Bir annenin ev okulu deneyimleri: Okulsuzluk özlemi

Okulda verilen eğitime yapılan eleştiriler arasında ayrıca belli bir düzenin sağlanması sırasında kaybedilen vakit, yetenekli öğrencilerin çoğu zaman kalabalık sınıflarda bu özellikleri keşfedilemeden okulu bitirmeleri vb. gibi daha birçokları sıralanıyor.
Okulda verilen eğitime yapılan eleştiriler arasında ayrıca belli bir düzenin sağlanması sırasında kaybedilen vakit, yetenekli öğrencilerin çoğu zaman kalabalık sınıflarda bu özellikleri keşfedilemeden okulu bitirmeleri vb. gibi daha birçokları sıralanıyor.

Okulsuzluk fikri çok heyecanlandırıcı olmasına rağmen ben o kadar cesur olmadığımı düşündüm. İlerleyen yıllarda illa ki bir sisteme ihtiyaç duyacağımı biliyordum. Ama ev okulunu deneyebilirdim.

Okulsuz toplumla tanışma

Pakistanlı arkadaşımın oğlu evleniyordu. Düğünde bizim için ayrılan masada benim gibi farklı ülkelerden Kanada’ya gelmiş, meslekleri bir şekilde eğitimle ilgili olan hanımlarla bir araya geldiğimizi fark ettik. Masamızda kurumsal ve alternatif eğitim üzerine güzel bir sohbet doğdu. İslami eğitim veren özel bir okulda yönetici olan arkadaşım Lisa, yanındaki hanımı bana tanıtırken onun çocuklarıyla ev okulu uygulamaları yaptığından bahsetti. Kanada’ya yerleşmeden önce de ev okullarının varlığından haberim vardı. Ancak iki kızımın doğumundan sonra Amerika’da ve Kanada’daki yaygınlığı sebebiyle daha çok ilgilenmeye başlamıştım. Konuya olan ilgimi fark ettiğinde detaylı konuşabilmek için beni evine davet eden bu hanımla sonra çok yakın dost olduk. Kendisine yaptığım ziyaretin sonraları ev okulunu hayatımızın içine dâhil edişimizdeki etkisi çok büyük.

İslami eğitim veren özel bir okulda yönetici olan arkadaşım Lisa, yanındaki hanımı bana tanıtırken onun çocuklarıyla ev okulu uygulamaları yaptığından bahsetti.
İslami eğitim veren özel bir okulda yönetici olan arkadaşım Lisa, yanındaki hanımı bana tanıtırken onun çocuklarıyla ev okulu uygulamaları yaptığından bahsetti.

Selma, Kaliforniya Üniversitesi mezunu. Dünyaca ünlü bir enstitü için online Arapça öğretmenliği yapıyor ve şehirdeki başka bir enstitüde tarih okutmanı. Eşi doktor ama aynı zamanda bulunduğumuz şehirde imamlık yapıyor. Selma Mısırlı, eşi ise Hintli. Üç çocukları var. Evleri ormanın içinde. Bahçesi çok büyük. Küçük bir gölet, yanında tavukların olduğu kümes var. Çocuklardan en büyüğü Ali, 15 yaşında. Telefonu yok. Diğerlerinin de telefonu ya da odalarında televizyonları yok. Her çocuğun ayrı ilgi alanları var. Doğada geçirdikleri zamandan arta kalanı kitap okuyarak ya da dört bir yanında ormana bakan büyük camları olan çatı katındaki atölyede kendi ilgi alanlarına uygun projeler ve etkinliklerle geçiriyorlar. Ali ayrıca antika eşya ve makinelere meraklı. Odasında eski fotoğraf makineleri, daktilolar, eski paralar, ne isterseniz bulabilirsiniz. Okçulukla meşgul olduğunu ve planör uçurduğunu da eklemeliyim.

  • Ali’nin hayali iyi bir botanikçi olmak (tanışırsanız zaten botanikçi olduğunu düşünürsünüz). Ona istediğiniz soruyu sorabilirsiniz bitkilerle ilgili. Biz bahçemizi ekerken Ali’den yardım alıyoruz artık. Hatta baharda küçük kaplara ekip veriyor bize bazı sebze ve yeşillikleri. Ağaçlarımızı o buduyor. Sürekli elinde bir defteri var. Ailesi New York’a gittiğinde üç gün misafirim olmuşlardı. Ali gezdiğimiz her yerde belli ağaçların ve yaprakların şekillerini çizdi. Sonradan sistematik kitabında hangi türe ait olduklarını bulduğunu öğrendim.

