Herat'ta Timurlulara dek uzanan bir Ramazan geleneği: Komşu tabağı

Afganistan'ın 'komşu tabağı' veya 'paylaşım sofraları' olarak bilinen geleneği asırlara dayanıyor.
Afganistan'ın 'komşu tabağı' veya 'paylaşım sofraları' olarak bilinen geleneği asırlara dayanıyor.

Herat'ın Timurlulara başkentlik yaptığı dönemlerden günümüze kadar ulaşan geleneğe göre, Ramazan ayı boyunca halk, evlerinde iftar için hazırladığı yemekleri camilere götürerek komşuları ve ihtiyaç sahipleriyle paylaşıyor. Camiye gelen herkesin karnını doyurduğu bu gelenek sayesinde Ramazan'ın sosyal ve paylaşımcı yönü bir kez daha kutlanıyor.

Afganistan'da geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan Ramazan ayının "komşu tabağı" geleneği devam ettiriliyor.

  • Ülkenin batısındaki Horasan'ın beşiği olarak bilinen tarihî Herat şehrinin hemen hemen tüm camilerinde yaşatılan bu geleneğin geçmişi, Timurlular dönemine kadar dayanıyor.

Adı geçmişte "komşu tabağı" olarak bilinirken daha sonra "paylaşım sofraları" olarak değiştirilen bu gelenek sayesinde, Ramazan ayının başlamasıyla her camide birer sofra kuruluyor ve iftar vakti yaklaşınca ekonomik durumu iyi olanlar evlerinde hazırladıkları yemekleri camiye getirerek ihtiyaç sahipleriyle paylaşıyor.

Böylece hem yoksulların karnı doyuyor hem birlik ve beraberlik mesajı veriliyor.

Timur İmparatorluğu'na 1405–1507 yıllarında başkentlik yapan kentte, 5 asır öncesini dönemin izleri ve birçok geleneği hâlâ yaşatılmaya devam ediyor.

  • Rivayetlere göre, Timur hükümdarları zengin ile yoksulun Ramazan ayında aynı yemeği yemesi, aynı sofrayı paylaşması ve halkın paylaşmayı âdet edinmesi için bu geleneği özellikle Herat vilayetinde yaygınlaştırmıştı.

"Bu gelenekle camiye gelen herkesin karnı doyuyor"

Komşu tabağı geleneği İslâmiyet öncesi Ariyayiler dönemine kadar uzanmasına rağmen bu âdet, Türk hükümdarı Timur dönemine ait bir Ramazan geleneği haline gelerek yüzyıllardır Herat'ta yaşatılmaya devam edilmiş.

Mübarek Ramazan ayının başlamasıyla, ekonomik durumu iyi olanlar vatandaşlar, evlerinde hazırladıkları yemekleri camilerde kurulan iftar sofralarına getirerek ihtiyaç sahipleriyle paylaşıyor.
Mübarek Ramazan ayının başlamasıyla, ekonomik durumu iyi olanlar vatandaşlar, evlerinde hazırladıkları yemekleri camilerde kurulan iftar sofralarına getirerek ihtiyaç sahipleriyle paylaşıyor.

Herat'ın Timurlulara başkentlik yaptığı dönemlerden günümüze kadar ulaşan bu gelenekle, evlerde verilen iftarların aksine, tanıyıp tanımadığınız camiye gelen herkesin karnı doyuyor. Maddi imkânı olmayanlarla iftarını paylaşan halkın birlik ve beraberlik duyguları daha da pekişiyor.

Herat sakini Sayed Abdul Resul Kureyşi, kendini bildi bileli camilerde her Ramazan'da "birlik sofralarının" kurulduğunu ve zengin ile fakirin aynı sofrada beraber iftar yaptığını söylüyor.

Herat halkının ecdadının geleneğini onurla yaşattığını dile getiren Kureyşi, "Bizler de durumumuz iyi olduğu zamanlarda evde çorba ya da tatlı yaparak camiye getiriyoruz. İmkânlarımız el vermediği zamanlarda ise sadece kendimiz camiye gelip başkalarının getirdiği yemeklerden yiyoruz. Bu paylaşım çok iyi bir gelenek." ifadelerini kullanıyor.

İftarda paylaşılan yemeklerin başında pilav, aş ve çorba geliyor.
İftarda paylaşılan yemeklerin başında pilav, aş ve çorba geliyor.

Herkes kendi imkânı kadar yiyecekle katkıda bulunuyor

Herat'taki Hafızci Habibullah Camisi imamı Muhammed Zubeyir Fazlî de "Benim imam olduğum bu caminin tarihi 200 yıldan fazla. Köydeki büyüklerin anlattığına göre, bu gelenek yüzyıllardır bu camide yaşatılıyor. Böylece köy halkı arasında dayanışma sergileniyor." diyor.

  • Sadece kendi köylerindeki halkın değil başka köylerdeki yoksul kişiler ve dilencilerin de bu sofrada toplandığını belirten Fazlî, herkes kendi imkânı kadar yemek, tatlı veya meyve getirip halkla paylaştığı için bu geleneğin adının "paylaşım sofraları" olarak anıldığını söylüyor.
Ekonomi ve geçim standartları stabil olmadığından, halk durumu iyi olduğu zamanlarda sofraya katkıda bulunurken, imkân el vermediği zamanlarda ise camiye giderek başkalarının getirdiği yemeklerden yiyor.
Ekonomi ve geçim standartları stabil olmadığından, halk durumu iyi olduğu zamanlarda sofraya katkıda bulunurken, imkân el vermediği zamanlarda ise camiye giderek başkalarının getirdiği yemeklerden yiyor.

Herat sakinlerinden Ahmet Aka Salihi de bu gelenek sayesinde köy halkının tek sofra başında toplandığını ve bunun ayrı bir güzellik teşkil ettiğini dile getiriyor.

Kendisinin her sene camiye iftar için aş hazırlayıp götürdüğünü ifade eden Salihi, bazen de camide sadece hurma veya tatlı ikram ettiğini belirtiyor:

Bu yıl çoğu kişinin ekonomik durumu kötü olduğu için camiye yemek getiremiyor. Zengin insanların getirdiği yemekleri paylaşıyorlar. Bazıları da yemek yerine sadece ekmek ya da hurma getiriyor.