2 milyon kişilik hapishane

2007'den beri süren İsrail ablukası altında olan Gazze dünyanın en büyük insani krizlerinden birini yaşıyor.
2007'den beri süren İsrail ablukası altında olan Gazze dünyanın en büyük insani krizlerinden birini yaşıyor.

İsrail’in işgali altındaki Filistin’e ait, coğrafi olarak birbirinden bağımsız iki toprak parçasından biri olan Gazze, dünya üzerinde bugün halen devam eden insani krizlerin en büyüklerinden birini yaşıyor. 2 milyon Filistinli’nin yaşadığı Gazze’nin yüz ölçümü 363 kilometrekare. Yani İstanbul’un ilçesi Beykoz’dan biraz büyük. Üstelik nüfusu büyük yüzölçümü küçük Gazze, 2007 yılından bu yana İsrail’in hava, kara ve deniz ablukası altında.

Gazze yönetiminin İsrail tarafından meşru görülmemesi, Gazze'ye ağır saldırıların yöneltilmesine sebep oldu.
Gazze yönetiminin İsrail tarafından meşru görülmemesi, Gazze'ye ağır saldırıların yöneltilmesine sebep oldu.

2007 yılında Hamas’ın Gazze’de, El-Fetih’in de Batı Şeria’da ayrı hükümetler kurması, Filistin yönetiminde çift başlı bir dönemi başlattı. Batı Şeria’daki hükümetin aksine Gazze’deki hükümetin meşru sayılmaması bölgeye yönelik saldırıların artmasına sebep oldu. İsrail ve Gazze arasında altı yıl içinde üç savaş gerçekleşti. Bu savaşlarda İsrail’in orantısız güç kullanması ve sivil halkı hedef alması Gazze için oldukça ağır oldu. Binlerce insan hayatını kaybetti, evler ve diğer yapılar büyük oranda zarar gördü.

Gazze'nin sınırlarının İsrail ve Mısır tarafından kontrol ediliyor olması, bölgeyi 2 milyon kişilik bir açık hava hapishanesine dönüştürdü.
Gazze'nin sınırlarının İsrail ve Mısır tarafından kontrol ediliyor olması, bölgeyi 2 milyon kişilik bir açık hava hapishanesine dönüştürdü.

Saldırılarla birlikte giriş çıkışların İsrail ve Mısır tarafından kontrol edilmesiyle adeta açık hava hapishanesine dönüşen Gazze’de, siyasi anlaşmazlıkların da etkisiyle kısır döngü halini alan büyük bir insani kriz ortaya çıktı. Psikolojik, sosyal, siyasi ve ekonomik krizlerle baş başa bırakılan Gazzeliler, bütün insanlığın gözleri önünde en temel insan haklarından mahrum bırakılıyor. Bu, insanların İsrail’den habersiz başka bölgelerdeki hastanelere gidememesi, evlerini onarmak için çimento alamaması, düzenli gıdaya ulaşamaması, elektriğin sürekli kesilmesi, suların temiz olmaması anlamına geliyor.

Gazze'nin nüfusunun 2 milyona ulaşması, bu büyük nüfusu taşıyacak potansiyeli olmayan bölgede bir çok problemin zuhur etmesine neden oldu.
Gazze'nin nüfusunun 2 milyona ulaşması, bu büyük nüfusu taşıyacak potansiyeli olmayan bölgede bir çok problemin zuhur etmesine neden oldu.

İsrail ablukası sebebiyle Gazze’de hayatın çeşitli alanlarında tam bir çöküş yaşanıyor. Nüfus yoğunluğu açısından neredeyse dünyanın en kalabalık bölgesi olan Gazze’nin 1948’de 60 bin olan nüfusu 2003’te 500 bine, bugün ise yaklaşık 2 milyona ulaştı. İsrail işgali sebebiyle yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalarak Gazze’ye sığınan Filistinlilerin oluşturduğu bu nüfus yoğunluğu, Gazze’deki insani krizi derinleştiren en büyük neden.

Gazze’de hayatın her alanında şiddetli hasarlara sebep olan krizin arkasında bıraktığı sıkıntılardan bazıları şöyle:

● Nüfusun yüzde 80’i fakirlik sınırında yaşıyor, işsizlik oranı yüzde 50’leri bulurken işsizlerin yarısını da üniversite mezunu gençler oluşturuyor.

● Günlük gelirin ortalama 2 Dolara düştüğü Gazze’de 250 bin işçi çalışamıyor. 1.3 milyon kişi hayatını dışarıdan gelen yardımlarla sürdürebiliyor.

● Sanayi, eğitim ve sağlık sektörleri başta olmak üzere temel sosyal hizmetler, 2018’in başından itibaren günlük ortalama 18 saati bulan elektrik kesintileri sebebiyle durma noktasında. Kullanılan jeneratörler de Gazze’ye girişine izin verilmeyen yakıt eksikliği sebebiyle sorunun çözümüne katkı sağlamıyor. Jeneratör imkanı bulamayan ailelerin aydınlanmak için kullandıkları mumlardan kaynaklanan yangınlar da ciddi bir sorun oluşturuyor. Bu tür kazalar sebebiyle son bir yılda 23’ü çocuk olmak üzere toplam 29 kişi hayatını kaybetti.

● Sistematik bombardımanlar sebebiyle fabrikaların yüzde 80’i kapanmış durumda. Sanayi sektörünün yıllık mali kaybının 250 milyon Dolar olduğu tahmin ediliyor.

● Geçimlerini tarım, hayvancılık veya balıkçılıktan temin edebilen Gazzeliler büyük engellemelerle karşılaşıyor. Çiftçiler sınıra yakın yerlerdeki arazilerine gidemiyor, mahsuller İsrailli yerleşimciler tarafından kimyasal ilaçlarla tahrip ediliyor. Denizde avlanma mesafesini 6 mil olarak kısıtlayan İsrail, Gazze açıklarında avlanan balıkçılara ateş açıyor.

● Kamu sektöründe çalışan Gazzeliler ortalama 50 günde bir, maaşlarının sadece yüzde 40’ını alabiliyor. Ramallah yönetimine bağlı memurların maaşlarından ise yüzde 30 kesinti yapılıyor.

● Gazze’deki 12 devlet hastanesinin vermeye çalıştığı hizmet yakıt yetersizliği ve tıbbi malzeme eksiliğinden dolayı durma noktasında. İhtiyaç duyulan ilaçların yüzde 35’i, tıbbi malzemelerin ise yüzde 45’i bulunamıyor. Gazze’de yaşayan toplam 13 bin kanser hastası ne tedavi edilebiliyor ne de sınır kapısı engelini aşıp yurt dışına çıkabiliyor.

● Gazze’nin yıllık içme suyu ihtiyacı 250 milyon metreküp iken, bunun ancak 50 milyon metreküpü temin edilebiliyor. Atık su sistemleri çalışmadığı için de günlük 15 bin metreküp atık su denize bırakılıyor. Yine elektrik yoksunluğundan dolayı vatandaşların evlerine su ulaştırılamıyor. Bölgede var olan suyun yüzde 95’i de kirlilik yüzünden içmeye uygun değil.

Çocukların yüzde 40’ı kansızlık ve yetersiz beslenmeye bağlı sağlık sorunları yaşıyor. Filistin dışından gelen yardımların bölgeye girmesine izin verilmemesi, banka hesaplarının kapatılması ve sponsorlukların durması gibi sebeplerle Gazze’de yardıma muhtaç durumdaki 17 bin yetim çocuk büyük mağduriyetler yaşıyor.

Kaynak: BM, İHH, İNSAMER