Çalışmaya, boş zamana ve tatile dair

Günümüzün toplumu artık daha sanal ve dolayısıyla daha gayri maddi bir dünyada.
Günümüzün toplumu artık daha sanal ve dolayısıyla daha gayri maddi bir dünyada.

Boş zaman üzerine ilk akademik çalışmalar, I. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da çalışanların iş saatlerinin düzenlenip kısıtlanması ve sonuç olarak boş zamanın ortaya çıkmasıyla ortaya çıkar. Zaman içinde bağımsız bir araştırma alanına dönüşen boş zaman çalışmaları, 90’larla birlikte tüketim ve kültürel çalışmalar odaklı bir eksende tartışılmaya başlanır.

7/24, Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu

7/24, Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu
7/24, Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu

Büyük alışveriş merkezlerinin neden hiç dışarıya bakan penceresi yoktur? Bu sorunun cevabı ile 7/24’ün anlatmak istediği husus aynı. Sürekli tüketimde bulunması istenen insanda zaman mefhumunun kaybolması düzen kurucuların istediği başlıca gereklerdendir. Uyku, zaman mefhumunun bilincinde olunmayan fakat kapitalistlerin de dâhil olamadığı bir alan. Kapitalist düzen, insanın etkin olmadığı yegâne zaman dilimi olan uykuya göz dikmiş durumda bugün. Uyku ihtiyacını azaltmaya çalışanlar bir yandan da uyku hapı satışlarının artmasının yollarını aramaktalar. Crary, 7/24 ifadesi etrafında kapitalizmin uyku “engelini” aradan kaldırmak adına çabalarını aktarıyor kitabında. Bir bakıma Crary uyuyarak da kapitalizmin çarkına çomak sokabileceğimizi gösteriyor.

Jonathan Crary, 7/24, Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu, çev. Nedim Çatlı, İstanbul: Metis Yayınları, 2015.

Hacker Etiği

Hacker Etiği
Hacker Etiği

Fin felsefeci Pekka Himanen Hacker Etiği’nde günümüz çalışma biçimini düzenleyen Weber’in Protestan Ahlakı’na karşı yeni bir iş ahlakı sunuyor. Weberci etik ile norm hâline gelmiş iş saati, dinlenme ve tatil vakti ve hatta iş günü gibi kavramların hackerların çalışma disiplininde mevcut olmadığını belirten Himanen, kitabında hackerlar ile modern işçilerin nasıl ayrıldığını ve hackerları (bilhassa çalışma şekillerini) niçin dikkate almamız gerektiğini ortaya koyuyor. Hacker Etiği, hackerların genellikle filmlerde gördüğümüz o hastalıklı tavırlarının altında yatan çalışma azminin ve aşkının aslında ne kadar bahsetmeye ve incelemeye değer olduğunu gösteriyor. Kendilerine göre iş saatleri, çalışma tempoları, para politikaları, dinlenme ve eğlence zamanları olan hackerlar kendi kendilerinin patronudur ve bu onları günümüzdeki birçok işçiden ayırır ve dikkate değer kılar. Kitap, modern hayatın normlarına göre hırsız, vandal ve ahlaksız gibi görünen hackerların aslında kendilerine has, belirli temellere dayanan bir iş ahlakıyla hareket ettiklerini gösteriyor.

Pekka Himanen, Hacker Etiği, çev. Şebnem Kaptan, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2005.

Tembellik Hakkı

Tembellik Hakkı
Tembellik Hakkı

Lafargue bir asır önceki insanın çalışmak ile malul olduğunu beyan ediyor kitabında. Tembellik Hakkı günümüze kıyasla hiç de vahşi sayılamayacak 19. yüzyıl kapitalizmine karşı işçilerin lehinde bir savunu. Ancak bunu yaparken Lafargue, bu sistemin dümenine su taşıyan işçilerin de hatalı olduğu noktaları söylemekten geri durmuyor. Çalışanların ellerindeki güçten habersiz olduğunu yer yer belirten yazar, günde üç saat çalışmanın kifayetini savunuyor. Tembelliğin bir hak olduğunu, 17. yüzyıla kadar çalışmamaya/tembelliğe methiyeler düzülürken, artık çalışmanın erdemlerinden söz edilir olduğunu ve bunun ise transformasyona uğratılmış Hıristiyan ahlakı ile sağlandığını ileri süren yazar, bugün için üzerinde daha çok düşünülmesi gereken argümanlarını sunuyor bu kitabında. Her ne kadar ismi gayri ciddi bir meseleyi ele alıyor gibi dursa da Tembellik Hakkı kapitalist düzene ve çarklarına dair yöneltilen en esaslı eleştirilerden.

Paul Lafargue, Tembellik Hakkı, çev. Işık Ergüden, İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınları, 2015.

Yorgunluk Toplumu

Yorgunluk Toplumu
Yorgunluk Toplumu

Günümüzün toplumu artık daha sanal ve dolayısıyla daha gayri maddi bir dünyada. Yüz yıl öncesinde yıpranan sadece insan vücudu iken bugün ise hem vücutlar hem de zihinler yorulup yıpranmakta. Yorgunluk Toplumu bu hususta, “her çağın kendi nevi şahsına münhasır bir hastalığı” olduğunu ve bu çağın hastalığının ise eskideki gibi viral yahut mikrobik değil tamamen sinirsel hastalıklar olduğunu vurguluyor. Aslında bu, toplumun ayrışıp bireylere bölünmesine, sıkıntının bireysel olarak yaşanmasına rağmen toplumun tamamının bundan muzdarip olduğuna işaret etmekte. Han, kitabında sıfırı da tüketmekte olan modern toplumun hâl-i pürmelalini aktarıyor.

Byung-Chul Han, Yorgunluk Toplumu, çev. Samet Yalçın, İstanbul: Açılım Kitap, 2015.