Maziye sığınmak: Phantom Thread

Maziye sığınmak: Phantom Thread​
Maziye sığınmak: Phantom Thread​

Phantom Thread, sinopsisine bakıldığında klişelerle dolu bir dönem filmi izlenimi verse de senarist ve yönetmen Paul Thomas Anderson’ın imzası, daha fazlasını beklemek için güçlü bir ipucu.

 Phantom Thread, ellili yılların Londra’sında Reynolds Woodcock isminde şöhretli bir terzinin atölyesi etrafında yaşananları konu alıyor.
Phantom Thread, ellili yılların Londra’sında Reynolds Woodcock isminde şöhretli bir terzinin atölyesi etrafında yaşananları konu alıyor.

Phantom Thread, ellili yılların Londra’sında Reynolds Woodcock isminde şöhretli bir terzinin atölyesi etrafında yaşananları konu alıyor. Annesinden öğrendiği zanaatı, kız kardeşi Cyril ile birlikte sürdüren Reynolds, kraliyet ailesinden film yıldızlarına kadar dönemin sosyetesinin önde gelen kadınları için benzersiz elbiseler dikiyor. Ancak müzmin bekâr Reynolds’ın incelikle planlanmış rutin hayatı, ilham kaynağı ve hayatının aşkı olacak Alma isminde bir kadınla tanışmasıyla sarsılıyor.

Phantom Thread, sinopsisine bakıldığında klişelerle dolu bir dönem filmi izlenimi verse de senarist ve yönetmen Paul Thomas Anderson’ın imzası, daha fazlasını beklemek için güçlü bir ipucu.

Manolya (Magnolia, 1999), Kan Dökülecek (There Will Be Blood, 2007) gibi filmleriyle tanınan yönetmen, 2002 yapımı Aşk Sarhoşu’ndan (Punch-Drunk Love) bu yana aşk filmi çekmemişti. On altı yıl aradan sonra gelen Phatom Thread, tıpkı Aşk Sarhoşu gibi romantik sinemanın kodlarını kullanmakla birlikte, türün sınırlarıyla yetinmeyerek saplantılı ve arızalı bir aşk hikâyesi anlatıyor.

 Paul Thomas Anderson, Manolya (Magnolia, 1999), Kan Dökülecek (There Will Be Blood, 2007) gibi filmleriyle tanınan yönetmen, 2002 yapımı Aşk Sarhoşu’ndan (Punch-Drunk Love) bu yana aşk filmi çekmemişti
Paul Thomas Anderson, Manolya (Magnolia, 1999), Kan Dökülecek (There Will Be Blood, 2007) gibi filmleriyle tanınan yönetmen, 2002 yapımı Aşk Sarhoşu’ndan (Punch-Drunk Love) bu yana aşk filmi çekmemişti

Aşk Sarhoşu’nun kız kardeşlerince esir alınmış umutsuz âşığı Barry Egan’ı hatırlatan Phantom Thread’in kahramanı Reynold da kadınlarca kuşatılmış vaziyette. Ölmüş annesinin anısı başta olmak üzere, aynı zamanda ortağı olan kız kardeşinin, çalışanlarının ve kaymak tabakadan müşterilerinin varlığı Reynolds’ın tüm hayatını dolduruyor.

Alma’yla birlikte, aşkın hayatına girmesiyse, sımsıkı dokunmuş yaşantısının kurallarını yeniden yazmaya başlıyor. Bu sıra dışı aşk hikâyesinin arka planında İkinci Dünya Savaşı sonrası Londra’nın moda ve cemiyet hayatından izlenimler sunan Phantom Thread, geçmişi güzellerken bir yönüyle de kaçınılmaz olarak zamanımızın ruhundan izler taşıyor.

Nostaljinin Cazibesi

İkinci Dünya Savaşı sonrası Londra’nın moda ve cemiyet hayatından izlenimler sunan Phantom Thread, geçmişi güzellerken bir yönüyle de kaçınılmaz olarak zamanımızın ruhundan izler taşıyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Londra’nın moda ve cemiyet hayatından izlenimler sunan Phantom Thread, geçmişi güzellerken bir yönüyle de kaçınılmaz olarak zamanımızın ruhundan izler taşıyor.

Phantom Thread, muhtemelen yıllar sonra da hatırlanacak ve seyredilecek bir film olmakla birlikte, birkaç yıldır yükselen “nostalji” trendini takip ediyor. Sinema sanatı adına pek bir anlam ifade etmese de geçtiğimiz yılın yaygın eğilimlerini gözlemlemek için önemli veriler sunan Oscar ödüllerine aday olan dokuz yapımdan yedisi dönem filmi.

