Enes eş-Şerif, milyonlarca kişi için Gazze'nin sesi oldu. Sonra İsrail onu öldürdü

Al Jazeera'nin Gazze Muhabiri Enes eş-Şerif, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden yüzlerce gazeteciden biri.
Al Jazeera'nin Gazze Muhabiri Enes eş-Şerif, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden yüzlerce gazeteciden biri.

İsrail ordusu, pazar akşamı Gazze kentinde Şifa Hastanesi yakınındaki basın çadırına düzenlediği saldırıda, Al Jazeera'nin Gazze Muhabiri 28 yaşındaki Enes eş-Şerif'in de aralarında bulunduğu 6 gazeteciyi öldürdü.

Gazze Şeridi’nde iki yıldır devam eden İsrail soykırımını dünyaya duyuran önemli seslerden biri olan Filistinli gazeteci Enes Cemal eş-Şerif, 10 Ağustos Pazar günü gazetecilerin hedef alındığı İsrail saldırısında hayatını kaybetti.

Katar merkezli Al Jazeera (El Cezîre) televizyonunun saha muhabiri olan Şerif, Gazze’deki medya ablukasını kıran, açlık ve İsrail katliamlarını dünyaya duyuran nadir seslerdendi. Ancak bu cesur haber dili, İsrail ordusunu rahatsız etti, kendisine yönelik defalarca kışkırtma kampanyası başlatıldı.

İsrail ordusunun gece saatlerinde düzenlediği saldırının ardından El-Şifa Hastanesi'nde yıkılan Al Jazeera çadırı.
İsrail ordusunun gece saatlerinde düzenlediği saldırının ardından El-Şifa Hastanesi'nde yıkılan Al Jazeera çadırı.

Gazze kentindeki Şifa Hastanesi yakınında bulunan basın çadırına düzenlenen İsrail hava saldırısında, Al Jazeera muhabirleri Enes eş-Şerif ve Muhammed Kurayka’nın da aralarında bulunduğu 6 gazeteci hayatını kaybetti. Böylece, savaşın başlangıcından bu yana İsrail tarafından öldürülen gazeteci sayısı 237’ye yükseldi.

Gazze’nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda 1996’da doğan Şerif, çocukluğunu savaş, kriz ve yoksulluğun ortasında geçirdi.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ve Filistin Eğitim Bakanlığı okullarında eğitim gördü, 2014’te kaydolduğu El-Aksa Üniversitesi Radyo-Televizyon bölümünden 2018’de mezun oldu.

Mesleğe North Media Network’te gönüllü olarak başlayan Şerif, daha sonra Al Jazeera Gazze muhabiri oldu. Olayların tam merkezinden haber yapan cesur saha haberciliğiyle tanındı. 2024’te, Gazze’nin kuzeyinde ablukanın ve açlığın en ağır döneminde, iletişimin kesildiği günlerde bile haberlerini iletmek için ev ve hastane çatılarına tırmanarak internet sinyali aradı.

Şerif’in kamerası, açlıktan ağlayan çocukları, enkazda yiyecek arayan anneleri, soğuk ve hastalıkla boğuşan yüzlerce sivilin sığındığı okul çadırlarını dünyaya gösterirken şöyle demişti:

"En acı verici şey sadece bombalamalar değil, bir çocuğun bütün gün tek bir öğün bile yiyemeden ağladığını görmek."
Enes ve beraberinde İsrail tarafından katledilen canların cenazesi.
Enes ve beraberinde İsrail tarafından katledilen canların cenazesi.

İsrail’in UNRWA okullarını, hastaneleri ve yoğun nüfuslu bölgeleri sistematik biçimde bombalamasını belgeleyen Şerif, cesareti nedeniyle Uluslararası Af Örgütü Avustralya tarafından "İnsan Hakları Savunucusu" ödülüne layık görüldü.

  • Ancak İsrail ordusu, Şerif’i hedef göstermeye devam etti, defalarca Hamas’a üye olmakla suçladı. İsrail ordusu 11 Aralık 2023’te Şerif'in ailesinin Cibaliye'deki evini hava saldırısıyla hedef aldı ve babasını öldürdü. Bu iddialar, Al Jazeera ve uluslararası basın kuruluşları tarafından "asılsız ve gazetecileri susturmaya yönelik girişimler" olarak nitelendirildi ve kınandı.

Şerif, bu suçlamalara karşı X hesabından, "Hiçbir siyasî bağlantım yok. Tek görevim, sahadaki gerçeği tarafsız şekilde aktarmak." diye yazmıştı.

BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü İrene Han, geçtiğimiz temmuz ayında yaptığı açıklamada, Şerif’in maruz kaldığı tehditleri kınamış ve bu suçlamaları "asılsız" olarak nitelendirmişti.

