Plaj kitabından ‘reading retreat’e: Seyahatte yeni trend

Bir zamanlar tatil denince akla güneş kremi, şezlong ve yanımıza aldığımız “plaj kitabı” gelirdi. Oysa artık bavullara sadece tatil kıyafetleri değil, kitap kulüplerinin daveti, yazarların ayak izleri ve yeni bir topluluk deneyimi de giriyor. Çünkü okuma, yalnız yapılan bir uğraş olmaktan çıkıp, seyahatin kendisine dönüşüyor.


Düşünün: Floransa’da bir trattoria masasındasınız. Masanın etrafında tanımadığınız insanlar var, konuşulan konu ise Sarah Winman’ın Still Life romanı. Bir anda şehrin duvarlarında asılı eski fotoğraflar, kitap satırlarıyla birleşiyor. Romanın geçtiği sokaklarda yürüyorsunuz, karakterlerin oturduğu masaya siz de oturuyorsunuz. İşte “reading retreat” adı verilen yeni tatil akımının sunduğu şey tam olarak bu: kitapla mekanı, hayalle gerçeği yan yana getirmek.
Bu trend hızla büyüyor. Artık insanlar tatili sadece “dinlenmek” için değil, kendine yatırım yapmak için planlıyor. Kimi Nil Nehri’nde Agatha Christie okuyor, kimi İrlanda’da Ulysses’in peşine düşüyor. Bazılarıysa İngiltere’de bir kır evinde gün boyu kitap okuyup akşamını edebiyat sohbetleriyle kapatıyor.
Onlar için seyahat, bir kitabın içine girip onunla birlikte yol almak. Bir kapıdan geçer gibi, satırların açtığı yeni dünyalara adım atmak.

Peki biz, bavulumuzun yan cebine hala “boş zaman olursa okunur” diye sıkıştırdığımız kitaplara mı razıyız, yoksa tatilin kendisini bir kitap sayfasına çevirmeye hazır mıyız?