Cennetten de garip

​Cennetten de garip
​Cennetten de garip

İnsan vatanını geride bırakabilir mi? Hele bir de bu vatan birçoklarının gözünde hiç var olmamışsa… Filistinli sinemacı Elia Suleiman yeni filminde bu sorunun cevabını arıyor. Burası Cennet Olmalı yönetmenin memleketi Nasıra’da başlıyor ve üç kıtada geçen uzun bir yolculuğu konu alıyor.

 Suleiman filmin başrolünü bizzat üstleniyor ve deyim yerindeyse kendi kendisinin parodisini canlandırıyor.
Suleiman filmin başrolünü bizzat üstleniyor ve deyim yerindeyse kendi kendisinin parodisini canlandırıyor.

Suleiman filmin başrolünü bizzat üstleniyor ve deyim yerindeyse kendi kendisinin parodisini canlandırıyor. Absürd bir anlatımı benimseyen Suleiman film boyunca neredeyse hiç konuşmadan, kendi ülkesindeki tuhaflıklarıyla birlikte “uygar dünyanın” reflekslerine karşı da sesini yükseltiyor.

Epizodik filmde özellikle birkaç bölüm Batı medeniyetlerinin yabancılarla ilişkisi ve göç etmek zorunda kalan sanatçının kaderine dair önemli tespitler içeriyor. Suleiman Filistin’den ayrıldıktan sonra yaşayabileceği sakin bir yer bulmaya çalışırken, sinema kariyerini de sürdürmenin yollarını arıyor. Paris’te bir yapımcıya senaryosunu sunuyor.

Yapımcı Filistin hakkındaki filmlere özel önem verdiklerine, bu konuda duyarlılığa sahip olduklarına dair uzun bir konuşmanın ardından Suleiman’ın senaryosunu “yeterince Filistinli olmadığı” için değerlendiremeyeceklerini ifade ediyor.

Bu sekans Üçüncü Dünya’da üretmeye çalışan sanatkârın hemen her dönemde karşılaştığı önyargıyı özetlemeye yetiyor. Zira dünyanın “dezavantajlı” bölgelerinde sanatla uğraşan kişilerden yerel konuları egzotik motiflerle süslemesinden fazlası beklenmezken, insana dair “yüksek” konulara girmesi Batı nezdinde anlamsız görülüyor.

Benzer önyargı Suleiman’ın “Filistinli olduğu hâlde” komedi filmleri yaptığını duyan Amerikalıların tepkisinde de açığa çıkıyor. Filmdeki bu vurgular, uluslararası saygınlık kazanmış Elia Suleiman gibi bir ismin bile otuz yıllık kariyerinde neden ancak beş uzun metrajlı film çekebildiğini de açıklıyor. Bu ekosistemde özgürce üretebilmek ancak kendine biçilen rolü benimsemekle mümkün görünüyor.


Bugün dünyanın dört bir yanına dağılan Filistinliler gibi Burası Cennet Olmalı’nın kahramanı da kendisini kimliğiyle ilgili bir açmazın içinde buluyor. O artık sinemacı olarak anılmıyor, iyi ihtimalle “Filistinli sinemacı” kötü ihtimalle ise herhangi bir “göçmen” olarak karşılanıyor.

Öte yandan katıldığı Arap Birliği’nin toplantılarındaki kitle de kim olduğunu, neleri başarıp neleri başaramadığını umursamadıkları Suleiman’ı sadece kendileriyle aynı kökenden geldiği için coşkuyla alkışlıyor. Sanatsal üretimiyle ilgili hissettiği baskı, giderek hayatının her alanına yayılıyor ve varoluşunu anlamlandırma şeklini tehdit etmeye başlıyor.

İşgal altında ülkesinin tutarsızlıklarından, şiddet atmosferinden ve tekinsizliğinden uzaklaşmaya çalışan Suleiman dünyanın neresine giderse gitsin benzer manzaralar görüyor. Fransa’daki millî bayram kutlamalarındaki militarizm rüzgârı, Amerika’da bireysel silahlanmanın boyutları onda yeni anksiyeteler yaratıyor. Nihayetinde yurt dışında karşılaştığı beklendik saldırılar veya alttan almaların yerine, kendi memleketindeki beklenmedik zorbalık ve iyiliği tercih ediyor. Çılgınlık ve absürtlük tüm dünyayı sarmışken tüm bunlarla yüzleşmek için kendisi gibi hissedebileceği tek yeri, vatanını seçiyor.

Mart Vizyonunda Öne Çıkanlar


Alpler’deki tatilleri sırasında ailenin başlarına gelen bir olay hayatlarını gözden geçirmelerine sebep olacaktır. Yokuş Aşağı, İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un filmi Force Majeure’ün Amerikan uyarlaması. (Vizyon tarihi:6 Mart 2020)
Alpler’deki tatilleri sırasında ailenin başlarına gelen bir olay hayatlarını gözden geçirmelerine sebep olacaktır. Yokuş Aşağı, İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un filmi Force Majeure’ün Amerikan uyarlaması. (Vizyon tarihi:6 Mart 2020)


Ömer, Nuh Peygamber’in diktiğine inanılan ağacın altına gömülmek isteyen babasının son dileğini gerçekleştirmek için kasabalılarla karşı karşıya kalır. Nuh Tepesi Tribeca Film Festivali’nde iki ödül kazandı.(Vizyon tarihi: 6 Mart 2020)
Ömer, Nuh Peygamber’in diktiğine inanılan ağacın altına gömülmek isteyen babasının son dileğini gerçekleştirmek için kasabalılarla karşı karşıya kalır. Nuh Tepesi Tribeca Film Festivali’nde iki ödül kazandı.(Vizyon tarihi: 6 Mart 2020)

Güvenlikleri için seslerden vazgeçen Abbott ailesinin macerası devam ediyor. Evde yaşanan olaylardan sonra dış dünya ile yüzleşen aile, sesle avlanan yaratıkların tek tehdit olmadığını fark eder. (Vizyon tarihi: 20 Mart 2020)
Güvenlikleri için seslerden vazgeçen Abbott ailesinin macerası devam ediyor. Evde yaşanan olaylardan sonra dış dünya ile yüzleşen aile, sesle avlanan yaratıkların tek tehdit olmadığını fark eder. (Vizyon tarihi: 20 Mart 2020)