Birlikte yaşamaya hazır mıyız?

​Birlikte yaşamaya hazır mıyız?
​Birlikte yaşamaya hazır mıyız?

Mülteciler ve uyum politikamız

Önceki göçlerin doğurduğu kargaşa ve travmaları kendi bünyesinin hayatiyeti içinde bir yoluna sokan Türkiye’nin bu son göç karşısında yorulduğunu söyleyebilir miyiz? Sanırım, son zamanlarda yükselme eğiliminde olan şikâyetlere bakarak, evet.
Önceki göçlerin doğurduğu kargaşa ve travmaları kendi bünyesinin hayatiyeti içinde bir yoluna sokan Türkiye’nin bu son göç karşısında yorulduğunu söyleyebilir miyiz? Sanırım, son zamanlarda yükselme eğiliminde olan şikâyetlere bakarak, evet.

Türkiye (Anadolu da diyebiliriz), son yıllardaki kendisine yönelen mülteci akını karşısında tahmin edilebilecek bir refleks gösterdi ve gelenlere kapılarını açtı.Bu refleksin öngörülebilir olmasının sebebi, Anadolu insanının bu toprakları, her başı sıkışan dindaşının gelebileceği bir daru’l-İslam olarak tasavvur etmesinden kaynaklanıyordu.

Türkler bin sene önce buraya geldikten kısa bir süre sonra, Moğolların önlerine kattığı bir dünya insanı karşılamış, Doğu’dan gelmiş birçok âlim, tüccar ya da çobanın bu topraklarda, görece kendilerinden önce gelmiş olanlardan daha iyi şartlara sahip olabilmeleri bile mümkün olmuştu. Zaman içinde Kafkaslar’dan ya da Balkanlar’dan başka göçler de oldu ve bunlar da her seferinde benzer bir hoş-amedi ile mukabele buldu.

Ehlen ve sehlen! Ama önceki göçlerin doğurduğu kargaşa ve travmaları kendi bünyesinin hayatiyeti içinde bir yoluna sokan Türkiye’nin bu son göç karşısında yorulduğunu söyleyebilir miyiz? Sanırım, son zamanlarda yükselme eğiliminde olan şikâyetlere bakarak, evet. Bu durum aynı zamanda, yukarıda hayatiyet sözcüğünün içine sıkıştırıverdiğimiz bize özgü şartların ve vasıfların değişmeye başladığının da göstergesi. Eh kabul edelim, biz eski biz değiliz.

Meselenin mültecilerin entegrasyonuyla, bünyeye katılabilmeleriyle ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Gelen mültecilerin bir insan kaynakları meselesi olarak da eli yüzü düzgün bir envantere konu edilmediğini görüyoruz.

 Mültecilere kapılarımızı açmanın beslendiği duygusal müktesebatımız, artık rasyonel bir uyum ve katılım politikasına muhtaç durumda.
Mültecilere kapılarımızı açmanın beslendiği duygusal müktesebatımız, artık rasyonel bir uyum ve katılım politikasına muhtaç durumda.
Mültecilerin burada kalacaklarını, artık zaman içinde mülteci olmaktan çıkacaklarını öngörmeliyiz. İkinci ve hele üçüncü nesille birlikte çoktan buralı olacaklar ve artık Suriye onlar için birçok Kafkas ya da Buhara göçmeni için olduğu gibi ata yurt olarak hatıraların içine gömülecek.

Yani mültecilere kapılarımızı açmanın beslendiği duygusal müktesebatımız, artık rasyonel bir uyum ve katılım politikasına muhtaç durumda. Burada kalmasına kesin gözüyle bakılan mültecilerin de bunu bilmeye ve buna göre gelecek planları yapmaya hakları var.

Bu ay, göç, uyum ve entegrasyon anahtar kelimelerimiz oldu, diyebiliriz. Birçok önemli değerlendirme ve tanıklık içeride sizi bekliyor.

*Bazı üniversitelerden Nihayet etkinliği davetleri alıyoruz. Sıcak baktığımızı söyleyebiliriz.

*Önümüzdeki günlerde birçok kitap fuarı açılacak. Eski sayılarımızı indirimli almak için iyi bir fırsat olabilir.