Tüm gözler Gazze'ye çevrilmişken İsrail, Mescid-i Aksâ çevresini yasa dışı tüneller açarak tahrip ediyor

İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Rubio ve ABD’nin İsrail Büyükelçisi Huckabee, Mescid-i Aksa’ya yakın Silvan Mahallesi’ndeki kazı alanlarına girip çekiçle poz verdi.
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Rubio ve ABD’nin İsrail Büyükelçisi Huckabee, Mescid-i Aksa’ya yakın Silvan Mahallesi’ndeki kazı alanlarına girip çekiçle poz verdi.

İsrail hükümetleri, 1980’li yılların başından beri tam anlamıyla köstebek gibi ve çoğunlukla tüm dünyadan gizleyerek Mescid-i Aksâ’nın altında tüneller kazıyor. İsrail’in yakın zamanda Mescid-i Aksâ’yı yıkmak veya kazılarla altını boşalttıktan sonra sözde doğal yollarla yıkılmasına yol açmak istediği yönündeki endişeler büyüyor.

İsrail’in Kudüs’ün binlerce yıllık Yahudi kenti olduğunu ispatlamak için Mescid-i Aksâ ve çevresinde kazdığı tünellerden görüntüler, bu çalışmaların bilimsel metotlardan uzak, "statüko yasası"na aykırı ve siyasî amaçlı olduğunu gösteriyor.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun katılımı ile geçen hafta açılan ve "Hac Yolu" olarak adlandırılan tünel, İsrail’in Mescid-i Aksâ çevresinde kazdığı onlarca tünelden sadece bir tanesi.

  • Tüm dikkatler 7 Ekim 2023 sonrasında İsrail’in ayrım gözetmeyen saldırıları altındaki Gazze’ye çevrilmişken İsrail, Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde, yaptığı "arkeolojik" olduğu iddia edilen kazılara hız verdi.

Netanyahu, bu kazı alanlarından biri olan ve "Hac Yolu" adı verilen tünelin açılışını ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte yaparken buradaki konuşmasında "Kudüs’ün bir Yahudi şehri" olduğu vurgusu yaptı. İsrail’in kazılara hız vermesine paralel olarak Netanyahu hükümetinin aşırı sağcı bakanlarının Mescid-i Aksâ’ya yönelik ihlallerinde ve "üçüncü tapınak" inşa etme söylemlerinde fark edilir bir artış yaşandı.

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve destekçisi fanatik Yahudiler Mescid-i Aksâ’ya yönelik ihlallerini artırırken Ben-Gvir’in partisi Yahudi Gücü Milletvekili Zvi Sukkot’un Müslümanların kutsal mescidinde İsrail bayrağı açması provokasyonlar arasındaki yerini aldı. İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, 1967 yılında Doğu Kudüs’ün İsrail tarafından işgalinin kutlandığı provokatif bayrak yürüyüşünde, Mescid-i Aksâ'nın yerine "tapınak inşa edilmesini arzu ettiğini, bütçesini kendisinin karşılayacağını" ileri sürdü.

  • İsrail’de aşırı sağcı hükümetin öncülük ettiği tüm bu faaliyetler, İsrail’in yakın zamanda Mescid-i Aksâ’yı yıkmak veya söz konusu kazılarla altını boşalttıktan sonra sözde doğal yollarla yıkılmasına yol açmak istediği yönündeki endişeleri artırdı.

Filistin kimliği ve arkeolojisine dair çalışmaları bulunan ve tarihi mirasın Yahudileştirilip yok edilmesi süreçlerini araştıran Dr. Abdulrezzak Matani, Mescid-i Aksâ’nın altındaki ve çevresindeki tünellere ilişkin görüntüler üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Arkeolog Matani, İsrail’in kazılardaki hedefinin arkeolojik çalışma değil, provokatif şekilde Mescid-i Aksâ’ya zarar vermek olduğunu vurguladı.

