Kahire’de bir Şeyhülislam: Mustafa Sabri Efendi

Cumhuriyet kurulduktan sonra Türkiye'den ayrılan ve hayatının son dönemlerini Kahire'de geçiren Şeyhülislam  Mustafa Sabri Efendi.
Cumhuriyet kurulduktan sonra Türkiye'den ayrılan ve hayatının son dönemlerini Kahire'de geçiren Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi.

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin hayat hikâyesi... Romanya, Yunanistan ve Hicaz'dan Mısır'a uzanan, ibretlerle hüzünlerin iç içe geçtiği bir yürüyüş...


Mustafa Sabri Efendi, 22 Haziran 1869’da Tokat’ta doğdu. Babasının âlim olması ona çocuk yaşta ilim halkalarına katılma ve ilim meclislerindeki tartışmaları tecrübe etme şansı verdi. Böyle bir çevrede büyümesi Mustafa Sabri’ni ilim öğrenme konusundaki isteğini arttırdı. İlk eğitimini Tokat’ta gören Mustafa Sabri Efendi 10 yaşında hafızlığını da tamamlayarak daha iyi bir eğitim almak üzere Kayseri’ye gitti. Oğlunun dinî ilimleri tahsil etmesini çok isteyen babası Kadı Ahmed Efendi’nin yanı sıra eğitimi için annesi ve abisinin de desteğini gördü. Kayseri’de Divriğili Mehmed Emin Efendi’nin ders halkalarına katılarak tefsir, fıkıh, fıkıh usulü, hadis gibi ilimleri tahsil etti. Buradaki eğitiminden sonra hocasının tavsiyesiyle, Fatih Camii ders halkalarına katılmak üzere İstanbul’a gitti. İstanbul’a geldiğinde Gümülcineli Ahmed Asım ve Mehmet Atıf efendilerin derslerine katıldı ve icazet aldı. İcazet alışının ardından hocası Ahmed Asım efendinin kızı Ulviye Hanım ile evlendi. Bu evliliğinden iki kızı ve İbrahim Sabri adında bir oğlu oldu.

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi.
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi.

Eğitimini bitirdikten sonra Fatih Camii’nde ders vermek için geçilmesi gereken Ruûs sınavlarına girdi. Babasının sınava girmesinde hoşlanmayacağını bilen Mustafa Sabri Efendi tereddütte kalsa da abisinin teşvikleriyle girmeye karar verdiği sınavı üstün başarı ile geçti. En az 30 yaşına kadar ilim ile meşgul olmasını, ancak bundan sonra müderrisliği başlamasını isteyen babası, bunun yanında oğlunun devlet görevlisi olması ve Şeyhülislamlık yapmasına da sıcak bakmıyordu. Mustafa Sabri Efendi’nin Ruûs sınavına girmesi, ilerleyen zamanlarda ise devlet görevlerinde bulunması babası ile aralarında bir kırgınlığa sebep oldu.

Babasının vefatından sonra yazdığı yazılarda “bu görevleri kendi nefsi için değil, bir cihat vazifesi olarak kabul edip üstlendiğini” söyleyen Mustafa Sabri Efendi, “eğer karşılaştığım zorlukları bilseydin, beni affederdin babacım” diyerek babasından özür diledi.

Mustafa Sabri Efendi, II. Abdülhamid karşısında gerçekleştirilen "Huzur Dersleri"ne katıldı.
Mustafa Sabri Efendi, II. Abdülhamid karşısında gerçekleştirilen "Huzur Dersleri"ne katıldı.

Ruûs imtihanını geçtikten sonra Fatih Camii’nde müderrisliğe başlayan Mustafa Sabri, yaklaşık elli öğrenciyi icazet verdi. II. Abdülhamid karşısında gerçekleştirilen, dönemin en yetkin âlimlerinin katılabildiği “Huzur Derslerine” halkanın en genç üyesi olarak dahil oldu. 1896 yılında Beşiktaş Asariye Camii imamlığı ile görevlendirildi, bunun yanında Daru’l Fünun ve Medresetü’l Vaizin’de hocalık yaptı. 1899 ve 1904 yılları arasında Yıldız Saray Kütüphanesi'nde “Hafız-ı Kûtûb” olarak çalışırken birçok önemli yazma eseri inceleme fırsatı bulan Mustafa Sabri efendi bu görevi esnasında Reisü’l Kurra olan Köse Niyazı efendiden kıraat ilmini öğrendi. Dinî kitapların basılmaya uygun olup olmadığını incelemek üzere kurulan Tedkik-i Müellefât-ı Şer’iyye’de görevlendirildi.

Mustafa Sabri Efendi, Elmalılı Hamdi Yazır ile birlikte İttihat ve Terakki partisinde beraber çalıştı.
Mustafa Sabri Efendi, Elmalılı Hamdi Yazır ile birlikte İttihat ve Terakki partisinde beraber çalıştı.

