Tesbihte hata olmaz

​Tesbihte hata olmaz( Kaynak: İbrahim Tenekeci koleksiyonu)
​Tesbihte hata olmaz( Kaynak: İbrahim Tenekeci koleksiyonu)

Son zamanlarda neredeyse her şeyden tesbih yapıyorlar. Bilardo topundan tutun da uçak camına kadar. Renkli plastikler ilk bakışta cazip gelebilir. Sonrası genellikle pişmanlık oluyor. Bu tesbihleri kullandıkça vücuda elektrik yükleniyor. Bu da strese neden olabiliyor. Tarak deneyini hatırlayın. Sürtünme kuvveti, plastik tarağı mıknatısa dönüştürüyor.

Nedir bu doğal malzemeler? Ağaçlardan başlayalım: abanoz, sandal, demirhindi, öd, pelesenk, yılan. Cevizlerden kuka ve narçıl.( İbrahim Tenekeci Koleksiyonu)
Nedir bu doğal malzemeler? Ağaçlardan başlayalım: abanoz, sandal, demirhindi, öd, pelesenk, yılan. Cevizlerden kuka ve narçıl.( İbrahim Tenekeci Koleksiyonu)

Her daim doğal malzemeden yanayım. Doğal dediysem, palmiye ağacı falan değil. Şimdi imkânlar arttı, dünyanın her yerine ulaşabiliyor, değişik ağaç türlerini rahatlıkla getirebiliyorsunuz. Bu da yanlış.

Kadim tesbih malzemeleri bellidir ve uzun tecrübeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Yüzlerce yıllık bir birikimden bahsediyoruz. Mesela bir pelesenk ağacının veya kuka tanesinin ne kadar dayanabileceği artık biliniyor.

Nedir bu doğal malzemeler? Ağaçlardan başlayalım: abanoz, sandal, demirhindi, öd, pelesenk, yılan. Cevizlerden kuka ve narçıl. Dişlerden öncelikle fil ve mamut. Bir de bağa var. İsmi nereden geliyor? Bakınız; kaplumbağa. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor: mercan, firuze, necef, şah maksut ve bazı boynuzlar. Uzun sözün kısası; klasik malzemelerin dışına çıkmazsak iyi olur.

Geçenlerde Hindistan’dan iki kilo sandal ağacı getirttik. Mübarek, mis gibi kokuyor. Düşünebiliyor musunuz, sandal ağacının sahtesi bile var. Çünkü zor bulunuyor. Nadir.

Hindistan büyükelçimiz ağaçla ilgili bilgi veriyor. Güzel kokusundan dolayı yılanlar uyumak için bu ağacı tercih edermiş. Bölge halkı, mecbur kalmadıkça sandal ağacına yaklaşmazmış. Doğal koruma.

Ağaçlarda aramamız gereken özellik: Sert ve ağır olacak. Mümkünse kokulu. Sulak yerlerde hızlı büyüyen ağaçlarda bu hususiyetler pek olmuyor. Zor şartlar altında ağır ağır kendini geliştirmesi lazım. Afrika kökenli ağaçların makbul olmasının esas nedeni budur. İnsanın kıymetlisi de böyle değil midir?

Kehribarı özellikle ayrı tuttum. Bütün bu malzemeler içinde en çok kehribara merakım var. Her kehribar parçası ayrı bir âlem. Çam reçinesinin milyonlarca yıl süren fosilleşmiş hâli. Kimi denizin dibinden çıkıyor, kimi bataklığın altından. Şifa veriyor.

Sanat ile zanaat arasında

Her kehribar parçası ayrı bir âlem. Çam reçinesinin milyonlarca yıl süren fosilleşmiş hâli. Kimi denizin dibinden çıkıyor, kimi bataklığın altından. Şifa veriyor. (Kaynak: İbrahim Tenekeci Koleksiyonu)
Her kehribar parçası ayrı bir âlem. Çam reçinesinin milyonlarca yıl süren fosilleşmiş hâli. Kimi denizin dibinden çıkıyor, kimi bataklığın altından. Şifa veriyor. (Kaynak: İbrahim Tenekeci Koleksiyonu)

Tesbih, sanat ile zanaat arasında bir yerde. Gerçi ben “sanat” denilmesinden yanayım. Hat gibi, ebru gibi.