Netanyahu, tünel açılışıyla İslâm ülkelerine "Kudüs'te hâkimiyet" mesajı gönderdi

Matani, görüntülerde açılışı yapılan tünelin tek tünel olmadığını ve İsrail’in onlarca yıldır Eski Şehir’in altında ve Mescid-i Aksâ çevresinde kazmakta olduğu tüneller zincirinin bir parçası olduğunun görüldüğüne dikkati çekerek, "İsrail, şehrin topoğrafyasından ve binaların birbirine eklemlenmesinden yararlanarak, birbirine bağlı tünel ağları aracılığıyla şehrin altında adeta yeni bir şehir inşa etti." dedi.

İsrail’in tünel ve kazı faaliyetlerinin 10 yıllardır gece gündüz aralıksız devam ettiğini ve bu kazıların siyasî hedefli bilimsel metotlardan yoksun kazılar olduğunun altını çizen Matani, kazıların amacının Kudüs’te mekânsal hâkimiyet kurmak ve İsrail anlatısını fiilî olarak dayatıp gerçekleştirmek olduğunu bildirdi.

Matani, Başbakan Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Rubio tarafından gerçekleştirilen bu "tünel açılış töreninin", İsrail’in Doha’ya yönelik saldırısının ardından, Doha’daki Arap-İslâm zirvesi ile eş zamanlı yapıldığını anımsatarak şunları söyledi:

"Videolara bakıldığında, bahsi geçen şeyin yeni bir tünel olmadığı, İsrail’in yıllardır kazmakta olduğu tünellerden biri olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla, tam da bu zamanda açılış yapılması, Netanyahu’nun ve arkasındaki Amerikan yönetiminin, Doha’daki toplantıya bir mesaj göndermesi anlamına geliyor. Bu mesaj, çatışmanın temelinde Kudüs üzerindeki ideolojik-dinî bir mücadele olduğu ve Kudüs ile Mescid-i Aksâ üzerinde egemenliğin kendilerine ait olduğu mesajı."

Görüntüler, İsrail’in kazılarının bilimsel metotlardan uzak olduğunu ortaya koyuyor

Görüntülere dayanarak bilimsel açıdan bu yapılanları kesinlikle arkeolojik kazı olarak nitelendirmenin mümkün olmadığını bildiren Matani, arkeolojik kazıların tabakaların izlenebilmesi için yukarıdan aşağıya doğru yapılması gerektiğini, İsrail’in ise tamamen sistematik bir şekilde tarihi eserlerin yok edilmesi ve mekânın İsrail ideolojisi ve vizyonuna uygun şekilde yeniden kurgulanması amacıyla kazı yaptığını söyledi.

Filistinli uzman Matani uluslararası hukuka göre İsrail’in Kudüs’te kazı yapma yetkisi olmadığını anlatarak sözlerini şu şekilde tamamladı:

"Kudüs işgal altındaki bir şehirdir. Ayrıca 'statüko yasası', kutsal şehirde herhangi bir müdahaleyi yasaklamaktadır. Buna göre İsrail’in ne tarihi eserlere ne de şehrin dokusuna müdahale etme hakkı vardır. Fakat gerçek bambaşkadır. İsrail, uluslararası hukuku hiçe sayarak şehri sözde arkeolojik çalışmalar bahanesiyle Yahudileştirmeye devam etmektedir. Bugün ise başta Amerika olmak üzere Batılı ülkelerin İsrail’in bu politikalarına açıkça destek verdiğini görmekteyiz. İşin ironik tarafı, bu faaliyetler akademik çevrelerden hatta bazı İsrailli araştırmacılardan ciddi itiraz görmüştür. Onlar Kudüs’te bilimsel ve tarafsız bir araştırma talep etmişlerdir. Özellikle Gazze’de süren savaşın gölgesinde sahada yapılanlar bunun tam tersi."