Kayıtlar: Belirli belirsiz şeyler

​Nihayet Dergisi gazeteci yazar ve mimar Cihan Aktaş'a sordu.
​Nihayet Dergisi gazeteci yazar ve mimar Cihan Aktaş'a sordu.

Nihayet Dergisi gazeteci yazar ve mimar Cihan Aktaş'a sordu.

Bir şeyler size çocukluğunuzu hatırlatır. Bir merdiven, bir oyuncak, bir…

Lapa lapa yağan kar. Çocukluğum Sibirya’da geçti sanki… Sac çatıların kenarlarından koniler halinde buzlar sarkar, yollar kapanır, okullar tatil edilirdi kar yüzünden. Karlı havayla iyi geçinmenin yollarını biliyorduk. Çizmeler, atkılar, yünlü giyecekler, kar tuzakları, tahin pekmez… Tevük denilen kızaklarla karlı tepelerden aşağı bırakırdık kendimizi.

İğne-iplik, çekiç-çivi, tencere-kapak… Hangi ikili elinize yakışır?

İğneyle iplikle aramın iyi olduğu dönemler vardı, çantalar, ayakkabılar tasarlayıp dikerdim gençlik çağımda. Hâlâ kendi işlediğim seccadelerde namaz kılıyorum.

Annem bu konuda hassastı. Fakat kendim anne olduğumda giderek mutfak alanına yoğunlaştı ilgim, kaçınılmaz olarak. Evde hiçbir şey yoksa da bir çorba olmalı, diye düşünürüm. Tabii sıklıkla yemek yakarım. Yaşadığım pek çok evde çalışma masam mutfakla salon arasında bir yerde kurulu olmasına dikkat etmişimdir.

Her şeyiniz var da bir o eksik hayatınızda! Nedir o?

Aradığım cümleyi kurabileceğim ölçüde uygun bir zaman.

İhtiyacınız olan biri var. Şimdi gelse, yanında ne getirse?

Geçmişin kayıp fotoğraflarını. O kadar çok ev değiştirdim ki belgelerim, fotoğraflarım kayboldu farkına varmadan.

Kelimeleri sevdiniz, yabancı kelimeleri de… Söylerseniz birkaçını belki biz de severiz onları.

Süzülmüş, duru, sade, ışıltılı, ürpertici, yalın, konuk, konak, esnek, figan, mihriban, simin, rüzgâr, şakayık, mekân, kelime, hicran, iktifa, hitam, şükran, mebde, meçhul, kreative, autumn, silent, magnificent, epiphany… Ne çok sevdiğim kelime var.

Otogarlar mı, istasyonlar mı, havaalanları mı?

Otogarlarda zaman geniştir, daha da genişleyebilir. Bir banka oturup izleyebilir, plan yapabilirim. Bekleme süresi azıcık gerginliği de alır.

Bir yol, bir güzergâh vardır yürümeyi sevdiğiniz, neresidir?

Aydınevler’den Küçükyalı’ya inerken kullandığım yol, Küçükyalı’da yaşarken de E-5’e ulaşmak için tercih ettiğim güzergâhtı. Karayolları’na ait bir arazi var sol tarafında, bütün semtin nefesini açan iki yeşil alandan biri. Diğer alan ise 50. Yıl Parkı. Ne yazık ki en çok kullandığım yolun kenarında uzayıp giden Karayolları’na ait yeşil arazi mahkeme kararına rağmen siteye çevrilmek üzere şimdilerde, üstelik de manzaraları işgal eden devasa bir projeyle.

Yaşadığınız şehir midir yaşlanmak istediğiniz yer?

Birçok tecrübenin, güzelliğin, arayışın şehrine dönmek için gittiğim her yerde eğretiydi oturuşum. Dönüp dolaşıp geldiğim yer İstanbul, durulup yaşlanmak, toprağına karışmak istediğim şehir.

Kendinizi ıslıkla çalarken yakaladığınız o şarkı hangisidir?

Dönem dönem değişir. Öykülerimden birinin, “Aklımda Kalan Başlıklar” öyküsünün kahramanı, çıkmazda hissettiği bir anda kendini Eleşkirt Türküsü’nü söylerken buluyor. Bazen Kış Güneşi bazen Kerkük Zindanı bazen “Those where the days my friend” yakalanır dilime… Bu arada ıslık çalmayı hiç beceremem.

Tarçın kabuğu, defne yaprağı ya da bir demet yasemen… Sevmişsinizdir o kokuyu sebepsiz!..

Oturmuş bir düzenin buğusu! Mutfakta bir rafta kavanozların içinde bulunur malzemeleri. Bazen fazla kullanılmayan bir çekmecede, en kısa zamanda bir kavanoza yerleştirilmek üzere aylarca bekledikleri için toza dönüşebilir. Hoş bir koku var, evet, nereden geliyor olabilir? Sonra grip gelir ve hatırlar üşengeç ev ahalisi. Grip belki de güzel kokunun sebebi çekmecede unutuldukları için gelmiştir.