Somali’ye seyahat eden turistler ne arıyor?

Bazı ülkeler vardır, haritada adını görürsün ama aklına gelen ilk şey turizm olmaz. Somali da yıllarca böyle bir yerdi. İç savaş, korsanlık, fidye haberleri… Yani “gidilmez” kategorisinin kalın kırmızı çizgisi.
Ama işte bu yüzden bugünlerde ortaya çıkan tablo hem şaşırtıcı hem de düşünmeye değer: Somali, 2024’te 10 bin turisti ağırladı. Ve bu, bir önceki yıla göre yüzde 50 artış demek.
Üstelik çoğu ülke hala “sakın gitme” uyarısı verirken. Peki bu nasıl oluyor?
Riskin çekiciliği mi, yoksa merakın gücü mü?

Uzun yıllardır “ekstrem destinasyonlar” planlayan tur şirketleri var ve bu şirketlerin müşterileri genelde aynı profilde: Dünyadaki tüm ülkeleri gezmek isteyenler, tehlikeyi adrenalin olarak görenler, merakla hareket edenler.
Mesela, Mogadişu’ya tur düzenleyen Untamed Borders'ın sahibi James Willcox: 2023’te iki tur düzenlemişken, 2024’te bu sayı 13’e çıkmış.
“Bu bizim en yüksek riskli destinasyonumuz” diyor. Ve buna rağmen insanlar gitmek istiyor.
Somali’nin yeni vize sistemi de bu ilgiyi besliyor. Ama ülkenin içindeki siyasi ayrışmalar; Somaliland ve Puntland gibi yarı bağımsız bölgelerin yeni vizeyi kabul etmemesi, merkezi otoritenin aslında ne kadar sınırlı olduğunu da hatırlatıyor.
Gerçek şu: Mogadişu tehlikeli. Bunu gizleyen yok.
2020’de oraya giden İsviçreli gezgin Karin Sinniger şöyle anlatıyor:
“Daha iner inmez tehlikeyi hissediyorsun. Güvenli bölgenin dışına çıkmak için silahlı konvoy şart.”
Bir tarafta bombalı saldırılar, diğer tarafta sahilde yürümeyi “güvenli” hissettirecek kadar alışılmış bir normal. Yani Somali paradoksu tam olarak burada yatıyor: Aşırı risk ve beklenmedik huzur aynı şehirde yan yana.

Peki insanlar gerçekten neden gidiyor?
Kimi için kişisel bir meydan okuma. Kimi için “liste tamamlama” hırsı. Kimine göre de dünyayı anlamanın yolu riskten kaçmak değil, riskin kaynağına bakmak.
Mesela bir turist, ekipmanını kaybedince Mogadişu’daki bir ıstakoz avcısından “kompresörlü hortum” ödünç alıp dalışını tamamlıyor. Yani destinasyon sadece tehlike değil; bir tür insan hikayesi de sunuyor.
Somaliland: Aynı coğrafyanın iki zıt yüzü
Somali bölgesinin kuzeyinde, kendini 1991’den beri ayrı bir ülke olarak gören Somaliland bambaşka bir tablo çiziyor:
Kendi ordusu var
Kendi hükümeti var
Daha güvenli kabul ediliyor
Turistler sokakta rahat yürüyebiliyor
CNN Travel’da röportajını okuma fırsatı bulduğum tur rehberi Deke Hassan Abdi, “İnsanlar Somaliland’ı Somaliyle karıştırıyor. Oysa çok farklıyız.” diyor.
5.000 yıllık kaya resimleri, Berbera sahilleri, Hargeisa’nın pazarları… Burası safari değil, resort değil; ama otantik.
Ve en önemlisi: Güvenli hissediliyor.
Somali neden hala “niş” kalacak?

Tüm bu turist artışına rağmen gerçek şu: Somali, yakın gelecekte “popüler destinasyon” olmayacak.
Çünkü:
E-vize sadece Mogadişu’ya girişte geçiyor
Ülkenin büyük kısmı hala seyahat uyarılarında “kırmızı”
Silahlı koruma olmadan şehir içinde hareket etmek mümkün değil
İç göç, çatışma, siyasi bölünme devam ediyor
Ama bu tabloya rağmen küçük bir şey değişiyor: Kapı aralanıyor.
E-vize gibi adımlar, ülkenin kendisini dünyaya açma çabasının ince işaretleri.
Ve bazen bir ülkenin dönüşü büyük adımlarla değil, böyle küçük kırılmalarla başlıyor.
Merak mı ağır basıyor, yoksa cesaret mi?
İnsanlar tehlikeye rağmen seyahat eder mi? Evet.
Peki neden? Belki de dünyayı sadece güvenli alanlardan ibaret sanmamak için. Belki riskin tuhaf bir çekiciliği olduğu için. Belki de hikayelerin en güçlüleri, en zor yerlerde bulunduğu için.
Her ne sebeple olursa olsun, mesele sadece bir ülkeye gitmek değil. Bazen mesele, bir ülkenin gitmeye cesaret edenlerle birlikte geçirdiği dönüşüm.
Ve bu dönüşüm, bugün küçük olsa da, yarının Somali’sini şekillendirecek şey.