HDK’nin Faşir hamlesi: Şehir çöktü, on binler yerinden edildi

Sudan'ın Faşir kenti HDK'nin eline geçtiği günden bu yana felâketin içinde.
Sudan'ın Faşir kenti HDK'nin eline geçtiği günden bu yana felâketin içinde.

Sudan'ın Faşir kenti, Hızlı Destek Kuvvetlerinin kontrolüne geçtiği 26 Ekim'den bu yana güvenlik durumunun kötüleşmesi ve bu güçlerin ciddi ihlallerle suçlanması, on binlerce kişinin korkuyla kaçmasına yol açarak zaten kötü olan insanî tabloyu daha da ağırlaştırdı.

Sudan'da Hızlı Destek Kuvvetlerinin (HDK) kontrolü ele geçirdiği Kuzey Darfur eyaletinin merkezi Faşir, bir aydır bitmeyen bir felâketi yaşıyor.

Şehrin HDK'nin kontrolüne geçmesinin ardından güvenlik durumunun kötüleşmesi ve bu güçlerin ciddi ihlallerle suçlanması, on binlerce kişinin korkuyla kaçmasına yol açarak zaten kötü olan insanî tabloyu daha da ağırlaştırdı.

Ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde ordunun elindeki son büyük şehrin kaybedilmesiyle bölgede güç dengesi tamamen değişti.

⁠Çatışmalarda yeni evre

HDK, Mayıs 2024'ten itibaren kuşatma altında tuttuğu Faşir'e 26 Ekim'de tamamen hâkim oldu.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, 27 Ekim'de, ordunun "sistematik yıkım" nedeniyle ve sivillerin öldürülmesini önlemek için şehirden çekildiğini açıkladı.

  • HDK, Faşir'i kuşattığı 18 ay boyunca şehre 267'den fazla saldırı düzenledi. Bu saldırılar yüz binlerce insanı kuşatma altında bıraktı, gıda ve ilaç tamamen tükendi, halk hayatta kalmak için hayvan yemlerini tüketmek zorunda kaldı.

Faşir'in HDK'nin eline geçmesi basit bir askerî gelişme değil olarak değil, Sudan'daki çatışmalarda dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Çatışmalar da yeni bir evreye girdi, ordunun Darfur'a doğru ilerlemek için üç eyaletten oluşan Kurdufan bölgesinde saldırılarını yoğunlaştırdığı görülüyor.

Faşir halkı, kıtlıkla karşı karşıya

Faşir'de güvenlik hâlen istikrarsız, iletişim hatları büyük ölçüde kesik, kamu hizmetleri yok denecek kadar az, sağlık sistemi çökmüş durumda ve her geçen gün daha fazla insan buradan kaçıyor.

  • HDK'nin kontrolü sonrası şehirden gelen bilgiler oldukça sınırlı. Çatışma sesleri azalsa da hayat normale dönmedi. Şehirde kalanlar, su kıtlığı, elektrik temininin olmadığı ve tedavi imkânlarının tamamen ortadan kalktığı son derece zor bir yaşamla karşı karşıya.

Şehirden kaçmayı başaranlar, ana yollarda silahlı kontrol noktalarının yaygın olduğunu, aramalar, el koymalar ve keyfi tutuklamalar yaşandığını ve ihlallerin sürdüğünü anlatıyor.

Görgü tanıkları, şehrin neredeyse tamamen boşaldığını, tüm yaşam belirtilerinin kaybolduğunu, çarşı ve pazarların tamamen kapandığını aktardı.

HDK ise şehre insanî yardım girişlerini gösteren videolar yayımladı ve Faşir Hastanesi'nin yaralı ve hastaları tedavi etmeye başladığını iddia etti.

Irkçı sloganlar, toplu katliamlar

Şehrin HDK'ye geçmesinin ardından sosyal medyada HDK mensuplarının telefonlarıyla çektiği çok sayıda video yayıldı. Bu görüntülerde "ırkçı sloganlar, toplu katliamlar ve sivillere yönelik ağır ihlaller" yer aldı.

HDK lideri Muhammed Hamdan Dagalu, 29 Ekim'de sivillere yönelik katliamlar için "Faşir'de ihlaller olduğunu gördüm. Bunları araştırmak üzere soruşturma komitesinin kurulduğunu ilân ediyorum." dedi.

