İstanbul’un yeni kahve durağı: Boğaz manzarasıyla büyüleyen SoTepe

Boğaz manzarasıyla büyüleyen SoTepe
Boğaz manzarasıyla büyüleyen SoTepe

İstanbul’da nefes almak zorlaştıysa, yukarıya bakın. Kalabalıkların arasından sıyrılıp yukarı doğru tırmandığınızda, tam da şehrin yorgun ritmine ara vermek istediğiniz o anda SoTepe çıkıyor karşınıza. Boğaz’a yukarıdan bakan, rüzgarı içine çeken geniş bir bahçede… Kahve kokusu, manzaraya karışıyor.

SoTepe, İstanbul’un yeni kahve mekanı. Ama klasik anlamda bir “kafe” değil. Burası bir durak, bir soluklanma noktası, bazen yalnız kalmak isteyen bir okuyucu için masa başı; bazen de arkadaşlarıyla iki lafın belini kırmak isteyenler için büyük bir yuvarlak masa.

İyi kahve arayışı bir tercihten çok bir yaşam biçimi haline gelmişken, SoTepe tam da bu beklentiye yanıt veriyor. Menüsü, Türkiye’de üçüncü nesil kahve akımının öncülerinden Şerif Başaran danışmanlığında hazırlanmış. Yani burada kahve sadece bir içecek değil; bir deneyim, bir kültür. Her fincan, hem hazırlık süreci hem sunumuyla fark yaratıyor.

Tatlı ve sandviçlerde de benzer bir özen var. Reçeteler, sıradan kalıplardan uzak; tamamen SoTepe’ye özel olarak oluşturulmuş. Her lokmada, alışılmışın dışında bir lezzet profiliyle karşılaşıyorsunuz. Üstelik doğallık ilkesinden taviz verilmeden... Soğuk içeceklerde hazır şuruplar yerine ev yapımı meyve özleri kullanılıyor. Ne içtiğinizi bildiğiniz, ne tattığınızın farkında olduğunuz bir menü sunuluyor size.

SoTepe’nin en güçlü yanlarından biri de bu: Samimiyetten, doğallıktan ve lezzetten şaşmadan, her şeyi kendine has bir çizgide sunabilmek. Şehrin tepe noktalarından birinde, Boğaz’a karşı bir fincan kahveyle sadece manzaraya değil, belki biraz da kendinize bakıyorsunuz.