Rusya'daki Çuvaş Türklerinin ana yurdu

Rusya Federasyonu’nda yaşayan bir Türk kavmi: Çuvaşlar.
Rusya Federasyonu’nda yaşayan bir Türk kavmi: Çuvaşlar.

Rusya’daki ana vatanı olan Çuvaşistan Cumhuriyeti’nde yaşayan Türk kökenli Çuvaş halkı, yüzlerce yıla dayanan dilini, kültürünü ve geleneklerini korumaya çalışıyor.

Rusya'nın federal bölgelerinden biri olan Çuvaşistan Cumhuriyeti; batıda Nijniy Novgorod, doğuda Tataristan Cumhuriyeti, kuzeyde Mari El Cumhuriyeti, güneyde ise Ulyanovsk bölgesiyle çevrili.

İdil (Volga) Nehri kıyısında yer alan, 18 bin 300 kilometrekare yüzölçümüne sahip Çuvaşistan’ın nüfusu 1 milyon 160 bin olarak kayda geçti.

Çeşitli etnik grupların yaşadığı bölgede nüfusun yüzde 68’ini Çuvaşlar, yüzde 27’sini Ruslar, yüzde 3’ünü Tatarlar ve yüzde 1’ini Mordvinler oluşturuyor.

Rusya’daki Tataristan ve Başkurdistan Özerk Cumhuriyetleri başta olmak üzere, farklı bölgelerde de yaşayan Çuvaşların dünya genelindeki sayısı yaklaşık 2 milyon olarak değerlendiriliyor.

Çuvaş Türkleri

İdil Ön Bulgarlarının soyundan gelen Çuvaşlar; Hunlar, Hazarlar, Peçenekler ve Bulgarlar gibi diğer Türk topluluklarıyla birlikte 6. yüzyılda Orta Asya’dan Avrupa’ya göç ederek bugün Çuvaşistan olarak bilinen bölgeye yerleşti.

  • Geleneksel inançları Tengricilik olan Çuvaşlar, Rus Çarlığı döneminde, 18. yüzyıldan itibaren Hristiyanlaşmaya başladı. Bugün Hristiyan Türk halkı olarak kabul edilen Çuvaşlar arasında İslâmiyet'i benimseyenler de bulunuyor.

Türk dillerinin Ogur grubuna ait olan Çuvaşça, belirgin yapısal özellikleriyle dikkati çekiyor ve bu gruptan bugünlere ulaşan tek dil olarak kabul ediliyor. 1920’de kurulan Çuvaşistan Cumhuriyeti’nin resmî dilleri Çuvaşça ve Rusça olarak sıralanıyor.

Çuvaş halkının geleneksel mutfak kültüründe önemli yere sahip kıymalı kapalı börek "Huplu", dana ve kuzu etinden yapılan "Şartan" ve "Tultarmaş" sucukları ile mantı tarzı yemekler bayram günlerinde sofraları süslüyor.

Çuvaşistan'ın 5 asırlık başkenti Çeboksarı

Çuvaşistan’ın başkenti, Rusçada Çeboksarı, Çuvaş Türkçesinde ise Şupaşkar olarak adlandırılıyor. Bu sözcüğün "Su kenarındaki şehir" anlamına geldiği düşünülürken bir diğer görüşe göre adı, ordu komutanı anlamındaki "Subaşı" kelimesinden türemiş bulunuyor, bazı kaynaklarda ise şehir Çubuksaray olarak geçiyor.

İdil Nehri'nin kıyısında 1469 yılında kurulan Çeboksarı, tarihî ve kültürel zenginlikleriyle dikkati çekiyor.

Çok sayıda tarih ve kültür etkinliğine ev sahipliği yapan şehrin merkezindeki Kızıl Meydan, müzeler, heykeller ve eğlence mekanlarına açılıyor.

