Yoğurt ve felsefe

​Yoğurt ve felsefe
​Yoğurt ve felsefe

Eğitim hayatı boyunca hemen her öğrencinin aklına en az bir kez, “Bu bilgi, benim ne işime yarayacak?” sorusu takılmıştır. Çoğu zaman da cevap bulunmaz, günlük hayatımızda geçersiz bir yığın bilgi depoladığımızı düşünürüz. Peki sahiden geçersiz ve kullanışsız mı bu bilgiler? Biyoloji dersinden çıkıp eve gittiğimizde sahip olduğumuz şey biraz baş ağrısı ve biraz da vakit kaybı mı acaba?

Gündelik hayatta biyolojinin yerini tek örnekle anlatacak olursak “ev yoğurdu” demek yeterli olur. Türk kadını biyolojinin sınırlarını zorluyor ve evde kendi imkânlarıyla sütü mayalayıp yoğurt üretiyor! Böylece bilimle mutfağı buluşturuyor, farkında olmasa da.

Bu arada, yoğurdun sadece biyolojiyle değil, esasen felsefeyle de ilgisini kurmak mümkün. Aslında bu tür bağlantılar eğitim hayatımızda daha sık kurulabilse, bu yazının ilk cümlesindeki soruyu daha seyrek sorardık.

Bir ödev

Bu yazıya kaynaklık eden aslında okulumdaki bir ödev. Ödevi veren hocamı da minnetle anmalıyım. Ödevimiz tam olarak şuydu: Yoğurdun oluşum sürecini Aristoteles’in dört sebep nazariyesine göre açıklayın.

Burada yoğurdu ontolojik olarak incelemeden önce yapım aşamalarını biyolojik incelemeye tabi tutmakta fayda var. Yoğurt, en az 90°C’de ısıtılıp mayalanma derecesine kadar soğutulmuş sütün, laktik asit mayalanmasıyla elde edilen özel kıvamdaki süt ürünüdür. Burada maya dediğimiz şey de esasen yine yoğurttur.

Yoğurt yapabilmek için sütün kaynatılması zorunlu. Kaynama ile sütün pastörizasyonunda esas olan patojen mikroplar yok edilir, sütte erimiş mevcut oksijen giderilir, gerekli ısı önceden sağlanır ve mayanın derhâl gelişmesinin yolu açılır.

Mayada Lactobacillus isimli bir bakteri bulunur ve bu bakterinin en önemli özelliği karbonhidratları parçalayarak laktik asit yapmasıdır. Mayadaki bu bakteri sayesinde sütte bulunan laktozdan, fermantasyon sonucu laktik asit açığa çıkar. Ardından soğutma işlemi başlatılır. Soğutmanın amacı, bakteriyel gelişme ve yoğurtta asitlik artışını sağlamaktır. Daha sonra ise yoğurdun sertleşmesi, kıvam kazanması için soğuk depolamaya ihtiyaç vardır.

Sen neden yoğurtsun?

Tüm bu işlemlerin nihayetinde sofranıza gelen yoğurda “Neden yoğurtsun sen?” diye sordunuz mu hiç? Aristoteles sormuş!

  • Aristoteles felsefesine göre bir nesneyi bilmek için, o nesne hakkındaki “neden”i kavramak gerekir. Bu yüzden o da her nesneye evvela “neden” diye sormuş. Ne kadarından cevap almış bilinmez fakat Fizik adlı eserinin II. kitabının üçüncü bölümünde, nelere “neden” adı verdiğini açıklamıştır. Bu açıklamaya göre nesnenin dört anlamda nedeni vardır. Bunlar:
  • 1. Maddî sebep
  • 2. Surî (formel) sebep
  • 3. Fail (etken) sebep
  • 4. Gaî (gayeye ilişkin) sebep

Neden, bir anlamda nesnenin ondan oluştuğu şey demektir ki buradan nesnenin “maddi sebebi” elde edilir. Nesnenin kendisinden yapıldığı maddeye bakılır. Bronz bir heykel düşündüğümüzde, heykelin maddi nedeni olarak bronz madeni örneği verilebilir.

