Beyrut Limanı'ndaki patlamaya ilişkin soruşturma Lübnan'ı karıştırdı

Patlama sonrası Beyrut Limanı.
Patlama sonrası Beyrut Limanı.

Lübnan'ın başkenti Beyrut'taki limanda ağustos ayında meydana gelen, 190'ı aşkın kişinin ölmesine, 6 binden fazla kişinin yaralanmasına yola açan patlamaya ilişkin soruşturma, ülkede tartışmalara yol açtı. Lübnan'daki Sünni kesim, Beyrut Limanı'ndaki patlamanın soruşturması kapsamında Başbakan Hassan Diyab'a yöneltilen "görevi ihmal" suçlamasına "siyasi" olduğu gerekçesiyle tepki gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı ise Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın Beyrut Limanı'ndaki tonlarca amonyum nitrattan haberdar olduğu halde suçlamaya maruz kalmadığı yönündeki iddiaları yalanlıyor.

Lübnan'ın başkenti Beyrut'taki limanda ağustos ayında meydana gelen patlamaya ilişkin soruşturmada Başbakan Hassan Diyab ve eski bakanların "görevi ihmal" ile suçlanması ülkede tartışma konusu olurken, siyasetçileri de karşı karşıya getirdi.

Ülkedeki Sünni kesim, soruşturma kapsamında Başbakan Diyab'a yöneltilen suçlamaya "siyasi" olduğu gerekçesiyle tepki gösterirken, Cumhurbaşkanlığı ise Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın limandaki tonlarca amonyum nitrattan haberdar olduğu halde suçlamaya maruz kalmadığı yönündeki iddiaları yalanlıyor.

  • Lübnan tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden biriyle mücadele ettiği bir dönemde 190'ı aşkın kişinin ölmesine, 6 binden fazla kişinin yaralanmasına, 300 bin kişinin de evlerini terk etmesine yol açan Beyrut Limanı'ndaki patlamanın üzerinden yaklaşık 130 gün geçti.

 190'nı aşkın kişinin ölmesine, 6 binden fazla kişinin yaralanmasına yol açan Beyrut Limanı patlaması.
190'nı aşkın kişinin ölmesine, 6 binden fazla kişinin yaralanmasına yol açan Beyrut Limanı patlaması.

Patlamada yaşamını yitirenlerin yakınları ile ev ve iş yerleri yıkılanlar, soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılmasını ve sorumluların hakim karşısına çıkarılmasını isterken, soruşturma kapsamında Sünnilerin temsil ettiği Başbakanlık makamına "görevi ihmal" suçlaması yönetilmesi tartışmaları da beraberinde getirdi.

Beyrut Limanı'nda 4 Ağustos'ta meydana gelen patlamayı soruşturan Yargıç Fadi Savvan'ın, eski Maliye Bakanı Ali Hasan Halil ve eski Bayındırlık ve Ulaştırma bakanları Gazi Zuaytir ile Yusuf Finyanus ile "yüzlerce kişinin yaşamını yitirmesine ve yaralanmasına yol açan ihmal ve kusur" ile suçladığı Başbakan Diyab'ın ifadesine başvurması bekleniyor.

Patlama sonrası enkaz altında kalanları kurtarmaya çalışan görevli ekipler.
Patlama sonrası enkaz altında kalanları kurtarmaya çalışan görevli ekipler.
  • Başbakan Diyab, söz konusu suçlamanın ardından hükümeti kurduğu günden bu yana ailesiyle birlikte ikamet ettiği Hükümet Sarayı'ndan ayrılarak kendi konutuna taşındı.

Diyab'ın, ifadesine başvurmak üzere Hükümet Sarayı'na gelecek Yargıc Savvan ile görüşmemek için bu adımı attığı yorumları yapıldı.

Hariri ve diğer Sünni yetkililerden gelen tepkiler

Yargıç Savvan'ın, Başbakan Diyab'ı, "Beyrut Limanı'na patlamaya yol açan amonyum nitrata ilişkin uyarılar konusunda gerekli adımları atmamakla" suçlaması eski Başbakan Saad Hariri başta olmak üzere Sünni kesimin tepkisine yol açtı.

