Manastır’ın en meşhur yeri: Hamidiye Caddesi

Manastır şehrinin kalbi, Hamidiye Caddesi’nde atmaktadır. Osmanlı döneminde, Drahor Nehri ile dönemin askerî kışlalarını birleştiren kısımdan ibaretti. Günümüzdeyse Magnolia Meydanı’ndan başlayıp, Şehir Parkı’nda bitmektedir.
Caddenin ismi birçok kez değişti. Meşrutiyetin ilanından sonra “10 Temmuz” oldu. 1913’te Balkan Harbi’nde Sırbistan'ın eline geçmesiyle, “Kral Peter” oluverdi. Eski Yugoslavya döneminde, “Mareşal Tito” yapıldı. Fakat halkın büyük bölümü, her devirde, onu Şirok Sokak olarak isimlendirdi.
Günümüzde çok sayıda mağaza, kafe, restoran ve konsolosluğa ev sahipliği yapan bu cadde, şehrin en canlı yeridir. Sadece yaya trafiğine açık olan yolun her iki tarafında neo-klasik yapılar bulunmaktadır.

Bu kartpostalda görülen minarelerden bir tanesi Yeni (Kadı Mahmut Efendi) Cami, diğeri İshakiye (İshak Paşa) Camii’dir. Cadde girişindeki Saat Kulesi ve yanındaki Düyun-u Umumiye binası, dönemin, en bilinen yapılarıdır. Cadde üzerinde 1890’larda Şark Oteli, belediye tiyatrosu, Katolik kilisesi ve kafeler inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde, birçoğu bu cadde üzerinde, on iki konsolosluk açılmıştır.
Evliya Çelebi’nin “mamur ve süslü şehir” diye tanımladığı Manastır’da, modernleşme hareketinin en çok hissedildiği yer Hamidiye Caddesi’dir. Şehirdeki sosyal, ekonomik ve kültürel değişimin yansımaları cadde üzerindeki yapılarda, iç dekorasyonlarda ve insanlarda görülmekteydi.
Bernard Lory ve Alexandre Popoviç, Hamidiye Caddesi’ni söyle anlatıyor: “Caddenin iki tarafı alt katlarında vitrinli geniş dükkânlar, üst katlarında esnaf evleri bulunan Avrupa tarzı ticari kuruluşlarla doldu. Konut planı da gelişti: Ortada Avrupa tarzı gösterişli mobilyalarla döşenmiş büyük bir salon ve iki yanına sıralanmış dört oda.”
Cadde üzerindeki dükkânlarda; birçok batılı şehirlerden gelen malzemeler bulunuyordu. Bu malların yanı sıra, elbette, Avrupai yaşam biçimi de gelmiştir. Geleneksel giyim, kuşam ve ev dekorasyonun yerini, moda akımları almıştır.

Hamidiye Caddesi, kültür ve sanat faaliyetlerinin de merkez üssüdür. Balkanların ilk dokümanter filmlerini çeken Yanaki ve Milton Manaki kardeşlerin, evi ve sanat fotoğrafı atölyesi, bu caddedir.
Piyanolar şehri diye de anılan Manastır’da, bu müzik aleti, şehrin ileri gelenleri için vazgeçilmezdi. Öyle ki, şehirde piyano üretimine başlanmıştı. Bugünkü şehir müzesinde, Osmanlı dönemi yaşam tanıtılırken, piyano odasına bir bölüm ayrılmıştır. Bu müzik geleneği, her yıl düzenlenen bir uluslararası festivalde, yaşatılıyor. Hamidiye Caddesi’ndeki “Şirok'ta Serenad Festivali” kapsamında ise cadde, sanatçıların sunumu ile şenleniyor.
Hamidiye Caddesi, sevda hikâyelerine de ev sahipliği yapmıştır. Manastır Askerî İdadi öğrencisi Mustafa Kemal ile Eleni Karinte arasındaki aşk bunlardan bir tanesidir. Eski Askerî İdadi binasındaki şehir müzesinin Atatürk köşesinde, Eleni’nin yazdığı söylenen bir mektup sergilenmektedir. “Artık genç ve güzel değilim.” ifadesiyle sonlanan bu mektupta, hayatında Mustafa Kemal’den başkasına yer vermediğini söylemektedir.