Bütünlüğünü tamamlamış bir tesbih çıkarabilmek için sadece el ve göz melekesine sahip olmak yetmiyor, matematik de gerekiyor. Koleksiyon değeri olan her tesbih, hassas oranlardan oluşur. İnce ölçüler, dengeler.

Üslup, görünmez harflerle adını ve soyadını yazabilmektir. Ustalık tam olarak budur. Tesbihe bakar ve onun hangi ustanın elinden çıktığını hemen anlarsınız.

  • Dünyada en güzel tesbihleri bizim ustalar çekiyor. Mısır gibi diğer ülkeler ikincilik için yarışabilir ancak. Sivaslı Metin Karakuş, Erzurumlu Bünyamin Korucu, Trabzonlu Hacı Mustafa Kalaycı, Elazığlı İbrahim Özgen, Ankaralı Cem Bülbül, Malatyalı Bedri Aslantaş, Trabzonlu İmdat ve Feyzullah Kalaycı, Erzurumlu Harun Ovat, Malatyalı Hanifi Özbek (aynı zamanda nakkaştır) ilk aklıma gelen ustalar. Tesbih süsleme sanatında ise Zekai Şenyurt Usta’nın yeri özeldir.

Ortak kabul görmüş ustaların bir diğer özelliği de her malzemeyi kullanmamaları. Kalitesiz malzeme kullanıp kalitelerini (isimlerini) düşürmek istemezler.

Son yıllarda tesbihe bir hayli rağbet var. Ayrıca teknik ilerledi, makineler gelişti. Sosyal medya tanıtım sürecini hızlandırdı. Alttan sürekli yeni isimler ve adresler geliyor. Asıl mesele, marifet hırkasını giyip usta olabilmek. Herkes şiir yazabilir ama şair olmak başka bir şey. Bekleyip göreceğiz.

Recep Tayyip Erdoğan, İbrahim Kalın gibi devlet büyüklerinin tesbihe olan ilgisi de önemli. Her iki ismin de iyi bir koleksiyoncu olduğunu biliyoruz. Bu durum, birçok insanı tesbihe yönlendiriyor, teşvik ediyor.

  • Koleksiyon evvela kültür işidir. Bu kültüre ulaşamayanlara “toplayıcı” diyoruz. Koleksiyonculuk, biriktirmek de değildir. Şudur: aramak, bulmak ve gelecek nesiller için koruma altına almak.

Sadelik iyidir

Her tesbih meraklısının zevki ayrıdır. Kimi oymalı, süslemeli imameleri sever. Bazıları parmak yapısına göre tane seçer. Teşhir amaçlı tesbih alanlar ise genellikle en iri olanlarını tercih eder. Yatırım kısmıyla ise ilgilenmiyoruz ve bundan dolayı sevinçliyiz.

Benim ellerim küçük. Tane ölçüsünü ona göre veriyorum. Sade, yalın, klasik tesbihleri seviyorum. Neredeyse bütün kıymetli ustaların ortak özelliği, bu yalınlığı yakalayabilmiş olmaları. Fazlalık yok. Neyse o.

Tesbih evvela ibadet aracıdır. Dinî bir obje. Otuz üçlük tesbihler çoğunlukla oyalanmak, stres atmak için kullanılıyor. Fakat doksan dokuzluk tesbihler öyle değil. Bir kere asıl sanat, hakiki hüner onlarda. İşçiliği sabır istiyor. Bu sabır, ustalara dua olarak geri dönüyor. Ne güzel.

İstanbul’da tesbih satılan onlarca, belki yüzlerde dükkân var. Tesbihçilik, dinî tarafı olmasına rağmen kötüye kullanıma açık bir meslek. Ayrıntıya girmek yerine temkinli olmaya davet edelim. Önemli olan doğru adreslere, mizacınıza uygun isimlere ulaşmaktır. Mesela Kadir Şükrü Karateke atadan tesbihçi bir isim. Onun dükkânında kendimi müşteri gibi hissetmiyorum. Güvendeyim çünkü dürüst bir insan. Küçük bir bütçeyle iyi bir tesbih koleksiyonu nasıl yapılır, ondan öğrendim.