Muna 13 yaşında. Ata biniyor, yüzme öğretmenliği sertifika programına devam ediyor ve el sanatlarıyla ilgileniyor. Ayrıca bebek bakıcılığı sertifikası olduğu için zaman zaman kızlarıma dadılık da yapıyor. En küçükleri olan Aisha da yine ablası gibi el sanatları ile ilgileniyor. Hepsi tarih konusunda akranlarının çok üzerinde bir bilgi donanımına sahip. Selma ev okulu programını ilk zamanlar yaz tatillerinde uygulamış, daha sonra tam zamanlı olarak evde eğitim vermeye başlamış. Bunu yaparken de klasik eğitim müfredatını takip etmiş. Onun tavsiyesiyle Toronto Müslüman Ev Okulu grubuna katıldım. Gruba katılmak için en az bir kez aylık yapılan ev toplantılarına gitmeniz gerekiyor. Niagara Falls’ta yaşadığımız için Toronto’ya mutad toplantılara katılmak mümkün olmadı ama elimden geldiğince takip etmeye çalıştım. Ev toplantılarına bazen konuk konuşmacılar geliyor. Çocuklar için müfredat takip edenler bununla ilgili çalışmalar yapıyor. Mail grubunda yoğun olarak belli dersler için gruplar oluşturuluyor. Sadece dersler değil, projeler, etkinlikler ve geziler gibi her türlü organizasyon mail grubunda duyuruluyor. Belediyeler de ev okullarına altyapı ve personel ile destek olduğu için ebeveynlere sadece bunlardan nasıl yararlanılabileceği ile ilgili fikirler üretmek düşüyor. Bu meyanda ev okulları ebeveynlerin Kanada gibi çok kültürlü bir ülkede yaşamanın avantajlarından yararlanması için de zemin hazırlamış oluyor.

Bir ev okulu neye benzer?

Toronto grubunda tanıştığım annelerden hemen hemen her biri ayrı bir metodu takip ediyordu. Okul sistemine alternatif düşünen ailelerden bazıları yukarıda bahsettiğim ev okulu (homeschooling) dediğimiz, içeriğini eğitimi verecek ebeveynin hazırladığı, öğretilmesi amaçlanan derslerin/konuların belli yöntemlerle çocuğa aktarılması yolunu izlerken kimisi tamamen çocuğun kendi ilgi ve isteklerinin şekillendirdiği okulsuzluk (unschooling) yöntemini izliyordu. Okulsuzluk yolunu izleyen arkadaşım Zarina bana sabah kalktığında kızına ne yapmak istediğini sorduğunu ve kızı ne isterse ona göre hareket ettiklerini anlattı. Evde ve doğadaki oyun ve tecrübelerin masa başındaki çalışmaya göre daha etkili ve kalıcı öğrenmeye sebep olduğu görüşünden hareketle “hands on” denilen, çocukların elleriyle ürettikleri ya da tecrübe ettiklerine ağırlık veren okulsuzluk yönteminde çocuk ilgi alanı olan bir konuda istediği kadar vakit geçirebilir. Dolayısıyla eğer bir enstrüman çalmak istiyorsa bu konuda kısa zamanda uzmanlaşabilir. Matematiği, coğrafyayı bir sonraki sene hatta daha sonra öğrenmemesi için hiçbir sebep yok. Okulsuzluk takipçisi ebeveynler arasında sanatla uğraşan ya da eğitimin her şeklinin bir çeşit indoktrinizasyon olduğunu düşünen muhalif ailelerin sayısı daha fazla.

Okul sistemine alternatif düşünen ailelerden bazıları yukarıda bahsettiğim ev okulu (homeschooling) dediğimiz, içeriğini eğitimi verecek ebeveynin hazırladığı, öğretilmesi amaçlanan derslerin/konuların belli yöntemlerle çocuğa aktarılması yolunu izlerken kimisi tamamen çocuğun kendi ilgi ve isteklerinin şekillendirdiği okulsuzluk (unschooling) yöntemini izliyordu.
Okul sistemine alternatif düşünen ailelerden bazıları yukarıda bahsettiğim ev okulu (homeschooling) dediğimiz, içeriğini eğitimi verecek ebeveynin hazırladığı, öğretilmesi amaçlanan derslerin/konuların belli yöntemlerle çocuğa aktarılması yolunu izlerken kimisi tamamen çocuğun kendi ilgi ve isteklerinin şekillendirdiği okulsuzluk (unschooling) yöntemini izliyordu.

