Altı kitap 6 öykü

Altı kitap 6 öykü
Altı kitap 6 öykü

Ağır Yaralı Domatesler'de hayatın her alanına mümkün olduğunca dokunmaya çalışan yazar darbe girişiminden Cuma namazlarına, morglardan Kadıköy, Pendik, Üsküdar’a kadar sıradan insanların bu çevredeki hikayelerini konu edinmiş.

Ağır Yaralı Domatesler adlı kitap 16 öyküden oluşuyor.
Ağır Yaralı Domatesler adlı kitap 16 öyküden oluşuyor.

Fayrap dergisinden ismine aşina olduğumuz Yahya Arslan’ın Avangard Kitap’tan çıkan Ağır Yaralı Domatesler adlı kitabı 16 öyküden oluşuyor. Yahya Arslan’ın okuru yormayan, sade bir anlatımı var. Birinci tekil anlatıcının hâkim olduğu öyküler hayatın tam merkezinden; mahalle aralarında, çay ocaklarında, otobüslerde geçiyor.

Hayatın her alanına mümkün olduğunca dokunmaya çalışan yazar darbe girişiminden Cuma namazlarına, morglardan Kadıköy, Pendik, Üsküdar’a kadar sıradan insanların bu çevredeki hikayelerini konu edinmiş. Halkın arasından bir yazar olarak, öykülerini bu merkezde oluşturmuş.

Şüphesiz ki iyi öykü, vurucudur. Özellikle kısa öykülerde yazarın yumruğu sert olmalıdır. Ama Ağır Yaralı Domatesler’in öyle sert bir yumruğu, yaralayıcı ve iz bırakıcı bir tavrı yok. Sıradan insanın sıradan hikayelerini sunan yazar sokağın hikayelerini sakin bir tavırla anlatıyor.

  • İstanbul’un Sakinleri - Haz. Tuğçe Isıyel Timaş Yayınları
  • İstanbul’un Sakinleri bize yalnız olmadığımızı hatırlatan bir kitap. İstanbul’un birlikte yaşama deneyiminden ve birikiminden bahsederken zımnen düşünülen birbirinden farklı dinlerin, dillerin, ırkların; kısacası farklı insan kültürlerinin iç içe varlığıdır. Lakin İstanbul aynı zamanda farklı türlerin de birlikte yaşamının dikkat çekici bir topografisini sunmaktadır. İstanbul’un köpekleri yabancı seyyahlar için her zaman hayret verici bir konu olmuştur. İstanbulluların kedilerine yazdıkları mersiyeleri mecmualardan toplayabilirsiniz. Yakın tarihteki trajik hadiseler bugün herkesçe yüzleşilmesi gereken haileler olarak duruyor ve İstanbul’un farklı türlerin sakinlik ettiği bir şehir olarak yeniden kazanılması lazım. Tuğçe Isıyel’in yayına hazırladığı İstanbul’un Sakinleri işte böyle bir kitap. Kendi sözüyle “bu şehirde hayvanlar[ın] aksesuar değil, başlı başına özne” olduklarını anlatan bir derleme. Haydar Ergülen, Şükrü Erbaş, Sevin Okyay, Mario Levi, Ali Ayçil, Pelin Buzluk ve daha pek çok yazar ve şairin komşularını, İstanbul’un sakinlerini anlattığı öyküleri bulacaksınız.
Sinematografik anlatımı ve fantastik öğeleri sevenler için Farsçadan Zeynep Özel çevirmiş.
Sinematografik anlatımı ve fantastik öğeleri sevenler için Farsçadan Zeynep Özel çevirmiş.

Çağdaş Farsça edebiyatın sevilen yazarı Mustafa Mestur’un Türkçeye en son tercüme edilen kitabı Bihterin Şekl-i Mümkün, yani Mümkün Olanın En İyisi.

Birbirine tematik olarak bağlı altı hikayesiyle sırasıyla Şiraz’ı,

Tahran’ı,

Bender Enzeli’yi,

Meşhed’i,

Ahvaz’ı

ve İsfahan’ı anlatıyor.

Sinematografik anlatımı ve fantastik öğeleri sevenler için Farsçadan Zeynep Özel çevirmiş. Öykülerinin başında okurunu hayatın hikayelerden ve filmlerden çok daha ilginç olabileceğine inandırmaya çalışıyor.