İkinci anlamda neden, nesnenin ne olduğunun tanımıdır, nesneye suretini verendir. Nesnenin “formel sebebi” bu tanım üzerinden değerlendirilebilir. Örnek olarak heykelin formu, heykeltıraşın zihninde yer edinen hâlidir.

Üçüncü anlamda neden, değişmenin ya da durağanlığın ilk başlangıcının kaynağı, yani nesnenin “etken sebebi”ni verir. Bu manada, baba çocuğun nedenidir, diyebiliriz.

Son anlamdaki nedense, nesnenin amaca ilişkin sebebini verir. Sağlıklı olmak için spor yapılıyorsa, sporun “gaî sebebi” sağlıktır.

Yoğurt da felsefeye dâhil

Aristoteles’in bu dört sebep nazariyesini, var olan tüm nesneler açısından değerlendirmek mümkün. Yoğurdun varoluş sebeplerini de pek tabii çeşitli açılardan değerlendirebiliriz. Yoğurdun “kendisinden oluştuğu şey”, makro ölçekte baktığımızda, beş duyu organımızla kanaat getirdiğimiz maddi sebebi süt olmalıdır. Fakat mikro ölçekte sütteki karbonhidrat esas alınırsa maddi sebep laktozdur.

Başta bir tencere süt ve bir kaşık yoğurt vardı, sonra ise tencerenin tümü yoğurt oldu. Yoğurt sütü kendine benzetti, ona kendi formunu verdi. O hâlde sütün formunu değiştirerek ona yoğurt suretini veren şey, yani yoğurdun surî (formel) sebebi mayadır. Maya da yoğurdun kendisi olduğu için, yoğurdun kendinde bir form vardır, diyebiliriz.

Yoğurdun değişmesinin ilk başlangıç kaynağı olarak esas alabileceğimiz birden fazla etken vardır. Bunlardan ilki insandır çünkü süte maya katarak yoğurt hâline gelmesinin sebebidir. Fakat buradan yeni bir soru ortaya çıkar: İnsan olmasaydı yoğurdun meydana gelmesi mümkün değil miydi?

Lactobacillusbakterisi, insandan bağımsız olarak süte karışıp bir şekilde ortam koşullarının da oluşmasıyla “tesadüfen” sütten yoğurt yapımına sebep olamaz mıydı? İlk yoğurt nasıl oluştu? Eğer bu tesadüfi durumları mümkün kabul edersek etken sebep için insan yerine Lactobacillus bakterisi yahut daha geniş ölçekten ele alırsak “fail sebep tabiat” dememiz gerekir. Bu iki farklı etken sebep, nesneye mikro ya da makro ölçüde bakışa göre değişiklik göstermektedir.

Son olarak, oluşan yoğurdun amacı nedir? Bu sorunun cevabı bizegaî sebebi verir. Fakat yine farklı bakış açılarına göre değişiklik gösteren amaçlar bulmak mümkün. Etken sebebi insan olarak kabul ettiğimizde, gaî sebebi de insana göre değerlendirmemiz gerekir. İnsanın yoğurt yapmasının amacı, kendisine besin kaynağı sağlamak, sağlıklı olmak, diyebiliriz. Peki Lactobacillusbakterisinin bundan haberi var mı?

Lactobacillus bakterisini, insandan bağımsız olarak, tesadüfen süte karışıp yoğurt elde etmiş bir etken kabul ettiğimizde; gayesi insanı beslemek yahut insana sağlık vermek olmayacaktır. Bir bakterinin tek gayesi, kendi canlılığını sürdürmek ve neslinin devamlılığını sağlamak olabilir. Nitekim yaşamına devam etmek için laktozu parçalayıp fermantasyon yapar ve laktik asidi meydana getirir. Şu durumda yoğurdun mikro gayesi bakterinin yaşaması iken, makro gaî sebebi insanların beslenmesidir.

Sanırım sözün bu noktasında, şunu demek bile fazla: Yoğurt da başka her şey gibi, hayatın kendisi gibi felsefeye dâhil.