Bir ara bulucunun notları

2006 yılında kaleme alınan Filistin Barışı, ülkemizde ilk kez 2008 yılında, Elips Kitap tarafından basılır ve okuyucuyla buluşur.
2006 yılında kaleme alınan Filistin Barışı, ülkemizde ilk kez 2008 yılında, Elips Kitap tarafından basılır ve okuyucuyla buluşur.

ABD’nin Demokrat başkanı Jimmy Carter 1973’te Filistin ziyaretiyle başlayan ve yaklaşık 30 yıl boyunca devam eden macerasını Filistin Barışı (Palestine: Peace Not Apartheid) adıyla kitaplaştırır ve eserde pek çok anı ve gözlemine yer verir. Carter’ın, şahsi kanaat ve anılarını Birleşmiş Milletler kararları ve taraflar arasındaki anlaşmaların tam metinlerine, nihayete varmayan zirvelerin tutanaklarına, zamana ve olaylara bağlı olarak değişen Filistin/İsrail haritalarına ve komşu Arap ülkelerinin konumuna yer verdiği bölümlerle desteklediği kitap, İsrail tarafından epeyce tepki görür; ancak bu durum, kitabın ABD’de “çok satanlar” listelerine girmesine engel olmaz.


“Çeyrek asır önce, İsrail Devleti’nin bir gerçeklik kazanmasının ardından yaşanan dört savaştan sonra ben, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ve İsrail Başbakanı Menachem Begin’e iki ulus arasında bir barış anlaşması imzalamak için katıldım. Bu liderler kendilerini, Filistinliler için adalete, İsrail askerlerinin ve siyasî güçlerinin işgal edilmiş topraklardan geri çekilmesine ve İsrail’in tüm komşularıyla birlikte uyum içinde yaşamasına adamışlardı. Kahire ve Kudüs parlamentoları, her iki ülkenin yurttaşları tarafından ezici bir üstünlükle kabul edilen ve asla ihlal edilmeyen anlaşmaları onaylamışlardı O günden bu yana verilen birçok söz bozuldu ve orada artık kan dökmenin; güvensizliğin ve nefretin yükselen dalgası değişmez bir döngü oldu.”

Jimmy Carter, Amerika Birleşik Devletleri’nin 39. başkanı (1977-1981) olmasının yanı sıra 20. asrın en meşhur fotoğraflarından birindeki varlığıyla da hatırlanır. Mısır’ın İsrail’i tanıyan ilk Arap ülkesi olduğunu Beyaz Saray’ın bahçesinden tüm dünyaya ilân eden karede, tarafların en üst düzey temsilcileri olan Enver Sedat ve Menachem Begin’le birlikte yer alan Carter; yalnızca başkanlığı döneminde değil, öncesinde ve sonrasında da Filistin coğrafyasına alaka duyan ve gerek kurumsal gerekse kişisel bağlantılarını bu yönde kullanmaktan çekinmeyen bir isim.

Enver Sedat, Menachem Begin ve Jimmy Carter, 26 Mart 1979 günü, Camp David Barış Anlaşması’nın imza töreninde.
Enver Sedat, Menachem Begin ve Jimmy Carter, 26 Mart 1979 günü, Camp David Barış Anlaşması’nın imza töreninde.

Çocukluk yaşlarından itibaren Filistin’e özel bir ilgi duyan Carter, kendi deyimiyle “meftunu olduğu bu kutsal topraklara”ilk ziyaretini henüz Georgia Valisi olduğu günlerde, 1973 yazında gerçekleştirir. Carter, eşi Rosalynn’le birlikte, dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir’in davetlisi olarak gittiği bölgede on gün geçirir ve Yitzhak Rabin, Moşe Dayan, Abba Eban gibi üst düzey isimlerle bir araya gelerek, günün muktediri İsrail’in siyasî, askerî, iktisadi ve beşeri planlarını birinci ağızlardan dinler. İsrail’in sınırlarını yaklaşık 3,5 katına genişlettiği Altı Gün Savaşı’nın (5-10 Haziran 1967) üzerinden henüz birkaç yıl geçmişken, işgal altındaki şehirlere yaptığı bu tek taraflı ziyaretlerden epeyce iyimser sonuçlar çıkarır ve bölgenin geleceğine dair son derece müspet öngörülerde bulunur.