Gözlemcilere göre, Enes eş-Şerif gibi cesur bir ses, Gazze’deki gerçeğin dünya kamuoyuna ulaşmasını istemeyen İsrail için kabul edilemezdi. Şerif'in öldürülmesi, İsrail’in geçen hafta onaylanan Gazze’yi aşamalı işgal planının bir parçası olarak, şehri işgal etmeden önce gazetecileri susturma stratejisinin bir yansıması olarak değerlendirildi.

“Gazze’den ancak Cennet’e giderim”

İsrail’in saldırısında katledilen Enes eş-Şerif'in ölüm haberi, aylar önce yaptığı açıklamaları akıllara getirdi.

Defalarca soykırım ve zorla yerinden edilmeye maruz kalmasına rağmen Şerif, Gazze Şeridi’nin kuzeyinden ayrılmayı hiç düşünmediğini dile getirmişti

“Gazze’den ayrılmayı bir an bile düşünmedim. Bu, boynumda bir emanettir. İşgalcilerin suçlarını dünyaya göstermek için buradayım. Evim hedef alınsa da, ailem kuşatma altında kalsa da Cibaliya’dan ayrılmadık, ayrılmayacağız.”

Şerif’in kendisine yönelik artan İsrail tehditlerine karşı bir arkadaşıyla yaptığı mesajlaşmanın içeriği de sosyal medyada yoğun şekilde paylaşıldı.

Arkadaşının kendisine, “Gazze’den Katar’a git, kurtul!” yönündeki sözüne karşılık Şerif,

“Gazze’den Cennet’e gitme dışında asla çıkmayacağım.”

demişti.

Enes'in vasiyeti

İsrail ordusunun Gazze kentindeki Şifa Hastanesi çevresinde bulunan gazeteci çadırına düzenlediği doğrudan saldırıda hayatını kaybeden Al Jazeera muhabiri Enes eş-Şerif’in, öldürülmeden önce kaleme aldığı vasiyeti yakınları tarafından yayımlandı.

  • "Bu benim vasiyetim ve son mesajımdır. Eğer bu sözlerim size ulaştıysa bilin ki İsrail beni öldürmeyi ve sesimi susturmayı başardı. Selamünaleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü."

Vasiyetinde halkının sesi olmak için elinden gelen tüm gücü kullandığını belirten eş-Şerif, "Gözlerimi açtığım andan itibaren Cibaliya Mülteci Kampı’nın sokaklarında ve mahallelerinde büyüdüm. Umudum, Allah’ın ömrümü uzatması ve ailemle, sevdiklerimle birlikte asli yurdumuz olan işgal altındaki Askalan’a (Mecdel) dönebilmekti. Ancak Allah’ın takdiri ve hükmü daha önce tecelli etti." ifadelerine yer verdi.

Eş-Şerif'in vasiyetinde, şunlar kaydedildi:

"Acıyı her detayıyla yaşadım, acıyı ve kaybı defalarca tattım, buna rağmen gerçeği çarpıtmadan ve saptırmadan olduğu gibi aktarmaktan hiçbir zaman vazgeçmedim.

Allah, sessiz kalanların, katledilmemize razı olanların, nefeslerimizi kesenlerin, çocuklarımızın ve kadınlarımızın parçalanmış bedenlerinin kalplerinde en ufak bir sarsıntı yaratmayanların ve halkımıza bir buçuk yılı aşkın süredir devam eden katliamı durdurmayanların şahididir.

Filistin’i size emanet ediyorum. Müslümanların tacındaki mücevher, dünyadaki her özgür insanın kalbinin atışı olan Filistin’i… Halkına, zulme uğrayan küçük çocuklarına sahip çıkın. Onların bedenleri, İsrail’in binlerce ton bombası ve füzesiyle paramparça edildi, duvarlara saçıldı. Sizi zincirler susturmasın, sınırlar durdurmasın. Ülkenin ve halkın özgürlüğü için köprü olun, ta ki özgürlük ve onur güneşi ülkemizin üzerine doğana dek."

"Aileme sahip çıkın"

Eş-Şerif, kızına, oğluna, annesine ve hayat arkadaşına sahip çıkılmasını istediği vasiyetinde, şunları aktardı:

"Aileme iyi bakın. Gözümün nuru, sevgili kızım Şam’a sahip çıkın. Onu büyürken göremedim. Oğlum Salah’a destek olun, onunla birlikte yürüyemeden aramızdan ayrıldım. Sevgili anneme iyi bakın. Duasıyla vardığım yere vardım, onun duaları kalkanım, yolu aydınlatan ışığım oldu. Allah kalbine sabır versin ve ona en güzel mükafatı versin. Hayat arkadaşım, Ummu Salah'a (Beyan) da sahip çıkın. Savaş bizi uzun aylar ayırdı ama o hep sözünde durdu, dimdik durdu, kökleri sağlam bir zeytin ağacı gibi eğilmedi. Sabırla emaneti taşıdı. Beni affedin, hakkınızı helal edin, dua edin. Gazze’yi unutmayın, beni de bağışlanma ve kabul için dualarınızda unutmayın."

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım