Hülya Yazıcı: Yeni, eskinin üzerine daha nitelikli olanı koymakla olur!

​Hülya Yazıcı: Yeni, eskinin üzerine daha nitelikli olanı koymakla olur!
​Hülya Yazıcı: Yeni, eskinin üzerine daha nitelikli olanı koymakla olur!

Bağımsız Sanat Vakfı, kültürel geleneğimizle bağ oluşturabilmek için Anadolu Selçuklu mirasını yeniden yorumladı. “Anadolu Selçuklu Mirası ve Güncel İmgeler” sergisini ve proje kapsamındaki çalışmalarını vakfın başkanı, Küratör Hülya Yazıcı ile konuştuk.

Sanal Kervan/Nesibe Tutkun Kardeş
Sanal Kervan/Nesibe Tutkun Kardeş

Yola çıkış hikâyenizi merak ettik. Sergi fikri nasıl oluştu?

Bağımsız Sanat Vakfı coğrafyamıza ait kültürel kodları evrensel sanat algısıyla günümüze aktarmayı hedefliyor. Bu sebeple medeniyetimizi yeniden yapılandırmaya çalışırken zengin kültürel katmanlardan oluşmuş Anadolu coğrafyasına görsel ve anlamsal bir kazı yapalım istedik. Aidiyetimizi oluşturan kültürel gelenekle bağlarımızı güçlendirmek, buradan hareketle yeniyi doğru bir temel üzerinden evrensel sanat algısıyla inşa etmeye devam etmek için başladık projeye. Zira kültürel unutkanlık, bağlamından kopmuş imge ve nesnelerin içini boşaltarak formlarını tekrar etmek, sanatsal gelişimimize bir katkı sağlamaz düşüncesindeyim.

Bu bağlamda Selçuklu imgelerini doğru anlayabilmeleri için öğrencilerinizle ne gibi çalışmalar yaptınız?

Proje sanat tarihi ve güzel sanatlar öğrencilerinin katılımıyla yedi aylık bir süreci kapsıyor. İlk iki ay Selçuklu sanatı ile ilgili teorik bilgi verildi. Ardından Selçuklu mirasını yoğun olarak görebildiğimiz Konya, Kayseri, Tokat, Amasya, Sivas Divriği bölgelerine gezi düzenlendi. Sonrası öğrencilerimizin sanatsal algı ve birikimleri doğrultusunda hocalarımızın teknik eğitimleri ile ortaya çıkan sergi aşaması... Sergi bir ay kadar açık kalacak. Ardından 28 Kasım’da Fatih Ali Amiri Kültür Merkezi’nde bir sempozyum ve yine proje kapsamında yapılan bir film gösterimi olacak. Gerçek görüntüler ve animasyonlarla oluşturulan filmin, tarihî gerçeklerin hikâyeleştirildiği bir senaryosu var.

Zıll-i Hayal/Engin Beyaz “Bu dünya bir zıll-i hayal bilmeyene bilmek muhal” (Gölge oyunu-perde gazelinden)
Zıll-i Hayal/Engin Beyaz “Bu dünya bir zıll-i hayal bilmeyene bilmek muhal” (Gölge oyunu-perde gazelinden)

Proje kapsamında Selçuklu imgelerini geçmişten günümüze taşırken neyi hedeflediniz?

Selçuklunun ilk dönemleri kendisinden önceki kültürlerin izlerini taşıyor ve doğal olarak da figüratif. Yoğun olarak hayvan figürlerinin yer aldığı görsellerden daha soyut bezemelere geçiş uzun ve yumuşak bir süreçte gerçekleşmiş ve Divriği’de muhteşem örnekleri var. Böyle bir proje ile gençlere bu çok önemli eserleri yerinde gösterebilmek, onlara elleriyle dokunmalarını sağlamak bile beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Çok önemli bir misyon üstlenmiş olduğumu düşünüyorum ve imkân olursa geniş bir alana yayılmış olan Selçuklu eserlerini önümüzdeki yılda belki İran bölgesini de içine alacak bir projeyle tanımaya devam etmek istiyoruz.

Bağımsız Sanat Vakfı, kavramın biçimin önünde olduğu güncel sanatla ilgileniyor. Geçmiş kültürü öğrenerek yeni bir kavrayış teknik ve yeni malzemelerle yeniden yorumluyoruz. Gittiğimiz şehirlerde üzülerek şunu izledim. Her bezemesi ayrı bir sembolizm ve derinlik içeren Selçuklu eserlerinin hemen yanı başında yapılanan şehrin bu muhteşem mimariyle sanatla hiçbir ilgisi, esinlenmesi yok. Zamana meydan okuyan bu eşsiz eserler onlara kayıtsız, umarsız insanlara hiçbir şey söylemiyor. Selçuklu’nun çağdaşı Endülüs eserleri ise bulundukları yerin mimarisine ilham kaynağı olabilmiş, onlarla âdeta bütünleşmiş. Bir kültürel ve estetik sürekliliğin devamı olabilmişler. Bu kendine yabancılaşmanın, estetik ve etik değerlerden uzaklaşmanın nedenini tam olarak kestirmek güç olsa da, bu eksikliği telafi etmek mümkün müdür bilemiyorum.

Bizdeki çoğu iş eskiyi aynen tekrar ediyor. Estetik sürekliliğin devamı için eskinin tekrarından fazlası gerekmez mi?

Bellek Kaybetme Korkusu/ Grup Çalışması
Bellek Kaybetme Korkusu/ Grup Çalışması

Haklısınız, günümüzde Selçuklu imgeleri çok doğru bir biçimde kullanılmıyor. Bir medeniyetin kültür ve sanatı görsel inceliği ile birlikte zihnî içeriğini, düşünsel seviyesini de temsil eder. Oluşan değerlerin geleceğe taşınması süreklilik arz etmeli, kendinden önceki medeniyetlerden de izler taşımalıdır. Anadolu kültürü dediğimiz şey böyle şekillenmiştir. Selçuklu’da da bunu görüyoruz, ancak yakın tarihimizde yaşadıklarımız ve bu coğrafyada sürmekte olan savaşlar telafisi çok zor bir kültürel kırılma ve parçalanmaya sebep oluyor. Günümüzdeki tekrarlar dekoratif düzenlemeler böyle bir süreklilikten, oturmuşluktan esinlenmediği içindir ki çok temelsiz görünüyor.

Besleneceğiniz alanlar giderek azalıyorsa ve aranızdaki mesafeler açılıyorsa estetik algınız da azalıyor, demektir. Bugün mimarimizden kullandığımız objelere, giyinmemizden davranış biçimimize, dilimize kadar sirayet eden şey daha iyiye, daha estetik olana doğru gitmediğimizin bir belgesi. Yeni, eskinin üzerine daha nitelikli olanı koymakla olur; eskinin içini boşaltmakla olmaz. Biz bu proje ile günümüz gençliğinin yok olmaya yüz tutan kültürel belleğini tazelemeye çalışıyoruz. Geçmişiyle yüzleşirken geçirdiği şaşkınlığı izliyoruz bir taraftan da… Esasen orta öğretimin ders programlarına sanat tarihi ve felsefe derslerinin ilave edilmesi konusunu çok önemsediğimi belirtmek isterim. Sanat tarihi mezunu işsiz gençler de bilgilerini bu yolla gençlere aktararak faydalı olabilirler.