Hayatlarından pek de memnun görünmeyen yirmi birinci yüzyılın insanları, geçmiş güzel günlerin özlemini çekiyor olmalı ki bu filmler bu yoğunlukta çekiliyor ve ilgi görüyor. Geçmiş zaman, bu filmlerde olumsuz taraflarından arındırılarak yeniden kurgulanıyor ve nihayetinde bugünün insanları için kolay ulaşılabilir kaçış alanları sunuluyor.

Yer kürenin dört bir yanına yayılan savaş veya savaş tehdidi sürerken, insanlık tarihinin en büyük göçleri yaşanırken ve ağır bedeller ödenirken maziye sığınmak, her hâliyle cazip bir seçenek.

Phantom Thread’e dönersek, Amerikalı yönetmenin okyanus ötesinde çektiği ilk filmin ellilerin İngiltere’sinde geçmesi, bu açıdan tesadüfi olmamalı. Özellikle kendisini imparatorluk vârisi olarak gören, mevcut sınırlarına sığmayan veya imkânlarına razı olmayan toplumlarda daha derinden hissedilen nostalji, günümüz İngiltere siyasetinin belirleyici unsurlarından biri olarak görülüyor.

Geçen yılın önemli olaylarından Brexit’in sonuçlarını henüz bilmiyoruz, fakat pek çok analist verilen kararın, İngiltere halkının bizzat tecrübe etmediği bir zaman dilimine yönelik duyduğu nostalji duygusundan kaynaklandığını tespit ediyor.

sıra dışı aşk hikâyesinin arka planında İkinci Dünya Savaşı sonrası Londra’nın moda ve cemiyet hayatından izlenimler sunan Phantom Thread, geçmişi güzellerken bir yönüyle de kaçınılmaz olarak zamanımızın ruhundan izler taşıyor.
sıra dışı aşk hikâyesinin arka planında İkinci Dünya Savaşı sonrası Londra’nın moda ve cemiyet hayatından izlenimler sunan Phantom Thread, geçmişi güzellerken bir yönüyle de kaçınılmaz olarak zamanımızın ruhundan izler taşıyor.
Phantom Thread, İngiltere halkını radikal adımlar atmaya ikna edecek nispette güçlenen nostaljinin sinemadaki yansımalarından olması yönüyle de akıllarda yer edecek.

Şubat ayında 17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali kapsamında Türkiye prömiyeri yapılan Phantom Thread’in önümüzdeki günlerde vizyona girmesi planlanıyor. Kâğıt üzerinde çok yönlü tasarlanmış karakterleri, iyi oyunculuklar ve güçlü bir sinematografiyle perdeye taşıyan film; 2014 yılından beri yönetmenin yeni filmini iple çeken Paul Thomas Anderson takipçilerinin yanı sıra farklı tatlardan hoşlanan sinemaseverler için de görülmeye değer.

Şubat Vizyonunda Öne Çıkanlar

Gişe Memuru ve Sarmaşık filmleriyle tanıdığımız yönetmen Tolga Karaçelik, bu kez bir absürd komedi ile karşımızda. Birbirini çok az tanıyan üç kardeş, yıllardır haber almadıkları babalarının aramasıyla bir araya gelmek zorunda kalıyorlar.
Gişe Memuru ve Sarmaşık filmleriyle tanıdığımız yönetmen Tolga Karaçelik, bu kez bir absürd komedi ile karşımızda. Birbirini çok az tanıyan üç kardeş, yıllardır haber almadıkları babalarının aramasıyla bir araya gelmek zorunda kalıyorlar.
2002 yılında, Sacramento Kaliforniya’da geçen film, Lady Bird lakaplı on yedi yaşında bir genç kızın hikâyesini anlatıyor. Lady Bird’ün yaşadığı tüm güzel olaylar, anne-kız ilişkisinin zorlukları, büyümenin bedelleri ve yuva özlemiyle sınanıyor.
2002 yılında, Sacramento Kaliforniya’da geçen film, Lady Bird lakaplı on yedi yaşında bir genç kızın hikâyesini anlatıyor. Lady Bird’ün yaşadığı tüm güzel olaylar, anne-kız ilişkisinin zorlukları, büyümenin bedelleri ve yuva özlemiyle sınanıyor.
Fabien Nury ve Thierry Robin’in çizgi romanından uyarlanan film, Sovyetler Birliği lideri Joseph Stalin’in ölümünün ardından otuz yıl demir yumrukla yönetilen ülkenin içine düştüğü kaosu ironik bir üslupla anlatıyor.
Fabien Nury ve Thierry Robin’in çizgi romanından uyarlanan film, Sovyetler Birliği lideri Joseph Stalin’in ölümünün ardından otuz yıl demir yumrukla yönetilen ülkenin içine düştüğü kaosu ironik bir üslupla anlatıyor.