Mustafa Sabri Efendi ilmî çalışmalarının yanında, İslâm dininin iyiliği için çaba sarf edilmesinin, mücadele edilmesinin elzem olduğu bir alan olarak gördüğü siyasette de oldukça aktif oldu. İkinci meşrutiyetin ilanından sonra Tokat Mebusu olarak parlamentoya giren Mustafa Sabri Efendi Sultan’ın hal edilmesine değin İttihad ve Terakki fırkası tarafında bulundu. Lakin padişahın tahtan indirilmesinden sonra içlerinde Elmalılı Hamdi Yazır’ın da bulunduğu bir grup ulema ile birlikte partiden istifa etti.

Siyasî hayatını muhalif bir tutumla devam ettiren Mustafa Sabri Efendi, önce Ahali fırkasına üye oldu, bu partinin kapanmasından sonra ise Hürriyet ve İtilaf fırkasına geçiş yaptı. Bir takım dergilerde İttihad ve Terakki’nin eylemlerini, dine getirilen yeni yorumları tenkit eden yazılar yazdı. 1913 yılında Babıali Baskını gerçekleştiğinde tutuklanmamak için Romanya’ya kaçtı. Bir ev alarak Bükreş’te ikamet etmeye başladı ve Türkçe öğretmenliği yaparak geçimini sağladı. Alman ve Türk orduları mutabakata varıp Romanya’ya girince Mustafa Sabri Efendi tutuklandı.

  • Mahpusluğu süresince küçük kağıtlara gizli gizli notlar alarak Yeni İslâm Müctehidlerinin Kıymet-i İlmiyyesi kitabını yazdı. Musa Carullah’ın gayrimüslimlerin sonsuza kadar cehennemde kalmayacağı görüşünü eleştirdiği bu kitabı Romanya müftüsünün isteği üzerine telif etmişti.

I. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle tekrar özgürlüğüne kavuşan Mustafa Sabri Efendi Siyasi hayatına da geri döndü. Hürriyet ve İtilaf fırkasının tekrar açılmasıyla yeniden partiye üye oldu. Damat Ferid Paşa döneminde yaklaşık 8 ay boyunca Şeyhülislamlık yaptı. Sevr anlaşması için yurt dışında giden Damat Ferit’in yokluğunda vekâleten Sadrazamlık görevi de yapan Mustafa Sabri Efendi Millî Mücadele’ye karşı bir konum aldı ve Sultan Vahdettin’e ülke içindeki bu hareketin durdurulması gerektiğine dair tavsiyeler verdi. İstiklal Harbi başarıyla sonuçlandığında ise ailesini de alarak 1920’de Mısır’a göçtü.

Mustafa Sabri Efendi'nin kelam, fıkıh, siyaset gibi konuları ihtiva eden, en önemli eseri "Mevkıfü’l-akl ve’l-ʿilm ve’l-ʿâlem".
Mustafa Sabri Efendi'nin kelam, fıkıh, siyaset gibi konuları ihtiva eden, en önemli eseri "Mevkıfü’l-akl ve’l-ʿilm ve’l-ʿâlem".

Millî Mücadele’ye karşı çıkmasına tepki gösteren Mısır halkının ve gazetecilerin alayları nedeniyle Kahire’de kalamadı ve Hicaz Emiri Hüseyin’in davetiyle Mekke’ye gitti. Emir tarafından çok iyi karşılanmasına ve ağırlanmasına rağmen, ailesinin Mekke havasına alışmaması yolunu tekrar Kahire’ye çevirmesine yol açtı. Kahire’de Mustafa Kemal aleyhine yazılar kaleme almaya başlayan Mustafa Sabri Efendi tepkileri yine üzerine çekti. Romanya müftüsü arkadaşı olduğu ve orada bir evi olduğu için ailesiyle beraber Bükreş’e giden Mustafa Sabri buradaki evine el konulduğunu öğrenince yolunu Yunanistan’a çevirdi.

Kayınpederi ve hocası olan Ahmed Asım’ın oturduğu Gümülcine şehrine intikal eden Mustafa Sabri Efendi oğlu İbrahim ile birlikte Türkiye’de kurulan yeni devleti ve hükümeti eleştiren yazılarını yayınladıkları “Yarın” dergisini çıkarttı.

Derginin sadece Türkiye’de değil birçok ülkede yayılıp okunmasından sonra Türkiye ile yapılan bir anlaşmanın sonucu olarak Yunan yönetimi, Mustafa Sabri’yi sürgün etti.

Mustafa Sabri Efendi'nin Kahire zamanlarından bir fotoğraf.
Mustafa Sabri Efendi'nin Kahire zamanlarından bir fotoğraf.

