Neden Tarihî Yarımada için bir şeyler yapmayalım?

​Neden Tarihî Yarımada için bir şeyler yapmayalım?
​Neden Tarihî Yarımada için bir şeyler yapmayalım?

Sayın Başkan, size bu mektubu bir dönem Tarihî Yarımada’ya emek vermiş bir restoratör mimar olarak yazıyorum. Söyleyeceklerim az, öz fakat çok önemli. Bu bölgede benden önce de çok sayıda mimar çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Fakat hiçbirimizin çalışmasının çözüm olduğunu söyleyemem.

Sayın Başkan, size bu mektubu bir dönem Tarihî Yarımada’ya emek vermiş bir restoratör mimar olarak yazıyorum. Söyleyeceklerim az, öz fakat çok önemli. Bu bölgede benden önce de çok sayıda mimar çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Fakat hiçbirimizin çalışmasının çözüm olduğunu söyleyemem.

Maalesef ki hâlâ çok disiplinli ve uzun yıllar boyunca değişmeyecek bir plana sahip değiliz. Yapılanlar ve yapılacaklar plan düzleminde kaldığı için üçüncü boyut hissedilemiyor. Bu nedenle de gözümüzle algılayabildiğimiz bir başarıya henüz ulaşamadık.

Peki, yıllardır neden bunu başaramıyoruz? Evet, farkındayım, Tarihî Yarımada herkes için zor bir alan. Kat kat arkeolojik kalıntıların üzerinde bir yerleşim söz konusu. Dönem dönem yanmış, tekrar yapılmış, sonra yıkılmış ve tekrar yapılmış mahallelerimiz var. Tüm bunlar prosedürleri zorlaştırıyor. İnsanların sabırsızlıkları ya da entelektüel yetersizlikleri, onları “gizli/kaçak” yapıya veya “hiçbir şey yapmamaya” yönlendiriyor.

Bunu önlemek için Yarımada’nın nitelikli kullanıcıya cazip hâle getirilmesi gereklidir. İnsanlar o bölgeye dönüş özlemi duymalılar. Eğer böyle kalırsa gündüz kalabalık misafirler ağırlayan, gece de az sayıda ev sahibi ile yapayalnız kalan bir yer olmaya devam edecek.

Artık Yarımada’da herhangi bir binadan etrafı seyrettiğimde daha fazla üzülmek istemiyorum. Hem göz hizasından, binaların katlarından, teraslarından hem de kuşbakışı; havadan, yani ulaşabildiğim çeşitli açılardan Yarımada’ya defalarca baktım. Bakıyorum, gözlüyorum ve görüyorum. Her defasında Yarımada kurtulur mu diye önce kendime soruyorum. Ve sorumu elbette kurtulur diye cevaplıyorum. İnanın bana, kurtulur. Üstelik bir başkanın görev süresi olan tek bir dönemde bile bu yapılabilir. Unutmayın, hiçbir şey için geç değildir!

Bu bölgede en kötü olan nedir? Bu eserlerin varlığı ile yetinmeyip daha çok metrekareye daha az emekle ulaşmak isteyen kullanıcılar tabii ki.

Akbaba dergisinin 2 Ağustos 1934 tarihli sayısından bir karikatür. Alt yazısı şöyle: -İstanbul imar edilirken tarihi abidelere dokunulmayacakmış... Bizim ev de kurtuldu demektir! -Sizin ev tarihi midir? -Değil ama, İstanbul imar edilinceye kadar tarihi olur!
Akbaba dergisinin 2 Ağustos 1934 tarihli sayısından bir karikatür. Alt yazısı şöyle: -İstanbul imar edilirken tarihi abidelere dokunulmayacakmış... Bizim ev de kurtuldu demektir! -Sizin ev tarihi midir? -Değil ama, İstanbul imar edilinceye kadar tarihi olur!

Tarihî Yarımada’yı yönetecek kişi olarak size yerel seçimler öncesinde seslenme fırsatım oldu. Kısaca çağrım şu: Siz öyle şanslısınız ki hiçbir şey inşa etmenize gerek yok.

İnşa ederek var olmayın da zaten. Elinizde olanları toparlayın, onların güzelliğini ortaya çıkarın. Bugüne kadar büyük büyük işler yapmayı denediler. Sizin yapacağınız en faydalı iş, yapılanları düzenlemek ve korumak. Yarımada’yı gerçekten sevenlerle paylaşın. Ama bu paylaşımı yalnız maddi gücü olanlarla yapmayın. Bu konuda adaletli davranın.

Tarihî Yarımada’nın; Süheyl Ünver, Ekrem Hakkı, Samiha Ayverdi, Melih Cevdet, Dede Efendi, Hekimoğlu Ali Paşa, Tanburi Cemil Bey, Fuat Köprülü, Şeker Ahmed Paşa, İsidoros ve Anthemios, Sedefkâr Mehmed Ağa, Mimar Sinan, Sultan Süleyman, İbrahim Paşa, Güzin ve Feyhaman Duran, Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Hamdi Tanpınar, Reşat Ekrem Koçu, Cahide Tamer, Theodosius, Hatice Turhan Sultan, Fatih Sultan Mehmed, Bayezid ve Osman Hamdi Bey gibi sayısız değerimizin izlerini taşıdığını asla unutmayın!

Bu insanların, Yarımada’da nasıl var olduklarını anlatın, halka gösterin ki izlerine hürmet edilsin. Tarihî evleri akademisyen ve başarılı öğrencilere açın. O evleri bir kat daha yükseltmek isteyenlere değil, olduğu gibi koruyacağına söz veren insanlara teslim edin. Yazarlar, çevirmenler, şairler, müzisyenler Yarımada’da soluk alsın, dinlensin. Sahafları, gerçek üstatlarıyla yeşertin. Sünnet ve cenaze alaylarını, Mese Yolu’nu, Altın Kapı’ya ulaşmayı, yer altını, yer üstündeki envanterleri bilin. Efsaneleri, öyküleri ve bugün yaşananları görün. Önce siz görün, bilin ve anlatın ki bu sorumluluğun altında hep birlikte ezilelim. Aksi takdirde istemeden de olsa değerli mirasımıza hoyrat ve sabırsız davranılacak, ona iyi bakılamayacak. O öyle bir miras ki, bize öncü olun, bu mirası hep birlikte koruyalım.

Topkapı Sarayı, Ayasofya,Süleymaniye, Sultanahmet, Fatih Camii, Kapalıçarşı,Mozaik Müzesi, sarnıçlar ve Arasta… Güzel olan o kadar çok şeyimiz var ki!

Burada saydıklarımız ve saymakta zorlanacağımız çok sayıda tarihî eser hâlâ yerindeyken hatta dünyanın en önemli silüetlerinden biri, Sarayburnu elimizdeyken neden Tarihî Yarımada için bir şeyler yapmayalım?