyin ve menüden hem bilindik hem de daha önce tatmadığınız bir lezzeti seçin. Çünkü 7 Mehmet’te asıl keyif, sofrada geçmişle geleceğin aynı tabakta buluştuğu o anı yakalamakta.