Türkistan, Orta Asya’da İslâm’ın ilk izlerini taşıyor

Türkistan, Orta Asya İslâm mimarisinin eşsiz eserlerine ev sahipliği yapıyor.
Türkistan, Orta Asya İslâm mimarisinin eşsiz eserlerine ev sahipliği yapıyor.

Türkistan’ın sembolü olarak bilinen Türk dünyasının manevi lideri Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi, 14. yüzyılda Emir Timur tarafından inşa edilen Arslan Baba Türbesi ve ünlü filozof Farabi’nin doğduğu ve Türk imparatoru Timur’un vefat ettiği şehir olarak bilinen Otrar kenti, Türkistan'da Orta Asya İslâm mimarisinin asırlık izlerini taşıyan yapıların başında geliyor.

Kazakistan’ın güneyinde yer alan Türkistan bölgesi, bölgede İslâm’ın ilk izlerini simgeleyen Hoca Ahmet Yesevi Türbesi, Arslan Baba Türbesi ve kadim Otrar kenti gibi eşsiz mimarî yapılara ev sahipliği yapıyor.

2021 senesinde Türk dünyasının manevi başkenti ilân edilen Türkistan, yaklaşık 2 bin yıllık tarihî geçmişiyle dikkati çekiyor.

Çivi kullanılmadan inşa edilen Hoca Ahmet Yesevi türbesi

Türkistan’ın en meşhur sembollerinden biri olarak bilinen Türk dünyasının manevî lideri Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi, Orta Çağ mimarisinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Hoca Ahmet Yesevi türbesi.
Hoca Ahmet Yesevi türbesi.

  • Yaklaşık 1389 yılında Emir Timur tarafından hiç çivi kullanılmadan inşa edilen Orta Asya’nın tuğladan yapılmış en büyük kubbesine sahip türbe, iki kat ve 35 odadan oluşuyor.
Türbenin girişindeki Taykazan.
Türbenin girişindeki Taykazan.

Türbenin girişinde 2 metre 45 santim çapında ve 2 ton ağırlığında bronz bir kazan yer alıyor. "Taykazan" olarak adlandırılan kazanın zamanında cuma namazı sonrası ziyaretçilere şifalı su dağıtılması için kullanıldığı belirtiliyor.

Hoca Ahmet Yesevi’nin kabir odası girişin kuzeyinde yer alırken hemen solunda da mihrabı mozaik ve bitki desenli renkli çinilerle bezeli bir mescit bulunuyor. Bu mescitte Yesevi'nin talebelerinin namaz kıldıkları ifade ediliyor.

Türbenin dış kısmında ise Hoca Ahmet Yesevi’nin 63 yaşına geldikten sonra Hz. Muhammed’den daha fazla güneşi görmeyi hak etmediğini düşünerek yaşadığı yer altı evi de bulunuyor. Yaklaşık 4 metre derinlikte ve 18 odalı yer altı evindeki "Hıluet" yer altı camisinde Yesevi'nin, "Divan-i Hikmet" eserini yazdığı biliniyor.

Türbenin sade tasarımlı içi.
Türbenin sade tasarımlı içi.
  • Türbe, 2002 yılında Kazakistan'ın UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilen ilk eseri oldu.

Arslan Baba Türbesi, 14. yüzyılda inşa edildi

Hoca Ahmet Yesevi’nin ilk hocası ve manevi babası olan Arslan Baba'nın türbesi, Türkistan’a 60 kilometre mesafede bulunuyor.

Arslan Baba Türbesi.

14. yüzyılda Emir Timur tarafından inşa edilen türbe, kubbesi, minaresi ve iç mimari yapısıyla öne çıkıyor. Tek katlı türbenin sol tarafında Arslan Baba kabri ile talebelerinin mezar taşları, sağ tarafında ise mescit ve 7 asırlık Kur'ân-ı Kerîm örneklerinin bulunduğu sergi odası yer alıyor.

Türbe 1900’lerde bölgedeki Seyhun (Sırdarya) Nehri'nin taşımasıyla büyük zarara uğradı ancak 1909’da yerel halkın yardımıyla bir usta tarafından yeniden restore edildi.

Arslan Baba Türbesi'nin giriş kısmı.
Arslan Baba Türbesi'nin giriş kısmı.

Arslan Baba’yı ziyaret eden hastaların sağlıklarına kavuştukları, çocuğu olmayan ailelerin çocuk sahibi oldukları ifade ediliyor. Türbe, 1982’de devlet koruması altına alındı.

Otrar, İslâmiyet'in bölgede yayılmasında kilit rol üstlendi

2 bin yıllık kalıntılarıyla turistlerin ilgisini çeken Otrar kenti, Türkistan’dan 57 kilometre uzaklıkta bulunuyor.

Otrar Kalesi.
Otrar Kalesi.
  • Ünlü filozof Farabi’nin doğduğu, Türk imparatoru Timur’un vefat ettiği şehir olarak bilinen Otrar, Hoca Ahmet Yesevi’nin hikmetlerinde "Ulu Bilimlerin Şehri" olarak da adlandırılıyor. Otrar’da Farabi başta olmak üzere çeşitli dallarda 30 bilim adamının daha yetiştiği ve ilk uçuş aletinin burada üretildiği ifade ediliyor.

Eskiden Kale, Şehristan ve Rabat olmak üzere üç büyük kentten oluşan, etrafı duvarlarla çevrili Otrar, hâlihazırda 200 hektar alanı kapsayan Otrar Tepesi kalıntısından oluşuyor.

Şehir merkezinde yer alan Han Camii'nin mihrap köşesi ve sütunları hâlâ korunuyor. Bilim adamları, Otrar’ın İslâmiyet'in bölgede yayılmasında kilit rol üstlendiği görüşünü benimsiyor.

1969’da kentte ilk kazı çalışmalarının başlatılıyor ve 50 yıl boyunca devam ediyor. Bu süre zarfında şehrin sadece 12. yüzyıla kadarki medenî katı üzerindeki çalışmalar tamamlanmış; ileride de kent merkezi olarak kullanılan kale kısmı ve ustaların yaşadığı rabat bölümünün ortaya çıkarması hedefleniyor.

Otrar kenti, Kazakistan’ın 1991’de bağımsızlığını ilân etmesiyle açık hava arkeoloji müzesine dönüştürülerek devlet korunmasına alındı.