"Yahudi yerleşimciler Filistinlilere yapacakları saldırıları belediye binalarında planladı"

Şeyh Cerrah Mahallesi'nde son aylarda yaşanan Yahudi işgallerini gösteren meşhur bir kare. Şeyh Cerrah ve Mescid-i Aksa'da yaşanan İsrail saldırıları, İsrail kentlerinde yaşayan Filistinlilerin ayaklanmasına neden olmuştu.
Şeyh Cerrah Mahallesi'nde son aylarda yaşanan Yahudi işgallerini gösteren meşhur bir kare. Şeyh Cerrah ve Mescid-i Aksa'da yaşanan İsrail saldırıları, İsrail kentlerinde yaşayan Filistinlilerin ayaklanmasına neden olmuştu.

İsrail'in işgali altındaki Filistin kentlerinde Kudüs'e ve Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları protesto etmek için sokaklara çıkan Filistinliler, İsrail polisinin sert müdahalelerine maruz kalmıştı. İşgal altındaki topraklarda Filistinliler ve İsrail polisi arasında uzun yıllardır görülmeyen arbedeler yaşanmış ve özellikle İsrail vatandaşı Filistinliler ile Yahudilerin beraber yaşadığı Lid, Ramla, Hayfa, Yafa ve Akka gibi şehirlerde durum daha ciddi boyutlara ulaşmıştı. Bölgede yaşayan insan hakları gözlemcileri ve İsrail Meclisi'nin Arap milletvekilleri ise İsrail'de yaşayan Filistinlilerin Yahudi yerleşimcilerin hedefi haline getirildiğini belirterek özellikle Lid belediyesinin Yahudi yerleşimcilerin Filistinlerin evlerine nasıl gireceklerini planlamak için yaptıkları toplantılara ev sahipliği yaptığını söyledi.

İsrail polisi ve aşırı sağcı İsraillilerin son haftalarda düzenlediği saldırıların, İsrail vatandaşı Filistinliler ile Yahudiler arasındaki çatlağı daha da derinleştirdiği belirtiliyor.

İsrail'e bağlı Filistin kentlerinde Kudüs'e ve Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları protesto etmek için sokaklara çıkan Filistinliler, İsrail polisinin sert müdahalelerine maruz kaldı. işgal altındaki topraklarda Filistinliler ve İsrail polisi arasında uzun yıllardır görülmeyen arbedeler yaşandı.

Kudüs ve Gazze'de yaşanan saldırılara İsrail vatandaşı olan Filistinliler sokaklara çıkıp protesto gösterileri düzenleyerek tepki göstermişti.
Kudüs ve Gazze'de yaşanan saldırılara İsrail vatandaşı olan Filistinliler sokaklara çıkıp protesto gösterileri düzenleyerek tepki göstermişti.

Özellikle İsrail vatandaşı Filistinliler ile Yahudilerin beraber yaşadığı Lid, Ramla, Hayfa, Yafa ve Akka gibi şehirlerde durum daha ciddi bir boyutta.

İsrail polisi, Arap beldeleri ve kentlerinde protestolara katıldıkları gerekçesiyle yüzlerce Filistinliye karşı gözaltı operasyonları düzenledi.

İsrail polisinin yasa dışı ve keyfi operasyonları

Resmi verilere göre, 9 milyonu aşkın İsrail nüfusunun yüzde 20'sini İsrail vatandaşıFilistinliler oluşturuyor.

Adalet İnsan Hakları Merkezi Müdürü Avukat Hasan Cebbarin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son haftalardaki olaylarda 1550 kişinin gözaltına alındığını aktardı.

Süreç içinde Filistinlilere yönelik gerçekleşen tutuklamalar insan hakları gözlemcileri ve hukukçular tarafından "keyfi" olarak yorumlandı.
Süreç içinde Filistinlilere yönelik gerçekleşen tutuklamalar insan hakları gözlemcileri ve hukukçular tarafından "keyfi" olarak yorumlandı.