Soruşturma komitelerinin sorumlulardan hesap soracağını savunan Dagalu, halka evlerine geri dönme çağrısında bulunup, "Başınıza gelen felâketten dolayı üzgünüz ancak zorlandık, başka seçeneğimiz yoktu, savaş bize dayatıldı." diye konuştu.

Yale Üniversitesi İnsanî İşler Laboratuvarı yayımladığı uydu görüntülerinde, HDK'nin Faşir'de toplu gömü faaliyetlerini sürdürdüğünü ve bunun "delilleri ortadan kaldırma girişimi" olabileceğini raporladı.

Raporda, toplu katliamların 26 Ekim'de başladığı bölgelerde HDK'nin cesetleri gizlice toplu şekilde gömmeye devam ettiği değerlendirildi.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) Afrika Bölge Direktörü Patrick Youssef, 19 Kasım'da, Faşir'de sivillerin "büyük bir felâket" yaşadığını söyleyerek yardım ekiplerinin kente girmesi için acil çağrıda bulundu.

Birleşmiş Milletler İnsanî İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Tom Fletcher da Darfur'un Karoma ve Tavila'daki kamp ziyaretleri sonrasında yaptığı açıklamada, yaşananları "toplu vahşet" olarak tanımlayarak infazlar, alıkoymalar ve yaygın cinsel şiddet vakalarının yaşandığını belirtmişti.

106 bin kişi yerinden oldu

Faşir'in HDK'nin eline geçmesinin ardından bir ay içinde büyük bir göç dalgası yaşandı.

Aralarında çok sayıda kadın ve çocuğun da bulunduğu on binlerce kişi şehri terk etti, yorgun, bitkin ve aç bir halde güvenlik içinde hayatlarını sürdürebilecekleri bir yer arıyor.

BM'ye göre, Faşir'de HDK saldırıları öncesinde 260 ila 300 bin arasında olan nüfusun, şimdi binlercesi kayıp veya alıkonulmuş durumda.

Faşir'i terk eden on binlerce kişi ülkenin dokuz eyaletine dağıldı, bir kısmı Çad'a geçti.

İnsanların çoğu, Abdulvahid Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi kontrolündeki Tavila bölgesine ve Kuzey eyaletinin ed-Debbe kentine yöneldi.

Uluslararası Göç Örgütü'nden 24 Kasım'da yapılan açıklamada, Faşir'den 26 Ekim'den bu yana 106 binden fazla kişinin yerinden edildiğini ifade etti.

Dünyadan tepkiler yükseldi

Faşir'de yaşananlar dünya gündemini yeniden Sudan'a çevirdi. İhlaller, hastalık, açlık ve kitlesel göç dalgaları uluslararası toplumun güçlü tepkisine yol açtı.

Çok sayıda ülke ve uluslararası örgüt, HDK'nin sivillere yönelik işlediği suçları kınayarak ateşkes çağrısı yaptı.

İnsanî yardım kuruluşları da baskılarını artırarak suçların soruşturulmasını, ihlallerin durdurulmasını ve yardımların engelsiz biçimde ulaştırılmasını talep ediyor.

Faşir'deki vahşet sonrası uluslararası "Dörtlü Grubu" (ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır) Sudan için çözüm arayışını hızlandırdı.

Tarafları 3 ay süreli insanî ateşkese çağıran ortak girişim yeniden gündeme taşındı.

Gruptan, 12 Eylül'de yaptığı açıklamada, 3 aylık insanî ara verilmesi, ardından tüm ülkeye yönelik sürdürülebilir ateşkese geçilmesi ve 9 ay içinde sivil hükümete geçiş sürecinin tamamlanması önerildi.

HDK'den ateşkes ilânı

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan, 23 Kasım'da, Suudi Arabistan, ABD, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) "oluşan dörtlü mekanizmaya" değinerek, "Krizin çözümünde BAE arabulucu olarak kabul edilemeyecek." dedi.

HDK, Faşir'e girene kadar bu çağrıya kulak vermedi. HDK lideri Dagalu, 24 Kasım'da, 3 ay süreyle düşmanlıkların durdurulmasını içeren insanî bir ateşkes ilân etti.

Gözlemcilere göre HDK'nin ateşkesi kabul etmesinin, ateşkesi reddeden Burhan'ı zor durumda bırakmak ve Faşir'de ciddi ihlaller yapmakla suçlanan güçlere olan baskıyı hafifletmek istemesinden kaynaklanıyor.