Carter, 1973 Haziran’ında başlayan macerasını, Oval Ofis’e geçtiği Ocak 1977’den itibaren büyük bir ciddiyetle ele alır. Daha görev süresinin birinci yılı dolmadan, Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın İsrail’i ziyaret etmesi, onun da Filistin’e dair söz söylemekteki iştahını kabartır ve taraflarla temasa geçer.

  • Eylül 1978’de, Sedat ve Begin’in de dahil olduğu heyetleri Maryland’deki Thurmont Deniz Destek Tesisi’nde (Camp David) on iki gün boyunca ağırlar ve altı ay sonra imzalanacak barış anlaşmasına giden çetrefilli yolda ara bulucu rolünü üstlenir.

Yalnızca bir dönem süren başkanlığı, büyük bir zafer olarak gördüğü anlaşmanın devamının gelmesine yetmese de, ilerleyen yıllarda resmi ya da gayriresmî olarak girişimlerini sürdürür. Kişisel tanışıklıkları vesilesiyle İsrail, Filistin ve diğer Arap ülkeleri arasındaki süreçlere dahil olmak hevesinden geri kalmayan sabık başkan, The Carter Center adlı vakfını da oyuna dahil eder. Bilhassa Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) sahneye çıkmasıyla birlikte başlayan yeni dönemde, Oslo görüşmeleri, Cenevre girişimi gibi kritik safhalarda rol alır, Filistin’de düzenlenen 1996 ve 2006 seçimlerine gözlemci sıfatıyla katılır ve bölgeye/taraflara ziyaretlerine devam eder. Dönemlerinin önemli aktörleri Yaser Arafat, Şimon Peres, Ehud Barak, Hafız Esed, Bill Clinton ve Mahmud Abbas gibi isimlerle diyaloğunu sürdüren Carter, tarafları ortak bir noktada buluşturmanın ve iki devletli nihai barışı sağlamanın yollarını aramayı sürdürür ve bu çabaları sayesinde Nobel Barış Ödülü kazanır (2002).

Jimmy Carter ve Yaser Arafat bir arada.
Jimmy Carter ve Yaser Arafat bir arada.

Jimmy Carter, yaklaşık 30 yıl boyunca devam eden bu macerasını, Filistin Barışı (Palestine: Peace Not Apartheid) adıyla kitaplaştırır ve eserde pek çok anı ve gözlemine yer verir. 2006 yılında kaleme alınan Filistin Barışı, ülkemizde ilk kez 2008 yılında, Elips Kitap tarafından basılır ve okuyucuyla buluşur. Carter’ın, şahsi kanaat ve anılarını Birleşmiş Milletler kararları ve taraflar arasındaki anlaşmaların tam metinlerine, nihayete varmayan zirvelerin tutanaklarına, zamana ve olaylara bağlı olarak değişen Filistin/İsrail haritalarına ve komşu Arap ülkelerinin konumuna yer verdiği bölümlerle desteklediği kitap, İsrail tarafından epeyce tepki görür; ancak bu durum, kitabın ABD’de “çok satanlar” listelerine girmesine engel olmaz.

Carter, bizlere, Filistin sorunu gibi yüz yılı aşkın süredir mevcudiyetini sürdüren ve bugünlerde İsrail’in ilhak planlarının devreye girmesiyle belki de en ağır günlerine ulaşan çetrefilli bir meseleyi, sorunların çözümü yolunda onlarca yıl boyunca proaktif rol üstlenen üst düzey bir ismin gözünden okuma imkanı veriyor. Filistin Barışı; biz Müslümanların birtakım hassasiyetlerini göz ardı etse de, tarafların yıllar içerisinde nereden nereye geldiğini, barış umutlarının aslında kimler tarafından yok edildiğini ve eski bir ABD başkanının olaylara ve aktörlere yaklaşımını yakından gözlemleme şansı bulmak açısından nadide ve kıymetli bir kitap.

“İbrahim’in kanı hâlâ Arapların, Yahudilerin ve Hristiyanların damarlarında akıyor ve bunların çoğu, saygıdeğer atalardan kalan mirası kavrayabilmek için Ortadoğu’da döküldü. Kutsal topraklarda dökülen kanlar hâlâ Rabb’e ağlıyor, barış için ıstırap dolu bir yakarış."

Jimmy Carter (İbrahim’in Kanı)