Hariri, Yargıç Savvan'ın suçlamasına karşı cuma günü Hükümet Sarayı'na gerçekleştirdiği ziyaretle Başbakan Diyab'ın yanında olduklarını bildirdi.

Hariri, Başbakan Diyab'la birlikte.
Hariri, Başbakan Diyab'la birlikte.

Ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında Hariri, "Başbakanlık makamı, şantaja alet edilemez." diyerek, söz konusu suçlamayı kabul etmeyeceklerini belirtti.

Patlamada ölenlerin yakınlarının, gerçekleri öğrenmeye hakkı olduğunu vurgulayan Hariri, "Ancak Anayasa'ya aykırı olarak Başbakanlık makamına suçlama yöneltilmesi kabul edilemez. Başbakan ile dayanışma için bu ziyareti gerçekleştirdim." diye konuştu.

Eski Başbakan Temam Selam da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Diyab'a yönelik suçlamaya tepki göstererek, "Başbakanlık, her şeyde kurban edilecek bir makam değildir." ifadelerini kullandı.

Adalet, çifte standartlar ile gerçekleşemez

Diyab'a yönelik suçlamaya tepki gösteren eski Başbakan Necib Mikati de Twitter hesabından, şunları kaydetti:

"Adalet, çifte standartlar ile gerçekleşemez. Cumhurbaşkanı (Mişel Avn), Beyrut Limanı'nda tehlikeli maddelerin olduğuna dair raporlar okuduğunu dillendirmesine rağmen suçlamaların seçici olmasına anlam veremiyorum."

Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın, patlamanın gerçekleştiği Beyrut Limanı'nı ziyareti.
Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın, patlamanın gerçekleştiği Beyrut Limanı'nı ziyareti.

Ülkedeki Sünnilerin dini merci olarak bilinen Şeyh Abdullatif Deryan da konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, "Başbakanlık makamına yönelik suçlama, kabul edilemeyen siyasi bir adımdır ve başbakanları yargılamaya ilişkin Anayasa'daki maddeyi ihlal ediyor." ifadelerini kullandı.

Konuyla ilgili Başbakanlık Basın Ofisi'nden yapılan yazılı açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:

  • "Başbakan'ın vicdanı rahat, kendisinin suçsuzluğundan emin ve Beyrut Limanı'ndaki patlamaya yaklaşımı şeffaftır. Kim olursa olsun Başbakanlık makamını hedef almasına müsaade edilmeyecektir."

Cumhurbaşkanlığı ve Maruni Patriğin tepkisi

Ülkedeki bazı basın yayın organlarında ise Cumhurbaşkanı Avn'ın, yıllardır Beyrut Limanı'nda bulundurulan amonyum nitrattan haberdar olduğu ancak kendisine yönelik bir suçlama yapılmadığı iddialarına yer verildi.

Patlama sonrası Beyrut Limanı.
Patlama sonrası Beyrut Limanı.

Bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "Cumhurbaşkanlığı, Beyrut Limanı'nda yüksek miktarda amonyum nitrat olduğunu 21 Temmuz 2020'de Devlet Güvenliğinin hazırladığı raporla öğrenmiş oldu." denilerek, bahsi geçen iddialar yalanlandı.

Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai de Sünni kesimin Başbakan Diyab'a yönelik suçlamalara verdiği tepkilere ilişkin, "Beyrut Limanı'nda birkaç ay önce meydana gelen patlamayla ilgili yürütülen soruşturmanın, siyasi, mezhepsel ve hukuksal tepkilerin kurbanı olmamasını temenni ediyoruz." dedi.

Lübnan'daki yönetim şekli

Lübnan Anayasa'sı uyarınca ülke yönetimi Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında yarı yarıya paylaşılıyor.

  • Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı Maruni Hristiyan, Başbakan Sünni ve Meclis Başkanı ise Şiilerden seçiliyor.

Lübnan'daki farklı dinleri ve mezhepleri karşı karşıya getiren iç savaşı sonlandıran 1989'daki Taif Antlaşması gereğince, Lübnan Meclisindeki 128 sandalye Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında yarı yarıya paylaştırılıyor.