Söz konusu olaylarla ilgili 15'i Yahudilere olmak üzere toplam 170 iddianame hazırlandığına işaret eden Cebbarin, suçlananların sadece yüzde 9'ununYahudiler olduğu anlamına geldiğini söyledi.

  • Polisin yürüttüğü operasyonların yasa dışı ve keyfi olduğunu dile getiren Cebbarin "Gözaltılarla insanları caydırmayı ve sindirmeyi hedefliyorlar. Bu da insanların korkması ve protesto yürüyüşlerine katılmaması anlamına geliyor." dedi.

Cebbarin, uygulamada ceza hukukunun caydırıcılık amacıyla tutuklamaya izin vermediğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

Bir kişiyi ya da bulunduğu yerde yaşayanları caydırmak için gözaltına almanın hiçbir yasal tarafı yok. Gözaltı, kişi tarafından işlenen bir kabahat uyarınca olmalı ve uygun şekilde şahsına yönelik soruşturma yürütülmelidir.

"Ancak gözaltı, toplu cezalandırmanın bir yönü olan ırkçı kampanyanın parçası olarak gerçekleşti." diyen Cebbarin, suçun ve cezanın şahsiliği ilkesinin ceza hukukunun temellerinden olduğunu hatırlattı.

Cebbarin, bu nedenle toplu gözaltı operasyonlarının, yasa dışı ve ırkçı olduğunu; İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun olayların başında polise söylediği "hukuktan veya soruşturmadan korkmamaları gerektiği" açıklamasına uygun olarak yürütüldüğünü ifade etti.

Filistinliler Yahudi yerleşimcilerin hedefi oldu

Gözaltına alınanlara yasal destek sağlayan kurumda çalışan avukat Cebbarin, son haftalarda yaşananlara dair ağır bir tablo çizdi.

Pek çok İsrail kentinde silahlı Yahudi yerleşimciler Filistinlilerin ev ve işyerlerine saldırdı.
Pek çok İsrail kentinde silahlı Yahudi yerleşimciler Filistinlilerin ev ve işyerlerine saldırdı.

Cebbarin, İsrail polisinin, gözaltına alınanlara şiddet uyguladığını, En-Nasıra kentinde soruşturma öncesinde müvekkillerine hukuki tavsiye vermeye gelen avukatların da bazı durumlarda polis şiddetine maruz kaldığını belirtti.

İsrail polisinin ayrıca Lid, Ramla, Hayfa, Yafa ve Akka gibi kentlere giren Yahudi yerleşimcilere bazı kolaylıklar tanıdığına işaret eden Cebbarin, şunları söyledi:

  • "Lid belediyesi, yerleşimcilerin Filistinlilerin evlerine nasıl gireceklerini planlamaları konusunda yapılan toplantılar için belediyenin kapılarını açtı. Bunun dışında Lid'de ilan edilen olağanüstü hal nedeniyle Filistinlilerin ev hapsinde tutulduğu kritik günlerde Yahudiler ve yerleşimciler serbestçe dolaştı."

İki topluluk arasında sürekli tırmanan gerilim

Cebbarin, İsrail saldırılarının ve sağ kesimin provokasyonlarının, özellikle bir arada yaşanılan bölgelerde İsrail vatandaşı Filistinliler ile Yahudiler arasındaki ilişkileri etkilediğini dile getirdi.

"Karma şehirlerde iki toplum arasındaki ilişkide derin bir çatlağın oluştuğu açık." şeklinde konuşan Cebbarin, bu çatlağın, İsrail sağı ve ilişkilerdeki gerginliğin daha da artmasını isteyen yerleşimciler nedeniyle büyüyebileceğini aktardı.

İsrail tarafından öngörülemeyen tepki

İsrail vatandaşı Filistinlileri temsil eden partilerin oluşturduğu Ortak Arap Listesi Bloku Milletvekili Ahmed Tıybi ise İsrail makamlarının, İsrail'e bağlı Filistin kentlerindeki toplumun bu şekilde bir öfkeli tepkisini beklemediğini dile getirdi.

