Sertifikalar her zaman kazandırmaz, bazen de kaybettirir!

Ne kadar sertifika o kadar hayat tecrübesi sanıyorsunuz.
Ne kadar sertifika o kadar hayat tecrübesi sanıyorsunuz.

Herkes kariyer yapıyor diye akademiye yük olanlar, yarışa ben de girmeliyim diyenler, sözümüz size; hayat yarış kaldırmaz. Kiminle ne adına yarıştığınızı bile bilmeden ancak akademinin özgün düşüncesine zarar vermekle kalırsınız. Bir de hayatınızı ertelemiş olursunuz. Ertelenmiş hayatların kazası yok bilesiniz.

Zaman su gibi aktı gitti ve üniversiteden mezun olacağınız gün geldi. Burası Türkiye, ağız tadıyla size mezuniyet sevincini yaşatırlar mı sandınız?

Her sertifikanın açtığı boşluğu başka bir sertifika ile kapatmayı deneyenler kulübüne hoş geldiniz.
Her sertifikanın açtığı boşluğu başka bir sertifika ile kapatmayı deneyenler kulübüne hoş geldiniz.

Taze mezun delikanlıların askerlik, hanım kızların ise evlilik var daha gündeminde. Peki Türk gençlerinin kahir ekseriyeti bu gündemlerden kaçmak için ne yapar? Tabii ki yüksek lisans yapar! Siz siz olun ânı kurtarmak için ne işinize yarayacağını bilmediğiniz, derslerinin çoğuna girmeyeceğiniz bir mastır programına kaydolup, “Türkiye’de hiçbir üniversite ilk beş yüz üniversite arasına giremedi” konulu haberlere katkı sağlamayın.

Herkes kariyer yapıyor diye akademiye yük olanlar, yarışa ben de girmeliyim diyenler, sözümüz size; hayat yarış kaldırmaz. Kiminle ne adına yarıştığınızı bile bilmeden ancak akademinin özgün düşüncesine zarar vermekle kalırsınız. Bir de hayatınızı ertelemiş olursunuz. Ertelenmiş hayatların kazası yok bilesiniz.

  • İş ilanlarındaki beklentiler asabınızı bozuyor ama yüksek lisans sorumluluğu altına girmeye de cesaret edemiyorsunuz; vurdunuz kendinizi sertifika programlarına. Eyvah ki eyvah! Her sertifikanın açtığı boşluğu başka bir sertifika ile kapatmayı deneyenler kulübüne hoş geldiniz.

Biriktirdiğiniz sertifikalar özgeçmişe yazılırken çok fiyakalı dursa da okunduğunda aynı etkiyi sağlamayacağını bilmeli, hayallerinizi ona göre kurmalısınız. Kurabiye kursuna gittiğiniz için Michelin yıldızlı bir mekânın şefi olamayacağınızı söyleyecek bir dostunuz da yok. O halde bize kulak verin.

Almadığınız sertifika, gitmediğiniz kurs, başlamadığınız yabancı dil kalmadı. Üzgünüz. Hiç kimse başarı ile sertifika biriktirdiği için emekli olamıyor.

Katıldığınız dil kurslarından sonra en az altı dilde merhaba diyebiliyorsunuz. Sorun şu ki henüz hayata merhaba diyemediniz.

“Ne kadar sertifika o kadar hayat tecrübesi” sanıyorsunuz. Yok, bu sadece sizin maymun iştahlı olduğunuz anlamına geliyor. Tamam, “Türk gibi başla, Alman gibi bitir” diye dünyaca meşhur atasözü var ama... ‘Başla’ fiilini bilumum kurslara başlamak olarak almamakta da fayda var.

Rol modelleriniz arasında sertifika koleksiyoncuları var mıydı? E, o halde niye bu gayret, niye bu israf!

Geleneksel yöntemleri kurs dili ile bozanlardan olmayın. Annelik kursu mesela. Yüzlerce anne adayı hamile halleriyle o kurs senin bu kurs benim gezdiler durdular. Beyhude yordular kendilerini. E, n’oldu sonunda? Bebeği kucaklarına alınca, “Bak bebek benim iyi anne olma sertifikam var, sakın ağlama” mı dediler? Ah bilseniz, ihtiyacınız olan şey kursun kitabî atmosferi değil, annenizin ve kayınvalidenizin hayat tecrübesi.