Bütün kirli işlerin ardında aynı yapı var

Yapay et
Yapay et

Rockefeller Vakfı, sözde dünyada kıtlığı bitirmek için genetiğiyle oynanan ve hastalık saçan tohumları ‘Yeşil Devrim’ yalanıyla 1940'lardan itibaren bütün dünyaya pazarlamıştı.

Bu tohumlarla dünya genelinde bir kısırlık patlaması meydana geldi. Beraberinde gelen böcek ve ot öldürücü pestisit salgını yaşandı. DSÖ'ye göre, yılda yaklaşık 3 milyon akut pestisit zehirlenmesi meydana geliyor.

Bunlar sadece kayda girmiş göstermelik rakamlar. Gerçek ise onlarca katı ve bu rakamların en az yüzde 10’u ölüyor.

Kanserden kısırlığa, engelli doğumdan düşüklere, otizmden parkinsona dek sayısız hastalık da pestisitlerin neden olduğu pek sözü edilmeyen musibetlerdi.

İlaveten toprağa atılan ağır metalli gübreler ve bunların toprak, su ve insanlarda yol açtığı sıkıntılar.

Şimdi aynı çete, dünyaya “yapay et” adı altında sentetik sahte et dayatıyor. Sahte et, endokrin sistemine zarar vererek insanın hormon dengesini bozabilir ve kısırlaştırabilir. Dahası cinsel yönelim bozukluklarına neden olabilir.

Tesadüfe bakar mısınız? Yine aynı küresel çete, dünya genelinde LGBT dayatması yapıyor. Fıtratla savaşıyorlar. Et yemeyi terk eden insanların duyguları yumuşar. Yapay etlerle hormon dengesi alt üst edilen insan yönlendirmeye daha açık hale gelir. Dizi-film sektöründen tarıma, sentetik sözde etten okullara varıncaya kadar var güçleriyle şeytânî şeyleri insanlığa dayatıyorlar.

Nisa Suresi'nde geçtiği üzere şeytan şöyle vadetmişti: "Onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler."

Bütün bunların farkındaysak ona göre yaşamalı ve doğruyu var gücümüzle haykırmalıyız. Haykırmakla kalmayıp bu insan kalmak ve insanın izzetini ve şerefini müdafaa ederek şeytânîlere karşı durmak zorundayız.