Kanada hükûmeti ev okulu ya da okulsuzluk yöntemini uygulayan ailelerden çocuklarına ne öğrettikleri ile ilgili herhangi bir belge istemiyor. Tek yapılması gereken bizdeki milli eğitim müdürlüğü muadili olan kuruma çocuğun eğitimini ebeveynin kendisinin üstlendiğine dair bilgi vermesi. Bunun için de bir form doldurup gönderilmesi yeterli. Okulsuzluk yöntemini uygulayan ebeveynler daha sonra okul sistemine geçmek isterlerse çocuklarının doğada ya da okul dışı ortamlarda yaşadığı tecrübeleri belli kurumlara başvurarak okul kredisine dönüştürebiliyorlar. Diyelim ki çocuk bir muhasebecinin yanında iki yıl çalıştı. Bunu matematik dersi kredisine dönüştürebilir. İsterse ileride eksiklerini de tamamlayarak üniversiteye gidebilirler. Harvard, Stanford gibi saygın üniversiteler ev okullarından gelen çocukları çoğu zaman özellikle tercih ediyor. Onlardan neden alternatif eğitimi seçtikleri, bunun hangi faydalarını gördükleri ile ilgili bir mektup yazmaları isteniyor. Devlet okulunda dil dersleri alıp o dili konuşamayan, müzik eğitimi alıp hiçbir enstrüman çalamayan çocuklara göre bu yöntemle yetişen çocukların yaptıkları işlerde çok daha başarılı olduğunu görüyorsunuz.

  • Niagara’daki ev okulu grubunda (bu grup sadece Müslümanlara değil herkese açık olan bir gruptu) Julie ile tanıştım. Oyunculuk ve yazarlık yapan Julie Toronto Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. 9 yaşındaki oğlu okuldaki bir arkadaşının kendisine saldırması sonucu neredeyse ölümden dönmüş. Beyin sarsıntısı geçirmiş ve bilincini kaybetmiş bir süre. Julie’nin okul sistemine olan güvenini tamamen sarsan bir dizi olay gelişiyor bu üzücü kazanın ardından. Düşünüp araştırdıktan sonra oğlunun ihtiyaç ve isteklerine uygun bir yöntemle eğitimine devam etmeye karar veriyor. Oğluyla “dünyayı öğrenme” adını verdikleri tamamen kendilerine ait bir yol izliyorlar. Müfredat gibi bir dertleri yok. “Öğrenmeyi sevsin” diyor hep. En son oğluyla doğada hayatta kalma dersleri aldılar birlikte.

Ve... karar anı

Okulsuzluk fikri çok heyecanlandırıcı olmasına rağmen ben o kadar cesur olmadığımı düşündüm. İlerleyen yıllarda illa ki bir sisteme ihtiyaç duyacağımı biliyordum. Ama ev okulunu deneyebilirdim. Eşimle “Neden ev okulu?” sorusuna ilişkin yazılar okuduk. Okudukça asıl sorunun bizim için “neden” değil “nasıl” olduğunu düşündük. 1970’lerde Amerika’da başlayan ev okulları, devlet okullarına bir alternatif olarak doğuyor.

Okulsuzluk fikri çok heyecanlandırıcı olmasına rağmen ben o kadar cesur olmadığımı düşündüm.
Okulsuzluk fikri çok heyecanlandırıcı olmasına rağmen ben o kadar cesur olmadığımı düşündüm.

Ev okullarının (okulsuzluk çoğu zaman bu kavramın içine dâhil edilir) yaygınlaşmasında çok önemli iki isimden ilki John Holt. Konuyla ilgilenenlere Holt’un okul eleştirilerini okumalarını tavsiye ederim. Sınıf ortamının öğrencilerin geldiği kültür, kişisel özellik ve becerilerine göre bir süre sonra öğrencileri birbirinden ayrıştırdığını, öğrencilerden özellikle popüler olmayanların bu durumdan olumsuz yönde etkilendiğini anlatan Holt, çocukların diğer sosyal ortamlarda da bunu yaşayabilecekleri eleştirisine karşılık, çocukların sosyalleşmelerinde ebeveyn rehberliğinde bir sosyalleşmenin sınıf ortamındakine göre çok daha sağlıklı olacağını savunuyor. Holt, o dönem ağır sıklet dünya şampiyonu olmuş bir sporcunun sokak otobüsünde kendisini iten adama kayıtsız kalmasını örnek vererek, çocuklarda farklı olana tahammül değil, anlayış geliştirmek gerektiğini ve bunun okul ortamında mümkün olamadığını söylüyor. Okulun çocuklarda orijinal düşünme yeteneğini törpülediğini ve tek tip insan yetiştirmeyi amaçladığını savunuyor (ki kolonilerden kurulan Amerika’nın o dönem gelen mültecileri yeni kurulan sistemin içine sorunsuz bir şekilde dâhil etmelerinde okulun en önemli rolü üstlendiğini hiç kimse inkâr edemeyecektir).