Çuvaşistan’ın sembollerinden biri olan, 46 metre yüksekliğindeki "Koruyan Ana" heykeli, ziyaretçilerin dikkatini çekerken şehir merkezinde yer alan ve güneşi simgeleyen "Taganayit" taşının mutluluk, şans ve aşk getirdiğine inanılıyor.

Çuvaşların tarihini yansıtan müzeler

Çeboksarı'da 1921'de açılan Çuvaş Ulusal Müzesi, Çuvaş Türklerinin yüzlerce yıllık tarih ve kültürüne ışık tutuyor.

"Çuvaşistan'ın Kadim Sakinleri", "9-20. Yüzyıllarda Çuvaş Halkı ve Bölgesinin Tarihi", "20. Yüzyılda Çuvaşistan" ve "Doğa ve İnsan" bölümlerinden oluşan müzede, 40 binden fazla ürün sergileniyor.

Çuvaş halkına ait malzemeler, elbiseler, yazılı taş kalıntıları, eserler ile belgelerin yer aldığı müze, ziyaretçileri adeta tarihi bir yolculuğa çıkarıyor.

Yine Kızıl Meydan'da bulunan başka bir müzede ise Rusya'nın elle işlenen haritası bulunuyor. 3,2 ile 6,7 metre boyutunda ve yaklaşık 50 kilogram ağırlığındaki harita, ülkenin her bölgesine has dikiş tekniklerini, malzemeleri ve sembolleri içeriyor. Çeşitli yerlerden 350'den fazla nakış ve tasarım uzmanlarının çalıştığı harita, Rusya'nın tarihi ve kültürel zenginliklerini yansıtıyor.


Yasna Köşkü

Çeboksarı bölgesindeki Kşauşi köyünde bulunan ve Çuvaşların kültür ve geleneklerinin bugüne aktarılmasına vesile olan Yasna Köşkü, yılın her döneminde tarih ve kültür tutkunlarının uğrak yeri oluyor.

İsmini Çuvaşçadaki "Yankar Uçe" kelimelerinde alan ve aydın yer anlamına gelen Yasna'da, Çuvaşların eski zamanlardaki gündelik hayatını anlatan evler, malzemeler, efsanelerindeki kahramanların ağaç heykelleri yer alıyor.

Buradaki "Kiremet" isimli meşe ağacı da Çuvaşların güç aldığı yer olarak kabul ediliyor, onların doğayla ilişkisini ve "kutsal korularda" ritüellerini yansıtıyor.

Açık hava müzesi niteliğindeki köşkü ziyaret edenlere, Çuvaş müziğinden eserler icra ediliyor, geleneksel mutfağından lezzetler ikram ediliyor.

Rusya'nın ilk ve tek Traktör Müzesi

Çeboksarı'da 2011'de açılan Traktör Tarihi Bilimsel ve Teknik Müzesi, Rusya'da ilk ve tek olma özelliği taşıyor.

Müzede, çeşitli dönemlerde üretilen Rus ve yabancı markalardan yaklaşık 60 traktör sergileniyor. Traktörlerin birçoğu çalışır vaziyette. Buraya gelen ziyaretçiler, traktörleri inceleme ve makinelerin geçmişi hakkında bilgi sahibi olma fırsatını yakalıyor.

Eski Sovyetler Birliği'nde üretilen traktör modellerinin sergilendiği müzede, 20. yüzyılın başında ABD'de üretilen "Fordson", "John Deere" ve "McCormick" gibi traktörlerin de yer alması dikkati çekiyor.

Müzenin müdürü Albert Sergeyev, gazetecilere yaptığı açıklamada, müzenin, traktör sanayisinin tarihini yansıttığını belirterek "Müze açıldığında az sayıda traktör vardı. Ancak bugün 62 traktör burada bulunuyor." dedi.

Müzede, Rusya'nın yanı sıra ABD, Çin ve Kazakistan'da üretilmiş eski traktörlerin sergilendiğini belirten Sergeyev, koleksiyondaki en eski traktörün, 1924 yapımı Amerikan "John Deere" olduğunu kaydetti.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım