Filozoflarla uyku üzerine

Bu kısa seri felsefecilerin ağzından duymaya pek de alışık olmadığımız şeyler hakkında onların ne dediği üzerinedir.
Bu kısa seri felsefecilerin ağzından duymaya pek de alışık olmadığımız şeyler hakkında onların ne dediği üzerinedir.

Pop şarkıları genellikle aşk temasının varyasyonları hakkındadır. Ancak bu kuralın istisnaları da vardır. “More songs about Buildings and Food” (Binalar ve Yiyecekler Hakkında Daha Fazla Şarkı), Talking Heads adlı rock grubunun 1978 tarihli bir albümünün başlığıydı. Bu albüm, rock yıldızlarının normalde hakkında şarkı söylemedikleri her şey hakkındaydı.

Aynı şekilde felsefeciler ise sığ bir şekilde epistemoloji, metafizik ve hayatın anlamı gibi ıvır zıvır şeylerle ilgilenme eğilimindedirler. Fakat arada sırada bu büyük kafalar arasında kendi sahalarından çıkıp başka alanlar üzerine yazanlar da olmuştur. Mesela binalar ve yapı üzerine (Martin Heidegger), yemek üzerine (Hobbes), dometes suyu üzerine (Robert Nozick) ve son olarak hava üzerine (Lucretius and Aristoteles). Bu kısa seri felsefecilerin ağzından duymaya pek de alışık olmadığımız şeyler hakkında onların ne dediği üzerinedir.

René Descartes.
René Descartes.

René Descartes (1596-1650) güzel bir uyku çekmekten hoşlanırdı. Bu uykucu Fransız’ın felsefesinde sık sık rüya görmeyi anımsamasına şaşmamalı. Örneğin, Metot Üzerine Konuşma adlı eserinde şöyle yazmıştır: “Uyurken kendimizi başka bir bedene sahipmişiz gibi hayal edebiliriz, başka yıldızlar ve başka bir dünya gördüğümüzü düşünebiliriz, oysa böyle bir şey yoktur.” Ne yazık ki, işvereni İsveç Kraliçesi Christina erkenciydi ve sabahın beşinde felsefe dersleri talep ediyordu. Bu durum Fransız rasyonalisti neredeyse öldürüyordu, zira karlı İsveç şafağında dışarı çıkınca zatürreye yakalanmıştı.

İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme, David Hume.
İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme, David Hume.

Yaklaşık yüz yıl sonra David Hume da Descartes ile aynı fikirdeydi: İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme’de “uykudaki bir adam” diye yazmıştı, “zamandan habersizdir” (s.84). Bir yüzyıl sonra Søren Kierkegaard da yatakta kalmayı sevenlerdendi. “Zamanımı ikiye bölüyorum: Bir yarısını uyuyarak, diğer yarısını rüya görerek geçiriyorum. Uyurken asla rüya görmem, bu utanç verici olurdu, çünkü uyumak dehanın doruk noktasıdır” diye yazmıştı varoluşçu Ya/Ya da başlıklı meşhur eserinde.

Bu filozoflar çoğunlukla uykuyu severdi. Bütün filozoflar değil ama. Platon’un yatmayı tercih edenlere ayıracak çok az zamanı vardı: “Uyuyan insan işe yaramaz, ölmüş de olabilir.” Uykucu meslektaşlarının aksine, Atinalı filozof “herhangi bir gecenin tamamını uykuya ayırmanın... bir centilmen için utanç verici ve değersiz olduğunu” düşünüyordu (Yasalar 297). Immanuel Kant bu kısa notu candan kabul etmiş bir filozoftu. Hizmetçisine onu her gün sabah 5’te uyandırmasını söylemişti.

Søren Kierkegaard.
Søren Kierkegaard.

Thomas Hobbes da uyku hakkında yazmıştır; ancak o daha çok kötü rüyaların nedenleriyle ilgilenmiştir. Her zaman romantik olmayan ve mekanik dünya görüşüne sadık kalan İngiliz, “rüyaların vücudun bazı iç kısımlarının rahatsızlığından kaynaklandığına” inanıyordu (Leviathan, s.95). Ayrıca yiyeceklerin rüyalara ve kâbuslara neden olabileceğini de öne sürmüştür. İlginçtir, aynı fikir birkaç bin yıl önce Aristoteles’in de aklına gelmişti. O da rüyaların hazımsızlığın bir sonucu olduğunu öne sürmüştü. Ve Aristoteles, yorulmak bilmez deneysel çalışmalarına dayanarak, Uyku Üzerine adlı eserinde, küçük damarlı insanların, cücelerin ve büyük kafalı insanların çok uyuduğu sonucuna varmıştır. Kendisi, Pamuk Prenses’in küçücük ortaklarından birinin adının “uykucu” olmasına kesinlikle şaşırmazdı.

Metot Üzerine Konuşma, René Descartes.
Metot Üzerine Konuşma, René Descartes.

Etik filozofları da uyku ve uykulu kafaların doğal hakları diyebileceğimiz şeyler hakkında yazmışlardır. Oxfordlu filozof Philippa Foot uyuyan bir kişinin fotoğrafını çekmenin ahlaka aykırı olduğuna söyler. Bunun büyük bir günah olup olmadığı tartışılabilir, ancak diğer gözlemi inkâr edilemez: “Bir yabancı biz uyurken üzerimize gelirse bizi öldürmeyi doğru bulmayacaktır” (s.114)!

Bu biraz uzun oldu. Hâlâ uyanık mısınız? Tamam, anlıyorum... Tatlı rüyalar o zaman! Çünkü Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt’te yazdığı gibi, “Ne mutlu uykusu olanlara: çünkü yakında uyuyacaklar.”

*Matt Qvortrup Coventry Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi Profesörüdür

** Bu yazı Philosophy Now dergisinden çevrilmiştir.