Yine bu konuda öncü isimlerden biri olan John Taylor Gatto, 30 yıl başarılı bir öğretmen olarak görev yaptıktan sonra (kendisi 1991 yılında New York eyaletinde yılın öğretmeni seçiliyor) okul sistemini reddediyor. Okulların ortaya çıkışının temelinde ortalama, iyi vatandaşlar yetişmesi gayesinin yattığını öne süren Gatto, Wall Street Journal’de yayınladığı istifa mektubunda şunları söylüyor:

Yavaş yavaş gerçekten ne öğrettiğimi anlamaya başladım: kafa karıştıran bir müfredat, keyfi adalet, kabalık, özele saygısızlık, burjuvazi, kaliteye kayıtsızlık ve tam bağımlılık. İçinde yaşamak istemediğim bir dünyaya nasıl uyum sağlanacağını öğretiyorum. Artık bunu yapamam.

Okulda verilen eğitime yapılan eleştiriler arasında ayrıca belli bir düzenin sağlanması sırasında kaybedilen vakit, yetenekli öğrencilerin çoğu zaman kalabalık sınıflarda bu özellikleri keşfedilemeden okulu bitirmeleri vb. gibi daha birçokları sıralanıyor. Okul sistemi standart beden bir elbiseye benzetilecek olursa ev okulu terzinin üzerinize diktiği giysi gibidir. Terziniz iyiyse elbise üzerinize cuk diye oturacaktır. Dolayısıyla evde çocuğa özel verilen eğitimden daha iyi sonuçlar alınması beklenir. Şu an Amerika’da 2 milyon ev okulu öğrencisi var. Bu rakam her geçen gün büyüyor. Kanada’da ise bu rakam 60. 000 civarında.

Bir ev okulunda müfredat

İlk dönem ev okulları tarafından yaygın olarak kullanılan müfredat Hristiyanlıktaki klasik eğitime dayanıyor. Çocuğun düşünme becerilerini geliştirme ve düşündüklerini özgün bir şekilde ifade edebilmesine önem veren bu yaklaşımda mantık eğitimi temel teşkil ediyor. Klasik eğitimi takip edenlerin yaygın olarak kullandığı bir kitap var, Well Trained Mind (İyi Eğitilmiş Zihin). Bir öğretmen olan Suzan Wise Bauer ve kızı tarafından hazırlanan bu kitapta klasik eğitim esas alınarak okul öncesinden lisenin bitimine kadar ev okulu yapan ebeveynin izlemesi gereken temel yol anlatılıyor. Trivium’daki üç dönemde hangi klasik eserlerin okunması gerektiği, ders programında nelere ağırlık verilmesi gerektiği, hatta ev işlerinden hangilerinin hangi yaşta ve ne ağırlıkta verilmesi gerektiği detaylı bir şekilde anlatılıyor.

İlk dönem ev okulları tarafından yaygın olarak kullanılan müfredat Hristiyanlıktaki klasik eğitime dayanıyor.
İlk dönem ev okulları tarafından yaygın olarak kullanılan müfredat Hristiyanlıktaki klasik eğitime dayanıyor.

Kitabı okuduğumda bu anne kızın çocukları için uyguladıkları programa hayran kalmıştım. Tabii ki beni düşündüren hususlar olmadı değil. Örneğin anne Suzan, yıllar önce el işi yapmak için aldığı yünlerin hâlâ dolapta olduğunu söylüyor. Yani ev okuluna başladıktan sonra hobilerine ayıracak zamanı kalmamış. Kitapta bir günü çocuğun yaşına göre nasıl düzenleyebileceğiniz hakkında fikir vermek için günlük plan örnekleri de var. O planlara baktığımda yemek hazırlanması için ayrılan süreler dikkatimi çekmişti. Örneğin bir öğünü hazırlama süresi 20 dakika olabiliyor. Böyle kısa bir sürede biz hangi yemeği hazır eder de sofra kurarız bilemedim. Suzan hayatındaki mucizevi (!) pratik yemek hazırlama yöntemlerine rağmen hobilerine vakit bulamadıysa ben yemek ve diğer sorumluluklarım varken bu işi nasıl yapabilirdim? Kendi adıma cevaplamam gereken sorulardan birisi de buydu. Klasik eğitime metot olarak yapılan eleştirilerden en yaygını ise “sözel” ağırlıklı oluşu... Diğer dersler de müfredatın içinde yer almasına rağmen ağırlık sözel yeteneklerin geliştirilmesine yönelik.

