Kayıtlar: Belirli belirsiz şeyler

Kayıtlar:  Belirli  belirsiz  şeyler​ 

Bekir Develi
Kayıtlar: Belirli belirsiz şeyler​ Bekir Develi

Tv programcısı ,sunucu Bekir Develi'ye sorduk

Kendinizi ıslıkla çalarken yakaladığınız o şarkı hangisidir?

Mazhar Alanson’un Sarı Laleler’i sanırım. De ki bana, sarı lalelerle ilgili bir anın mı var? Aslında yok. Ama şarkıyı da başarılı yapan zaten bu değil mi? Şarkıyı bir yaşanmışlığa nispet etmeden sevebiliyorsun. Belki o yaşanmışlık hafızandan silinse şarkının da bir ehemmiyeti kalmayacak. Ama ben öyle sevmiyorum. Şarkı güzel arkadaş! Adamlar yapmış.

Tarçın kabuğu, defne yaprağı ya da bir demet yasemen… Sevmişsinizdir o kokuyu sebepsiz!..

Sevdik tabii... Başka kokulara benzemeyen her güzel kokuya meftunuz. Herkesin üstüne sinmemiş, iffetini korumuş kokuların hayranıyız. Gerçi kokunun da canımızı yakmışlığı vardır ama olsun. İnsan güzel kokular almak için nefes alıp vermez. Zaten nefes alıp veririz uykuda bile. Bu arada teşrif buyururlarsa burnumuzu ne âlâ. Güzel koku, şükrü abdest ile eda edilmiş bir burnun ikramiyesidir.

Bir şeyler size çocukluğunuzu hatırlatır. Bir merdiven, bir oyuncak, bir…

Uçurtma. Böyle salacaksın gökyüzüne saatlerce izlemelik… Uçurtma koskoca bir mahallenin fark etmediği çocuğun “Ben buradayım” diye haykırmasıdır bence. Çünkü çok yükseklerdesindir artık. Merak edenler bilirler o uçanın senin uçurtman olduğunu. Vay be ne mutluluk! Siyah çöp poşetinin rüzgârdaki hışırtısıyla kapitalizme, fakirliğe, garibanlığa bir meydan okumadır.

İğne-iplik, çekiç-çivi, tencere-kapak… Hangi ikili elinize yakışır?

Söz-beste… Evlilik gibidir bu. İyi bir beste kötü bir güfte ile yazık eder kendine. Ve bence cinsiyetleri de vardır bunların. Mesela söz erkektir, beste ise dişi. Söz didaktiktir, beste duygusal. Bestenin makyajı vardır sazlar gibi. Kanunla süslenir, kemanla süslenir, klarnet ile sürme çeker, kabak kemane ile allık sürer vs. Süsle süsleyebildiğin kadar besteyi. Oysa söz garibim, öyle mi? Bir kafiye, hadi bir de ölçü, tuttu mu tamamdır garibimin işi. Dikkat edin çok eskilerde dinlediğiniz bir şarkının yıllar sonra ilk önce bestesini hatırlarsınız. “Sözleri neydi ya?” diye besteyi mırıldanır durursunuz. Demek ki dünya notaların dünyası, kelimelerin değil, söz konusu musiki ise…

Her şeyiniz var da bir o eksik hayatınızda! Nedir o?

Hayatımda şu da “eksik” diyebileceğim hiçbir şey yok. Layık olduğumdan daha iyi bir yerdeyim. Layık olduğumdan daha mutluyum. Layık olduğumdan daha çok seviliyorum. Layık olduğumdan daha iyi dostlarım var. Hayatımdaki her şey bana rağmen Rabbimin ihsanı iken şu da eksik demeye hicap ederim. Allah layık etsin.

İhtiyacınız olan biri var. Şimdi gelse, yanında ne getirse?

Gelse… Ben de çıkıp gözlesem yolunu tepelerde... Hatice Annemin elini tutmuş olarak geldiğini görsem. O tepeden uçarcasına koşsam onlara doğru. Ayağım taşlara, kayalara çarpıp parçalansa, kanasa telaştan. Ama ben hiç fark etmesem bile... Neyse… Yazamayacağım sanırım gerisini.

Kelimeleri sevdiniz, yabancı kelimeleri de… Söylerseniz birkaçını belki biz de severiz onları.

Muhabbet, ihtimam, tevekkül, mütebessim, gönül, vuslat, irfan, tefekkür, edep, safderun, tahayyül, cat, classroom, blackboard, Mr. and Mrs. Brown.

Otogarlar mı, istasyonlar mı, havaalanları mı?

Hiçbiri. Bir kere otogar hiç değil. Nedenini uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım. Havalimanı da değil bence. O kadar jet motoru ve pilotun arasında romantizm mi olurmuş. İstasyon da değil gibi sanki… Ama ehvenişer mesabesindedir istasyonlar. Bence motosikleti park ettiğin garajındır mutluluğun ilk durağı :) Aslında bunu uzun uzun açıklardım ama 500 kelimeyi geçmesin cevaplar, dediler. :/

Bir yol, bir güzergâh vardır yürümeyi sevdiğiniz, neresidir?

Çocukluğumun geçtiği ev ile bakkalın arası. Ne anılarım oldu o yolda benim. İlk defterimi de o yolda taşıdım, vefat eden babamın tabutunu da.

Yaşadığınız şehir midir yaşlanmak istediğiniz yer?

Sanırım evet. Ama mümkünse büyükçe bahçesi olan bir ev olsun. Ahir ömründe tavuk yemleyip, muşmula toplamadan ölmek teamüllere aykırı imiş. Öyle diyorlar :) Ben seviyorum bu şehri. Umarım o da beni bağrına basacak kadar seviyordur. 500 kelime oldu mu acaba?

Neyse kim sayacak şimdi. Ahiriniz, evvelinizden hayrola… Aşk ola…