  • Sherlock Homeless ile Nasıl Tanıştım - Hamza Bilgü - avangard kitap
  • Hamza Bilgü’nün on bir öyküden oluşan kitabında yaşananlar tamamen reel hayatın ürünü. Evsizlik, şehirleşme, savaş, göç gibi toplumsal problem temaları üzerine inşa edilmiş öykülerin havasında bilinçaltına yerleştirilmeye çalışılan bazı enstrümanların, aslında insani duyguların olduğu hissini yaşıyorsunuz. Ama hani denir ya “bir eksiklik var” işte bu noktada bir hareket çekse öykülerin didaktik havası içinde adım atmak daha kolay olacakmış gibi. Hele gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden çıkmış gibi olan bir iki öyküyü okurken içiniz burkulup, üzüntüden dudaklarınızı da büzüştürüyorsunuz. İşte o zaman bu hissi daha derinden yaşıyorsunuz. Komik, hareketli karakterler sizi ters yüz etmesine, çeşitli tiplerle tanışmaya ve mutlu olmaya da hazır olun. Tekrarlanmışlık hissinden uzak, öykü ritimlerindeki istikrar, derli toplu bir kurgu sunuyor. Kitaba adını veren öyküde geçen, bizim evsizlerimiz ile onların homeless’leri arasındaki farkı öğrenmek için bile bu kitap okunabilir sevgili okur.
Muzaffer Çok Kızar Valla - Hilal Karaman Şule Yayınları
Muzaffer Çok Kızar Valla - Hilal Karaman Şule Yayınları

Kitabın son sayfasını okuyup kapağını kapattığınız zaman, “ne yaptın ey yazar, çocuklarla ne derdiniz vardı sizin” diye sormak aklınızdan geçiyor. Öyküler iyi, güzel, hoş ama yazan canı yanan karakterleri neden çocuk seçti acaba merakını yaşarken, bir yandan da sinirli bir şekilde canım çok sıkıldı diyorsunuz.

Çünkü bir kediye bile utanmadan kızmış olabilirsiniz. “Yerin Dibi”ne giren karakter gibi yüreğiniz ağzınıza gelerek intihar edeni, kanser hastası olanı, babasız ya da annesiz kalanı ve diğerlerini, hızlı ve eğlenceli bir ritimle okuyorsunuz. Evet, öykülerin canlı ve hareketli bir ruhu var. Hep zor ve kötü olaylarla karşı karşıya olan karakterlerin başlarına gelenlerin kendileriyle dalga geçer gibi bir havada anlatılması, acıların nasıl arka planda tutularak hayata ve yaşamaya devam edilebileceğini fısıldıyor.

Metinlerin akıcılığı, okurların gözlerini bir sonraki sayfaya ulaşmak için seri bir şekilde satırlar arasında gezdiriyor. Her bir öykü için seçilmiş ayrılık, kavuşma, barışma, sevme, üzülme, mutluluk gibi temaların köyümüzde, mahallemizde, nenemizin, dedemizin yanında geçiyor olması çok sıcak bir atmosfer sunduğu için sizi sevindirebilir sevgili okur. Hilal Karaman, on dokuz öyküsünün hiçbirinde sağda solda oyalanmamış, ne yazmak istediyse sözü uzatmadan kaleme almış, kisve-i tab’a bürümüş.

  • Romantik Cinayetler’de Zeynep Kaplantaş sade bir Türkçe ile hikayesini kurguluyor. Romantik Cinayetler’de Zeynep Kaplantaş sade bir Türkçe ile hikayesini kurguluyor. Fotoğrafı çekilmiş hayat kesitlerinin kırılganlığını taşıyan öyküler, gidişatın karıştığı anlarda bile sakinliğini koruyor.
  • Toplumun getirdiği tüm ağırlıklardan kurtulmaya çalışan karakterler alışık olunmayan çözümlerle okuru her satırda şaşırtıyor.
  • Dinlemek, anlamak, konuşmak gibi gündelik fiilleri metaforlara dönüştüren Kaplantaş, kitap boyunca ilgiyi bir an olsun kaybetmemeyi de ustalıkla başarıyor.