Bugünlerde ev okulunda klasik eğitim dışında uygulanan diğer yöntemler; Charlotte Mason, Waldorf Eğitimi, Montessori ve Ünite Çalışması.

Benim ev okulumda işler nasıl?

Ben kızım ve oğlum için ev okulunu denemeye karar verdiğimde kendi şartlarıma göre uyarlamalar yapmak durumunda kaldım. Şöyle ki, oğlum 14 yaşına gelmiş ve artık klasik eğitimdeki ilk iki aşama onun için geride kalmıştı. Yine de mantık eğitimi kitaplarını alıp uyguladık. Kanada’da yaşadığımız eyalette yaygın olan online bir eğitim programı bulduk (Independent Learning Centre: Bağımsız Öğrenme Merkezi – ILC). İki senedir eğitimine bu şekilde devam ediyor ve çalışma programını kendisi hazırlıyor. Kendi ilgi alanları doğrultusunda bazı kurslara yazıldı. Okul dışında bilgisayar programcılığı, binicilik, havacılık kulübü, voleybol gibi aktivitelere istediği oranda zaman ayırabiliyor. Ev okullarında çok önemsenen hususlardan birisi de çocukların ev işlerinde rol alarak hayata hazırlanması. Onun evdeki görevleri koruyucu ailelik yaptığımız yavru kedilerin bakımı ve evimizin geri dönüşüm işleri. Ayrıca evin girişinde kışın karla kaplanan yolu da o temizliyor.

  • Kızımla ev okulu uygulamasına başladığımızda 3 yaşını yeni doldurmuştu. Küçük kızım da henüz bebek olduğu için zaten vaktimin çoğu evde geçiyordu. Klasik eğitim ve ünite çalışması yöntemlerinden yararlanmaya karar verdim. Kendi kendime bu çalışmaya “evdeki bir okul” olmaktan ziyade onunla geçirdiğimiz vaktin içine “öğrenme”yi katma, bunu olabildiğince doğal bir şekilde yapma ve ne olursa olsun bu konuda hırs yapmama konusunda bir nevi söz vererek başladım. 3 yaşında bir çocuğun gelişim dönemine göre becerileri, sözel ve sayısal alanlarda kavrama düzeyi, kişisel bakım ya da ev işlerinden hangilerini yapabileceği vs. gibi konularda araştırmamı yaptıktan sonra başlıklar oluşturarak onunla birlikte öğrenebileceklerimizin listesini yaptım. Görgü kuralları, evde yapılacak basit işler, öğrenilecek dualar, okumaya hazırlık gibi başlıkları hazırlarken onun da istediklerini sordum. Haftada bir oturup bu konularla ilgili neler yapabileceğime karar veriyor, sonra hafta içi bazen oynadığımız rol oyunlarının bazen bir hikâyenin içinde ya da elişi etkinliğinde yeni bir şey öğreniyorduk. Bu uygulamalar sayesinde kızımın ilgisini çeken farklı konuları keşfetme şansım da oldu.

Okumaya hazırlık için bulduğum web sayfası (www.progressivephonics.com) bir öğretmen tarafından hazırlanmıştı. Kızım hikâyeleri çok seviyordu ve okumayı öğrenme konusunda çok istekliydi. Çizimleri amatör olmasına rağmen metinleri okul öncesi yaş grubu için son derece eğlenceli bu sayfayla birkaç ay sonra okumayı öğrendi. Sonradan sözel alanda olan ilgisinin matematik konusunda olmadığını fark ettiğimde bunu ev okulu grubunda paylaştım. Arkadaşlarım “Life of Fred” matematik kitaplarının tam da bu sebeple hazırlandığını söylediler. Fred adındaki komik karakterin başından geçenleri anlatırken matematiğin konularını dolaylı yoldan öğreten bu kitap, gerçekten de kızımın çok ilgisini çekti.

