Efsunlu güzelliğe yakından bakmak

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tam da bu durumu belgelemek, şehrin tarihsel süreçteki dönüşümüne mercek tutmak için bir kitap hazırladı. Tarihî Miras İstanbul adını taşıyan eser, Fatih Sultan Mehmed’in fethinden itibaren geçen 570 yılda İstanbul’da yaşanan değişimleri görseller eşliğinde aktarıyor.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) tam da bu durumu belgelemek, şehrin tarihsel süreçteki dönüşümüne mercek tutmak için bir kitap hazırladı. Tarihî Miras İstanbul adını taşıyan eser, Fatih Sultan Mehmed’in fethinden itibaren geçen 570 yılda İstanbul’da yaşanan değişimleri görseller eşliğinde aktarıyor.

Üç imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul, tarih boyunca pek çok değişim yaşadı. Sayısız badire atlatmasına rağmen de güzelliğinden bir şey kaybetmedi. Tarihî Miras İstanbul kitabı, bu güzel şehrin 750 yıllık değişimine ışık tutuyor.

Yahya Kemal, “Aziz İstanbul” şiirinde bu kenti “Nice revnaklı şehirler görünür dünyada / Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan” mısralarıyla anlatır. Binlerce yıldır çok önemli medeniyetlere ev sahipliği yapan İstanbul, nice badireler atlatmış ancak güzelliğinden bir şey kaybetmemiştir. Nüfusu artarken ona pek iyi davranmasak da, bir anne merhametiyle hepimizi kucakladığı gibi çekici güzelliğiyle kendine hayran bırakmaya devam ediyor. Üstelik bu durumun tarihsel süreçte de pek farklı olmadığını, dönüşümlere, felaketlere rağmen İstanbul’un ayakta kalmayı başardığını biliyoruz. İstanbul Ticaret Odası (İTO) tam da bu durumu belgelemek, şehrin tarihsel süreçteki dönüşümüne mercek tutmak için bir kitap hazırladı. Tarihî Miras İstanbul adını taşıyan eser, Fatih Sultan Mehmed’in fethinden itibaren geçen 570 yılda İstanbul’da yaşanan değişimleri görseller eşliğinde aktarıyor. Sayfalar arasında sokak sokak İstanbul’un farklı devirlerine yolculuk yaparken, dönüşümü de yakından izleyebiliyoruz.

Kültürel mirasımızı korumak

Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedilmeden önce 50 bin nüfusun yaşadığı, sadece sur içi, tarihi yarımada ve Galata’dan oluşan İstanbul’un günümüzde nüfusu 20 milyonu aşıyor. Öte yandan 39 ilçeye sahip. Yani şehir yayılarak yapılaştı ve bugünkü hâline kavuştu. Fakat bu süreç boyunca tarihi ve kültürel mirasımıza neler olduğu da ciddi bir soru işareti. Binlerce yıla şahitlik etmiş bu şehirde neler korundu, neler kayboldu? Çalışma tüm bunları tespit etmeye çalışırken, günümüze dair fotoğraflarla da bugünü belgelemiş oluyor. Tarihî Miras İstanbul’da, fetihten başlayarak Osmanlı dönemindeki klasik yapıların yanı sıra Lale Devri, Batılaşma Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi’nin irdelenirken, İstanbul’da çıkan büyük yangınlar ve depremlerle sosyal, kültürel yaşam, üretim, ticaret, zanaat, sanayi, haberleşme, ulaşım, doğa ve mimari konuları ele alınıyor.

Felaketlerden sonra şehir nasıl ayağa kalktı?

Şüphesiz İstanbul, tarih boyunca medeniyetlerin beşiği olan ve dünya ticaretinin de kalbinin attığı bir şehirdi. Osmanlı’nın fethiyle de bu durum güçlendi. Ancak tarihsel süreçte birbirinden zor dönemler de yaşandı. Çok sayıda deprem ve yangın şehrin büyük bir kısmının harabeye dönmesine neden oldu. Tüm bunlara rağmen İstanbul defalarca yeniden ayağa kalktı. Elimizdeki eser, İstanbul’un farklı devirlerine mercek tutarken şehrin bu yönüne de yaklaşmaya çalışarak, defalarca yeniden kurulan bu kentin alamet-i farikasını okuruna sunuyor.

Fatih’ten günümüze kalanlara mercek

Kitabın tanıtım toplantısında konuşan İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu bu durumu şu cümlelerle meraklısına aktarıyor: “Çok farklı din ve kültürden insanı aynı anda bünyesinde barındıran İstanbul’un bu ruh iklimi, Türklerin inşa ettiği medrese, kütüphane, mescit, cami ve külliyelerle yeniden şekillendi. İktisadi hayatı düzenleyen çarşı, bedesten, arasta gibi yapıların yanı sıra yaşamın her anına canlılık katan çeşme, kule, saat kulesi, dergah, tekke ve mezarlıklar ise şehirdeki silinmez İslam nakışları oldu.” Çalışmanın editörü Nazan Öçalır ise Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’a kazandırdıklarını, onu izleyen yüzyıllardaki yöneticilerin şehre katkılarını kitapta yeniden değerlendirdiklerini vurgulayarak, “Roma medeniyeti üzerine Müslüman bir kent kurmayı hayal eden Fatih’ten günümüze kadar inşa edilen yapılardan geriye ne kaldı diye düşündük.” cümleleriyle kitabı anlatıyor.