Tunus'ta Kays Said ve muhalifleri arasında uzlaşma mümkün mü?

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said,  25 Haziran'da yayımladığı bir video kayıtla ülke meclisini kapattığını ve Başbakan Hişam el-Meşişi başta olmak üzere bazı bakanları görevinden azlettiğini ilan etmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, 25 Haziran'da yayımladığı bir video kayıtla ülke meclisini kapattığını ve Başbakan Hişam el-Meşişi başta olmak üzere bazı bakanları görevinden azlettiğini ilan etmişti.

Tunuslu uzmanlar, "Başbakanı azletme ve meclisin tüm yetkilerini dondurma" kararı alan Cumhurbaşkanı Kays Said ile bunu bir darbe kalkışması olarak gören siyasiler arasında bir uzlaşı olmayacağını ve mevcut siyasi krizin çözüme kavuşmasının uzak bir ihtimal olduğu yorumunu yapıyor. Öte yandan uzmanlar, Said'din ülkedeki ve yurt dışındaki kamuoyunu rahatlatmak amacıyla istisnai kararların kalıcı hale gelmemesi için bir yol haritası bulmasını ve ülkedeki demokratik yolları güvence altına almasını temenni ediyor.

Tunuslu uzmanlar, "Başbakanı azletme ve meclisin tüm yetkilerini dondurma" kararı alan Cumhurbaşkanı Kays Said ile bu kararlara karşı çıkan siyasilerin bakış açıları arasında bir yakınlaşmanın olmayacağını ve ülkedeki siyasi krize uzlaşmacı bir çözüm bulunmasının uzak bir ihtimal olduğu yorumunu yapıyor.

Krize uzlaşmacı bir çözüm bulunmasını uzak bir ihtimal olarak değerlendiren uzmanlar, kararlarında net görünen Said ve muhalif tarafların bakış açıları arasında bir yakınlaşmanın olmayacağını öngörüyor.

Meşruiyet dairesi dışında alınan kararlar

Tunus Üniversitesi Araştırma Görevlisi Sami Berahim, yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanına yön veren ekibin, alınan bu kararların anayasanın apaçık bir ihlali olduğunu gözden kaçırdığını söyledi.

Tunus'ta yaşanan süreçte Kays Said kadar Said'in ekibi de sorumlu tutuluyor.
Tunus'ta yaşanan süreçte Kays Said kadar Said'in ekibi de sorumlu tutuluyor.

Hiçbir hukukçunun bu uygulamaların sağlıklı olduğunu kabul etmesinin mümkün olmadığını belirten Berahim, şunları kaydetti:

Said, kendisini meşruiyet dairesi dışına koydu. Bu uygulamaların hiçbir hukuki veya anayasal geçerliliği olamaz. Krizin çözümü, devlet kurumlarının, siyasi ve sivil grupların bu uygulamaları ne kadar kabul ettiğine de bağlı. Öte yandan Said'in darbe uygulamalarını ve aldığı saçma kararlarını sürdüreceğini tahmin ediyorum.

Diyalog için şartlar mevcut değil

Berahim, bugün diyalog için muhalif taraflar arasında ortak şartların bulunmadığına işaret ederek, "Mesele güç dengeleriyle ilgili. Ülkede kim diyalogdan yana kim demokrasiden yana. Darbeye karşı net bir cephe de yok." değerlendirmesinde bulundu.

  • Tunus Genel İşçi Sendikas (TGİS) gibi sendikal örgütlerin ara buluculuk yapabileceği meselesine ilişkin ise Berahim, Said'in mevcut anayasaya göre diyalog yürütmeyi reddetmesi nedeniyle TGİS'in daha önceki diyalog çabalarında başarısız olduğunu hatırlattı. Berahim, cumhurbaşkanının bu süreç için aylar öncesinden hazırlıklara başladığını, askeri ve güvenlik kurumlarında terfiler yapıldığını ve tüm bu hazırlıklar neticesinde bugünkü olayların geliştiğini dile getirdi.

Askeri uzman ve emekli Tuğgeneral Muhtar bin Nasr da ülkenin şu an bir krizin içinde olduğu konusunda herkesin hemfikir olduğunu belirtti.

Bin Nasr, "Ülkede devlet kurumları, parlamento, başbakanlık feshedilmiş durumda. Cumhurbaşkanından birçok kez yetkilerini kullanarak bu durumu çözmesi istendi." dedi.

