Arnavutluk’ta Ramazan Bayramı

Arnavutluk’ta Ramazan Bayramı
Arnavutluk’ta Ramazan Bayramı

Bir dönem dünyanın tek ateist ülkesi olarak tarihe geçen Arnavutluk’un ilk yıllarında İslam’a karşı büyük bir saygı duyulmaktaydı. Ancak 1944 yılında iktidara gelen komünistler 1967’den 1991’e kadar dine dair her şeyi yasakladılar.

1990 yılına gelindiğinde yeniden bir dinî uyanış başladı. Ertesi yıl, rejimin değişmesiyle, dinî faaliyetler de serbest hâle geldi. Hâl böyle olunca, Arnavutluk’ta, Ramazan Bayramı geleneklerinin birçoğu da unutulmuş durumdadır. Buna rağmen ayakta kalmayı başaran bazı bayram gelenekleri hâlâ varlıklarını muhafaza etmektedir.

Evlerdeki bayram hazırlıkları, temizlik ve gerekiyorsa tamir işleri ile başlar. Ardından bayramlık kıyafetlerin alınması, yıkanması ve ütülenmesi gelir. En son bayram yemekleri ve tatlıları için gerekli malzemelerin tedarikine geçilir.

Bayramın gelişiyle birlikte camilere veya Arnavutluk Müslüman Topluluğu binalarına bayram tebrik pankartları asılır. Bayram namazları, genellikle, şehrin en büyük camisinde, bulvarlarda, meydanlarda veya parklarda kılınıyor. Namaza, Arnavut hanımlar da iştirak ediyor. Bir de sadece seyretmekle yetinenler var.

Tiran’da, Edhem Bey Camii’nden başka ibadet mekânı bulunmuyordu. O da oldukça yetersizdi. Bu sebeple başkentteki bayram namazları, yaz-kış, İskender Bey Meydanı’nda kılınıyordu. Çok şükür artık, Türkiye’nin katkılarıyla inşa edilen, aynı anda 8 bin kişinin ibadet edebileceği Tiran Namazgâh Camii var.

Bayram namazının ardından, toplu bayramlaşmaya geçiliyor. Bayramlaşma esnasında, şeker ve lokum ikram ediliyor. Ayrıca, “lodra” adı verilen davul ve zurna eşliğinde havai fişekler atılıyor. Davul çalan Çingenelere para veya yiyecek veriliyor.

Bayram namazından sonra mezarlık ziyareti gerçekleştiriliyor. Ardından tüm aile bayram yemeğinde bir araya geliyor. Bayram sabahı, “pirinçli börek” tüketmek, önemli bir gelenektir.

Bayram sofralarında tepside, tavuk veya kaz etli pilavla hazırlanan büryana ailecek kaşık sallanır. Bayram sofralarının olmazsa olmazı ise “petulla” isimli lokmadır. Genellikle bal ve reçelle yenildiğinden, ballı lokma olarak da isimlendirilir.

Güveç, imambayıldı, köfte, lahana sarması, fırında etli patatesli ve tavuklu pilav gibi birçok ana yemek, Osmanlı mutfağından alınmış. Buna ilaveten “pastiçe” denilenfırında makarnayla domates, biber, et ve ciğerden yapılan “fergese” de var. “Qulle” ise oldukça ilginçtir: Kavrulmuş un ve su karıştırılıp tepsiye yayılır. Tepsinin ortasına tavuk, et ya da köfte konularak fırına sürülür.

Evlerdeki bayramlaşmalarda, tatlılar önemli bir yer tutar. Kahveyle birlikte, mutlaka, şerbetli tatlılardan birisi ikram edilir. Durumu iyi olanlar baklavayı, diğerleri ise tulumba, kabuni, şekerpare veya kadayıfı tercih ederler. Komünizm öncesi dönemde, durumu iyi olmayan aileler, nişasta kullanılarak yapılan ve helvaya benzeyen, “asude” veya “hasude” isimli bir tatlı yaparlarmış.

Velhasıl, yıllarca İslam’a hasret bırakılan Arnavut kardeşlerimiz bayram geleneklerini yaşatmaya, canlı tutmaya devam ediyor.