Doğu Türkistan'ın efsanevî kahramanı: Osman Batur

Osman Batur, 20. yüzyılın ortalarında Doğu Türkistan’da bağımsızlık mücadelesi vererek halkının özgürlüğü için savaşmış, zulme karşı gösterdiği kararlı direnişle hem bölge halkının hem de Türk dünyasının hafızasında derin izler bıraktı. Doğu Türkistan’da Çin ve Rus işgaline karşı direnişin sembolü haline gelen büyük kahraman Osman Batur, vefatının 74. yıldönümünde rahmet ve saygıyla hatırlanıyor.
Osman İslâmoğlu, 1899 senesinde, Altay’da Köktogay bölgesinin Öndirkara köyünde dünyaya geldi. Kazakların Orta Cüz-Kerey-Abak Kerey-Cantekey-Molkı-Aytuvgan boyuna mensuptur. Babası İslâm Bey, annesi Ayça (Kayşa) Hanım’dır. Çocukluk yıllarında dinî dersler aldı. Gençliğinde gerilla savaşını Böke Batur’dan öğrendi.
12 Şubat 1940’ta Sarıtogay’da Akit Hacı Camii’ne yapılan saldırılar üzerine İris ve Esim Han liderliğinde Çinlilere karşı başlatılan protestolara katıldı. Çinli yetkililer İslâm Bey’den silahların toplanıp teslim edilmesini isteyince, Osman Batur babasının ısrarına rağmen silahını teslim etmedi ve şöyle dedi:
“Bugün silah veren yarın canını da verir, istiyorlarsa gelip alsınlar.”
Osman Batur’un dağa çıkması Çinlilerin vereceği karşılık yüzünden ilk başlarda halkın tepkisine yol açtı. Fakat yaşanan olaylar onu halk arasında destanlaştırdı.

- Urumçi idaresinin 5 Temmuz 1940’ta Altay’da Ruslara maden arama izni vermesi isyan ateşini alevlendirdi.
10 Mayıs 1941’de Osman Batur’un emriyle Altay’da görevli birçok Rus kurşuna dizildi. Ekim 1941’den itibaren millî ayaklanmanın liderliğini kendisi üstlendi. Çinliler ve Ruslar bu isyanı bastırmak için bütün güçlerini seferber ettilerse de bir sonuca varamadılar. 1942’de Moğolistan ve Sovyetler Birliği’nden yardım alan Osman Batur, Mart 1942’den Nisan 1943’e kadar hükümet askerlerine baskın yaparak düşmana büyük zayiat verdirdi. Bunun üzerine ikinci hanımı, üç oğlu ve beş kızı hapse atıldı. Tek erkek kardeşi Delilhan İslâmoğlu da 1942’de katledilmişti.
1943 yılı baharından itibaren Rusya, ihtilalcileri desteklemeye karar verdi. Mayıs 1943’ten itibaren Osman Batur’a faaliyetlerini genişletmesi için cesaret verdi. O da hazirandan sonra birçok zafer kazandı. Bu savaşlar Mart 1944’e kadar devam etti.
- Hür Altay / Erikti Altay Teşkilat Divanı 22 Haziran 1943’te Bulgun’da yaptığı bir törenle Osman’a “Han” rütbesi ve kahramanlıklarından dolayı “Batur” ünvanı verdi.
Ardından daha güçlü bir şekilde Urumçi ile mücadeleye devam etti. Moğolistan Devlet Başkanı Çoybalsan’a heyetler gönderip silah alımı konusunda anlaşmaya vardı. Çatışmalar Aralık 1943’te şiddetlenince yapılan toplantıda Osman Batur başkumandan seçildi.

Ocak 1944’ten itibaren Moğolistan’ın yaptığı yardımlar, Osman Batur’un Çin birliklerine karşı başarısında etkili oldu. Çoybalsan, şubat ayında Alatöbe (Alatepe) mezrasında ilk defa Osman Batur ile buluştu. 16 Mart’ta Kazakların efsanevî lideri Canbeg’in sancağı çıkarılarak tören yapıldı. Çin birliklerinin boşalttığı yerler Osman Batur’un kontrolüne geçti. 9 Nisan’da Bulgun’da Osman Batur, Çoybalsan ve Rus asıllı kumandan Macik bir görüşme yaptı, 16 Nisan’da düzenlenen toplantıda bağımsızlık elde edilinceye kadar mücadeleye devam edileceği açıklandı. Haziran ayında savaş Altay’ın diğer bölgelerine de yayıldı. Bu gelişmeler üzerine Urumçi idaresi Altay’a kesin taarruz yapmayı kararlaştırdı. İki taraf arasında muhtemelen temmuz ayında vuku bulan savaşlar on beş gün kadar sürdü ve Çin askerî birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı.
- Osman Batur’un Altay’daki başarıları Doğu Türkistan’ın diğer bölgelerinde de etkisini gösterince Kulca'da Ali Han Töre liderliğinde büyük bir ayaklanma başladı. Bu hareketin başarıya ulaşmasıyla Kulca Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu ve Ali Han cumhurbaşkanlığına getirildi. Bu devleti ilk tanıyan Osman Batur oldu.