Sadece Hristiyan rahiplerin yaşadığı bir adaya sürülen Mustafa Sabri Efendi, vefat etme ihtimalinde kendisinin cenaze işlemlerini münasip bir şekilde yürütebilecek kimsenin olmamasından çok endişe duyarak Müslüman bir ülkeye göç etmek için konsolosluklara başvurdu. Birçok ülkeden ret cevabı alsa da Mısır Konsolosunun iltica talebini kabul etmesinin üzerine 1932’de ailesiyle birlikte tekrar Mısır’a döndü. Kahire’ye yerleşip özellikle dinî konularda yazılar yazmaya başlayan Mustafa Sabri Efendi, ortaya koyduğu eserler sayesinde itibarını tekrar geri kazandı.

Mustafa Sabri ile sıkı ilişkiler geliştiren Hasan el-Benna, Kavlü'l Fasl kitabının basılması için iki yüz kitabın masrafını karşıladı.
Mustafa Sabri ile sıkı ilişkiler geliştiren Hasan el-Benna, Kavlü'l Fasl kitabının basılması için iki yüz kitabın masrafını karşıladı.

Mısır’da Evkaf nezaretinde temsilci olarak çalışmaya başlayan Mustafa Sabri Efendi işinden arta kalan zamanlarını ilmî çalışmalarına ayırdı. Kalemini batılılaşma tesiri içerisinde kalan ve İslâm’ı modern bir bakış açısıyla yorumlamaya çalışanlara çevirdi ve yazdığı yazıları Mısır gazete ve dergilerinde yayınlattı.

Yazılarıyla adını çok duyursa da Mısır’da asıl etki yapan eseri Kavlü’l Fasl oldu.

Muhammed Hüseyin Heykel’in Peygamberin Hayatı kitabı yayınlandığı zaman İslâm coğrafyasında, özellikle de Mısır’da çok ilgi gördü. Fakat bu kitabın dinî olarak bir takım sıkıntıları ihtiva ettiğini düşünen Ezher hocalarından müteşekkil bir grup ulema Mustafa Sabri Efendi’ye ziyaret ederek bu kitabı incelemesini istedi. Mustafa Sabri Efendi eski hadis kitaplarının kötülendiği, mucizelerin inkar edildiği bu kitabı inceledikten sonra Sekafe dergisinde yayınlamak üzere bir reddiye kaleme aldı. Derginin editörleri yazıyı yayınlamayı reddedince Mustafa Sabri Efendi elindeki reddiyeyi genişleterek bir kitap şeklinde yayınlamaya karar verdi.

Evkaf müdürlüğünden aldığı mütevazı maaş kitap için gerekli olan kâğıdı bile almasına imkan vermeyince tanıdığı kişilerden yardım istedi. Aralarında sıkı bir ilişki olan, aynı zamanda çıkacak kitabın isim babası olan İhvân-ı Müslimîn’in lideri Hasan el Benna, öğrencisi Ali Ulvi kurucu gibi kişilerin yardımı ileKavlü’l Fasl Beyne’llezine Yu’minune Bi’lgaybı Vellezine La Yu’minun(Gayba iman edenler ve etmeyenler arasındaki kesin hüküm) kitabını neşreden Mustafa Sabri Efendi’nin ünü çok yayıldı. Bu kitap eline geçtiğinde Şeyhülislamın Mısır topraklarında olduğunu öğrenen Mısır Veliahdı Mehmet Ali Paşa onu makamında güzel bir şekilde ağırlayarak, kendisine maaş bağlattı.

  • Kahire’de ikamet ettiği zamanlarda onun gibi İstanbul’dan Mısır’a göçmek zorunda kalan Zâhid Kevserî ile birçok kez görüştü ve ilmî müzakerelerde bulundu.

Mustafa Sabri Efendi'nin Kahire'deki mezarı.
Mustafa Sabri Efendi'nin Kahire'deki mezarı.

Yaşlılıktan titreyen ellerine aldırmadan doğru bildiğini yazan Mustafa Sabri Efendi kelam, fıkıh, felsefe ve siyaseti konu aldığı, en önemli eseri olan, 4 Ciltlik büyük kitabı Mevkıfu’l Akl’ı da Kahire’de ikamet ederken neşretti.

12 Mart 1954'te, 85 yaşındayken vefat eden Mustafa Sabri Efendi’nin cenazesi devlet adamları ve ulemanın yanı sıra kalabalık bir halk kitlesi de katıldı. Bir ilim deryası, Kahire’deki Abbasiye bölgesine defnedildi.

Günümüz Türkçesinde bulunan eserleri:

  1. Hilafetin İlgasının Arka Planı
  2. Musa Carullah Bigiyef'e Reddiye / Yeni İslâm Müctehidlerinin Kıymet-İlmiyyesi
  3. Nüzul-i İsa
  4. Mes’eleler Hakkında Cevaplar
  5. Kur’ân Tercümesi Meselesi