100 Türk Büyüğü- Mahmut Yesari

Mahmut  Yesari edebiyat emeğini bir kenara koyamadan hızla yazdığı derinlikli romanlarındaki kahramanlarıyla devrinin insanının büyük gerçekliğini kurguluyor. (Çizim :Cemile Ağaç Yıldırım)
Mahmut Yesari edebiyat emeğini bir kenara koyamadan hızla yazdığı derinlikli romanlarındaki kahramanlarıyla devrinin insanının büyük gerçekliğini kurguluyor. (Çizim :Cemile Ağaç Yıldırım)

Yakacık’tan Bir Son Selam

Tipi Dindi romanını okumayan okur Türk romanını eksik tanır
Tipi Dindi romanını okumayan okur Türk romanını eksik tanır

Tanıştırılmanız gerekiyor bir romancıyla. El sıkışır gibi samimi bir şekilde, birinin size ondan bahsetmesi gerekiyor. Çünkü gazete küpürleri, hatıralar ve edebiyat mahfilleri acımasız. Arşiv hem öldüren hem de geleceğe doğru hayat veren bir imkân.

Oradan çıkabilene kadar, yani bir zamandan bilinmeyen bir vakte kadar hapsolan yazar, bir gün eserleriyle masamıza ulaştığında garip bir tanışıklık hissi oluşuyor okurda.

Mahmut Yesari ile tanışıklığım tam olarak böyle oldu, tanıştırıldım: Rasim Özdenören ile Selim İleri’nin Mahmut Yesari’ye ve romanlarına ısrarla işaret eden yazıları, “Tipi Dindi romanını okumayan okur Türk romanını eksik tanır” cümlesi ile perçinlenince karşılaştık.

Kerime Nadir, Server Bedi/Peyami Safa, Muazzez Tahsin Berkand, Esat Mahmut Karakurt’ta görünür olan popüler roman çizgisinin belki en derin izi Mahmut Yesari.

Edebiyat emeğini bir kenara koyamadan hızla yazdığı derinlikli romanlarındaki kahramanlarıyla devrinin insanının büyük gerçekliğini kurguluyor.

Tipi Dindi’nin kahramanları, Türkiye’nin modernleşme serüveni içerisinde iki mahallenin karşılıklı anlatımı için Peyami Safa’nın Fatih Harbiye’sinin kahramanlarından daha gerçek. Hele ki Macit.

Değişim siyahla beyazın sert tonlarında değil, hayatın içinden gelerek ve insan karakterlerinin birbirine geçişlerindeki yaşamın kenar detaylarıyla anlatılır Macit’in şahsında.

Romanlar yazdığı dönemde “halk romancısı” denilen bir çizgide yazan ama netliğe ulaşmayan çözümlemelere de, popüler anlatımın sathiliğine de düşmeyen bir yazar Mahmut Yesari.

Onun büyük emeğiyse Attilâ İlhan’ın bir şiirinde ve hatıralarda, bütün zorluklarıyla beraber.

Sanayi-i Nefise Mektebi’ne devam ederken Çanakkale Cephesi’ne askere çağrılıyor ve savaştan dönüşünden sonrası popüler romancılıkla gazetecilik arasında bir emek yumağı: Çoban Yıldızı, Pervin Abla, Çulluk, Su Sinekleri, Ölümün Gözleri, Yakut Yüzük, Dağ Rüzgârları, Sağanak Altında, Gece Yürüyüşü, Bir Namus Meselesi.

Sonra ağır iş yükünün getirdiği verem, sonra Yakacık Senatoryumu, sonra Yakacık Mektupları ve ölüm. Birkaç kitabının adını yan yana sıralayınca bile içtenliği ve derinliği aşikâr bir yazar o, külliyatı şimdilik arşivlerde kayıtlı.

*2017 bir Mahmut Yesari yılıydı, iki kitabı çok iyi edisyonlarla yayımlandı ve onları özellikle anmak unutmanın insafsızlığına karşı bir görev benim için: Bir Namus Meselesi, İstos Yayıncılık, 128 s.; Tipi Dindi, Çolpan Kitap, 276 s.