Said'in anayasanın 80. maddesine dayanarak aldığını söylediği bu kararların, istisnai durumlarda hayata geçirilmesi gereken istisnai tedbirler olduğuna dikkati çeken Bin Nasr, bunları siyasi ve toplumsal düzeyde yeni birtakım kararların izleyeceğini ifade etti.

Said'in toplumsal ve siyasi düzende değişikliklere sebebiyet verecek kararlar alacağı bekleniyor.
Said'in toplumsal ve siyasi düzende değişikliklere sebebiyet verecek kararlar alacağı bekleniyor.
  • Bin Nasr, söz konusu kararların meşru yönetim tarafından alındığını ve gelişmeler karşısında sağduyulu olunması gerektiğini belirterek, Said'in kararlarına karşı çıkan taraflara, partilere ve vatandaşlara "bu uygulamalara saygı duyulması, şiddetten uzak durulması ve güvenliği sağlamak, kamu ve özel mülkiyeti korumak için çalışan kolluk kuvvetlerine ve güvenlik güçlerine destek olunması" çağrısında bulundu.

Said ve muhalifleri arasında uzlaşma beklenmiyor

Cumhurbaşkanından demokratik bağlamda açıkladığı kararlar çerçevesinde kalmasını, özgürlükleri korumasını, anayasaya saygı duymasını ve ülkeyi siyasi, sosyal, ekonomik ve sağlık düzeylerinde etkileyen bu krizden çıkaracak bir çalışma programı sunmasını umduğunu dile getiren Bin Nasr, "Said, eline silah almayı veya kurşun atmayı düşünen herkese, silahlı kuvvetlerin ateşle karşılık vereceğini söyledi. Kimse şiddet sarmalına girmemeli." uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı ve siyasi muhalifleri arasında yakınlaşma veya uzlaşma beklenmediğini söyleyen Bin Nasr, "Cumhurbaşkanı ve bu kararlara karşı çıktığını açıklayan siyasi partilerin bakış açıları arasında bir yakınlaşma olmaz. Çünkü taraflar zıt kutuplarda yer alıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Said'in uzlaşmasının mümkün görünmediği siyasi partilerin başında mecliste çoğunluğa sahip Nahda Hareketi geliyor.
Said'in uzlaşmasının mümkün görünmediği siyasi partilerin başında mecliste çoğunluğa sahip Nahda Hareketi geliyor.

Tunus Genel İşçi Sendikası'nın bu süreci şekillendirmede bir rolü olduğunu kaydeden Bin Nasr, ancak sendikanın siyasi partileri her diyaloğa çağırdığında kapıların kapandığına işaret etti.

"Cumhurbaşkanı'nın bir yol haritası bulması gerekiyor"

  • Siyasi analist Adil bin Abdullah ise "Said'in yaptığı, darbeye çok yakın bir şey ancak kendisi anayasanın 80. maddesini yorumladığını söylüyor. Ne var ki anayasa hukuku profesörlerine göre bu yorum, onun parlamentonun çalışmalarını durdurmasına, hükümeti devralmasına, yürütme, yasama ve yargı yetkilerini birleştirmesine izin vermiyor." şeklinde konuştu.

Mevcut durumda 2011'den bugüne yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyal süreçlerin etkili olduğu yorumları yapılıyor.
Mevcut durumda 2011'den bugüne yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyal süreçlerin etkili olduğu yorumları yapılıyor.

Bu yaşananların 2011'den bu yana anayasanın hazırlanması süreci, seçim yasası ve ekonomik uzlaşıda yaşanan kırılgan konsensüs, hesap verilebilirliğin kaldırılması ve yolsuzlukların normalleşmesi gibi bir dizi krizin sonucu olduğuna dikkati çeken Bin Abdullah, şunları kaydetti:

Said'den ülkedeki ve yurt dışındaki kamuoyunu rahatlatmak amacıyla istisnai kararların kalıcı hale gelmemesi için bir yol haritası bulması ve güvence sağlaması bekleniyor. Böylece darbe şüphesinden uzaklaşılır ve aslında bunun bir devrimi düzeltme veya reform süreci olduğuna inanılır.

Bin Abdullah, kamuoyunun, Said'den yolsuzluk meselelerini politize olmayan bir şekilde ele almasını beklediğini ve bu meseleyle bazı siyasi muhaliflere indirgemeden yüzleşmek gerektiğini vurguladı.