Süreç içinde en çok yapılan yorumlardan birisi de, İsrail'in Kudüs ve Gazze Şeridi'ne yaptığı saldırıların tüm Filistinlerin İsrail'e karşı topyekün direnişe geçmesine yol açacağını ön göremediğiydi.
Süreç içinde en çok yapılan yorumlardan birisi de, İsrail'in Kudüs ve Gazze Şeridi'ne yaptığı saldırıların tüm Filistinlerin İsrail'e karşı topyekün direnişe geçmesine yol açacağını ön göremediğiydi.

İsrail'in işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki insanları evlerinden çıkarmak istediğinde ya da işgal güçlerinin Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediğinde de Filistin toplumunun tepkisini hesaba katmadığını belirten Tıybi, benzer durumun Gazze'yi vahşice bombaladıklarında da geçerli olduğunu söyledi.

İsrail polisinin prestijini yeniden kazanama çabası

Tıybi, İsrail'e bağlı Filistin kentlerinde haklı öfke ile "terörist yerleşim çetelerinin" Filistinlilerin evlerine yönelik saldırılarının İsrail polisinin kontrolünü kaybetmesine yol açtığını söyledi.

  • İsrail polisinin, prestijini yeniden kazanmak için "gösteri" niteliğindeki gözaltı operasyonlarını başlattığını kaydeden Tıybi, bunun gençleri korkutmak, görüşlerini ifade etme ve gösteri haklarını kullanmaktan caydırmak için acınası bir girişimle İsrail vatandaşı Filistinlileri hedef aldığını belirtti.

Tıybi, bu gözaltıların yeni bir durum olmadığına dikkati çekerek, "Deneyimler göstermiştir ki, gençlerimiz, baskı ve ayrımcılık ne kadar fazla olursa, saldırı ve tutuklamalar ne kadar artarsa Filistin halkının haklı davalarına o ölçüde bağlı kalıyor." ifadesini kullandı.

  • Ekim 2000'de İsrail polisinin Kudüs ve Aksa'da Filistinli gençleri gerçek mermiyle hedef alması ve olaylarda 13 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından gerçekleştirilen kitlesel gözaltılar ile günümüze kadar artarak devam eden ırkçı politikaların bunun en iyi örneği olduğunu kaydeden Tıybi, Filistinli gençlerin bu sefer öncekilerden daha güçlü şekilde tepki verdiğini; bunun İsrail'in korkutma girişimlerine en iyi yanıt olduğunu söyledi.

Filistin halkı arasındaki aidiyet bütünlüğü

Tıybi, İsrail'e bağlı kentlerdeki Filistinlilerin, Filistin halkının ayrılmaz bir parçası olduğunu, bunun tartışmaya kapalı bir gerçek olduğunu vurguladı.

İsrail Meclisi'nden Arap milletvekili Tıybi İsrail'de yaşayan Filistinlerin Gazze ve Batı Şeria'da yaşayan Filistinlerle olan bağı için şu sözleri söyledi:

Filistin halkıyla olan bağımız, kendimizle olan bağımızdır. Biz İsrail'deki, Batı Şeria'daki, Gazze'deki ve dışarıdaki Filistinliler için kaygılandığımızda kendi halkımızın kaygısını taşıyoruz.

İsrail'deki Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi'nin İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırılarını protesto etmek için 18 Mayıs'ta yaptığı genel grev çağrısını hatırlatan Tıybi, İsrail'deki Filistinlilerin ekonomik ivmeyi ciddi şekilde aksatabileceğini gösteren bu tür eylemlerin Filistin toplumu için önemli bir savunma hattı olduğunu söyledi.

"Aidiyet ve kimliği güçlendirmek, siyonist kurumun topraklarımızı ve görüşleri Yahudileştirme girişimlerini engellemek, toplumumuzun insana yakışır bir yaşam sürmesi ve ayakta kalması için haklarını elde etmeye çalışıyoruz." diyen Tıybi, ayrıca işgalin sona ermesi ve başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulması için Filistin halkının yanında yer aldıklarını sözlerine ekledi.