Birlikte öğrenmek istediğimiz şeyleri önceden planlamamın sonucundan çok memnunduk. Çocuklar tabii ki hayatın akışı içinde birçok şeyi kendiliğinden öğreniyor. Ancak belli bir sistematiğin olması somut sonuçlar doğmasını kolaylaştırıyor ve bu da öğrenmede güçlü bir motivasyona dönüşüyor (ya da bizim tecrübemizde öyle oldu). Yaşadığımız en büyük zorluk, çevremizde ev okulu yapan ailelerin çocuklarının yaşça kızımdan daha büyük olmasıydı. Ortak çalışma ve etkinlikler programlamak zor oldu. Kanada’da okula başlama yaşı dört. Bu yaşı çok erken bulmama rağmen ev okulu sırasında onun yaşındaki arkadaşlara ulaşmakta zorlandığımız için onu okula kayıt ettirdik. Böylece kızım bir sene ev okuluna, bir sene okula gitmiş oldu. Evde olduğu yıl ikimiz için çok özeldi. Birlikte öğrenmek bizi mutlu ediyordu (Birlikte öğrenmek derken mübalağa etmiyorum. Çöl hayvanlarının neler olduğundan tutun da dünyanın en hızlı trenlerinin saatte ne kadar hız yaptıklarına kadar her şeyi ben de onunla birlikte öğrendim). Ama okul ortamı ona benim veremeyeceğim önemli bir şeyi vermişti: yaşıtlarıyla oyun. Şimdilik yaşadığımız şehirde Toronto’daki gibi bir ev okulu grubumuz olmadığı için okul ile devam etmeye karar verdik.

Oğlum için ise bu deneyim daha olumluydu. Daha önceleri sınıf ortamında derse dikkatini vermekte zorlandığından yakındığı için öğrenmesinin önündeki en büyük engel ortadan kalkmıştı. Yine ergenlik döneminde uyku düzeni değiştiği için sabah erkenden okul servisine yetişmek zorunda olmamak da küçümsenmeyecek bir avantajdı . Kanada liselerinden birine gitmeyi en baştan beri istemiyordu. Devlet okullarında eğitim kalitesinin düşük oluşu (Niagara Falls), kötü alışkanlıklar vb. sebeplerle okul ortamında rahat edemeyeceğini söylüyordu. Ortaokul arkadaşları ile hâlâ çok iyi görüştüğü için ve gittiği kurslar ve kulüplerde de sosyalleşme imkânı bulduğu için yalnızlık da hissetmedi. Bu yüzden liseyi ev ortamında bitirmeyi planlıyor.

Ev okulu ile ilgili ailelerin yaşadıkları, hem kendi şartlarına hem çocuklarının bu konudaki isteğine göre değişiyor. Çocuğun istekli oluşu, ebeveynin uyumlu (sabırlı) bir şekilde iş birliği yapabilmesi, çevrenin desteği gibi unsurlar başarılı sonuçlar alınmasına neden olurken, çocuğun istememesi ya da ebeveynlerden birinin tek başına her şeyi üstlenmesi gibi sebepler sıkıntılı bir sürecin başlangıcı olabiliyor. Materyal sağlama, sosyal ortamların oluşturulması, ileride lise diploması alınacaksa standart testlere başvurular gibi konular ailelerin okul sisteminde düşünmek zorunda olmadığı, ancak bu yolu seçerlerse sürekli planlamaları gereken başlıklar... Ev okulunu yürütmenin zorluğundan ötürü bu yolun yalnızca bir rahatsızlığı ya da özel durumu olan çocuklar için düşünülebileceğini, sağlık ve uyum sorunları olmayan çocuklar için ebeveynin böyle bir yükün altına girmesinin gereksiz olduğunu savunanlar da vardır.

Sonuç olarak Kanada’da, Toronto gibi merkezî yerlerde ve ev okulunu seçenlerin yoğun olduğu yerlerde alternatiflerin çokluğu nedeniyle aileler daha şanslı. Hangi yöntemi takip edeceklerine karar verdikten sonra diğer ayrıntıları düşünmek zorunda kalmıyorlar. Ülkemizde ev okullarının tam zamanlı uygulanması yasal olmadığı için ancak yaz tatillerinde ya da okuldan arta kalan vakitlerde uygulanabiliyor. Sosyal medyada gözlemlediğimiz kadarıyla alternatif eğitim uygulayan annelerin sayıları gitgide artıyor. Artık neredeyse hiçbir konu bize yabancı olmadığı için ev okullarının popülerleşmesi de kaçınılmaz elbette.