Uçakta taşkınlığa 20 Bin Euro ceza: Fransa kuralları neden katılaştırdı?

Bazen bir ülke öyle bir karar alır ki, tartışma sadece havacılık sektörüyle sınırlı kalmaz; toplumsal düzen, güvenlik ve yolcu kültürü üzerine de düşünmemizi sağlar. Fransa’nın uçaklarda yaşanan “yaramaz yolcu” sorununa getirdiği yeni yaptırımlar tam olarak böyle bir karar.
Avrupa’da her ay yüzlerce uçuşta olay çıkıyor. İnsan, dar bir kabinde 30 bin feet yüksekteyken kavga eden yolcuları düşününce ister istemez şu soruyu soruyor:
Uçak yolculuğu gerçekten bu kadar zorlaştı mı, yoksa biz mi tahammülü kaybettik?
Fransa’nın yeni sert kuralları

Ülke, geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren bir kararnameyle havayollarına kapsamlı yetkiler tanıdı. Artık üç büyük kuralı çiğneyen yolcuları ciddi cezalar bekliyor:
- Uyarıya rağmen elektronik cihaz kullanmak
- Kabin ekibinin güvenlik talimatına uymamak
- Mürettebatın işini engellemek
Bunların cezası 10 bin euroya kadar çıkıyor. Aynı hatayı ikinci kez yapan için ücret 20 bin euro. Ve ağır ihlallerde 4 yıla kadar uçuş yasağı.
Fransa burada şunu söylüyor: “Kurallar uyarı değil, güvenlik meselesi.”
“Bu daha başlangıç” diyen bir ton var
Fransa’nın net bir mesajı var: Uçak içinde yaşanan her davranış zinciri; bir bağırma, bir koltuk kavgası, bir emniyet kemeri tartışması, uçuş güvenliğini riske atıyor.
Ulaştırma Bakanı da açık konuşmuş: Artık hiçbir taşkınlık tolere edilmeyecek.
Hatta bu yaptırımlar, mevcut cezaların üzerine geliyor. Çünkü Fransa, uçakta çıkarılan ciddi olayları zaten cezai suç olarak değerlendiriyor: Beş yıla kadar hapis ve 75 bin euro para cezası.

Avrupa’da artan ‘huzursuz yolcu’ krizi
Bu kararnamenin arka planı sadece Fransa’yı ilgilendirmiyor. Avrupa genelinde ‘antisocial’ davranışlar uçaklarda ciddi bir yükselişte.
Ayda 200’le 500 arası olay, IATA verilerine göre her 395 uçuşta bir olay, uçuş yön değiştirmeleri, inişlerde polis müdahalesi, kabin içinde kavga…
Ryanair’in geçtiğimiz ay bir yolcuyu 15 bin euro tazminat için mahkemeye vermesi boşuna değil. Kavgayı çıkaran yolcu yüzünden uçak Portekiz’e acil iniş yaptı, 160 kişinin konaklaması firma tarafından karşılandı.
Şirket de yorulmuş durumda; sıfır tolerans. Gerekirse hukuki süreç.
Peki sorun yolcularda mı, yoksa sistemde mi?

Burada asıl tartışılması gereken nokta şu: Bu tür agresif yaptırımlar gerçekten caydırıcı mı olacak? Yoksa uçuş kültürünün değişmesi için daha derin bir dönüşüm mü gerekiyor?
Benim aklımda kalan sorular şunlar:
- Havalimanı stresi, uzun kuyruklar, sıkışık koltuklar… bunlar insanları tetikliyor mu?
- Dijitalleşme arttıkça “herkes her şeyi kaydediyor” hissi yolcuları daha mı agresif yapıyor?
- Ekonomi sınıfında bir koltuk kavgası sadece koltuk kavgası mıdır, yoksa modern hayatın sabırsızlığının yansıması mı?
Cezalar yüksek. Kurallar sert. Ama asıl mesele davranışın kökü nerede?
Sonuç: Gökyüzünde yeni bir dönem başlıyor
Fransa’nın aldığı karar sadece yolcu taşımayı değil, uçuş kültürünü yeniden tanımlıyor. Çünkü uçakta yaşanan her olay, o metal tüpün içinde herkes için ortak bir risk.
Ve bence şu net; cezalar artacak. Sabırsızlık azalacak mı, onu zaman gösterecek. Ama bir şey kesin: Gökyüzünde artık “bir şey olmaz” dönemi bitti.
Bir yolcu bağırdığında, bir diğeri emniyet kemerini reddettiğinde, bir başkası telefonunu kapatmadığında… Bu sadece kabin krizi değil; tüm uçuşun güvenlik meselesi.
Belki de havacılık dünyası, yıllardır görmezden geldiğimiz bir şeyi sonunda kabul ediyor: Uçmak teknik bir iş olduğu kadar, bir sosyoloji meselesi.