Daha sonra Üç Vilâyet İnkılâbı diye bilinen İli ihtilâli, Doğu Türkistan tarihinde benzeri olmayan bir olay diye nitelendirilir. Osman Batur 7 Ekim 1944’te Kulca idaresi tarafından Altay valiliğine tayin edildi. Bunun üzerine Çinliler, Osman Batur’un on sekiz yaşındaki kızı Kabiyra ile on dört yaşındaki oğlu Baydolla’yı anneleri Mamey’in gözü önünde hunharca katlettiler. On bir yaşındaki oğlu Kariy ve dokuz yaşındaki kızı Sapiyan’ı da 20 metre derinliğindeki bir kuyuya attılar. Evlâtlarına yapılan bu muamele karşısında Mamey intihara teşebbüs etti.
Osman Batur 1945’te Uluttu Korgav Uyumu’nu (Ulusu Koruma Teşkilatı) kurdu.
- 6 Eylül 1945’te yapılan bir törenle Altay halkının savaşı kazandığı ilân edildi.
Moğolistan ve Sarsümbe’deki Rus konsolosu, Osman Batur’u tanıdıklarını bildirdi. Doğu Türkistan Millî Ordusu’nun Manas’a gelmesi üzerine Çin askerleri ateşkes ilân edince İli liderleri elçilerini Urumçi’ye gönderdi. Barış görüşmeleri 14 Eylül’de başladı. Müzakereler neticesinde, 2 Ocak 1946'da Çin ve Kulca hükümetleri arasında anlaşma imzalandı.

1946’da Ali Han Töre’nin ortadan kaybolması üzerine karışıklıklar alevlendi.
Osman Batur, Kulca yönetiminden yüz çevirdi. Hükümete karşı olan güvensizliği yüzünden bütün görevlerinden alınınca Kulca ile irtibatını kesti. Eylülde Tayankol’a yerleşti. Bir taraftan Kulca yönetimine karşı direnişe geçerken diğer taraftan Urumçi idaresiyle gizli görüşmeler yaptı.
Ülkede Sovyet tesirinin artması üzerine merkezî hükümet, 19 Mayıs 1947 tarihinde Xin-jiag eyalet hükümeti başkanlığına Mesut Sabri Baykozi’yi getirdi. Haziran 1948’de Baykozi, Osman Batur’u Urumçi’ye davet etti ve tekrar Altay valiliğine atadı. 10 Haziran’da Urumçi’ye giden Osman Batur halk tarafından sevgiyle karşılandı. Ertesi yıl Doğu Türkistan, komünist Çin işgaline uğrayınca Osman Batur, Milleti Yükseltme Cemiyeti’ni kurdu.

Gelişmelerden tedirgin olan Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk liderleri, düzenledikleri bir toplantıda dış ülkelere göç etmeye karar verdiler. Canımhan Hacı 11 Eylül’de Urumçi’yi terkederek Osman Batur’la buluştu. Kazak halkı eylül ayından itibaren silahlı mukavemete devam etti. 17 Eylül’de Osman Batur valilik görevinden alındı ve yakalanması için üzerine birlikler sevkedildi. O da komünist birliklerine karşı altı ay kadar gerilla savaşını devam ettirdi.
26 Eylül 1949’da genel vali Burhan Şehidî ve kumandan Tao, ülkenin savaşsız bir şekilde komünist Çin’e teslim edildiğini ilân etti. Çin karşısında tutunamayacağını anlayan Osman Batur yanında kalan az sayıda adamıyla birlikte 28 Ağustos 1950’de Makay’a çekildi.
Komünist birlikleri Osman Batur’un yakalanması için 8. Kızılalay’ı görevlendirdi. Dunhuang’daki 8. Kızılalay 10 Şubat 1951’de Kayız’a hareket etti.

- Osman Batur son savaşını yaptığı Kayız’da 17-18 Şubat gecesi Çin Kurtuluş Ordusu’na esir düştü. 21 Şubat’ta Dunhuang’a, oradan 16 Mart’ta Urumçi’ye götürüldü. Ağır işkencelerden sonra idama mahkûm edildi. İdam kararı infaz edilmeden önce Urumçi sokaklarında dolaştırıldı. Kızı Azapay’ın da esir olarak çalıştırıldığı bir elbise imalâthanesine götürüldü. 29 Nisan 1951’de kurşuna dizildi.

Halkını özgürlüğe kavuşturmak için mücadele veren Osman Batur’un birçok yönüyle Şeyh Şamil’e benzediği söylenebilir. Doğu Türkistan’ın hürriyet ve istiklal mücadelesinde Osman Batur’un seçkin bir yeri vardır.
Kaynak: TDVİA