Altı kitap 6 öykü

Uzun sayılabilecek on öykünün yer aldığı kitapta bazı sürprizler bekliyor okuru.
Uzun sayılabilecek on öykünün yer aldığı kitapta bazı sürprizler bekliyor okuru.

Kitap, başında bulunan “Gerçek bir Ortaçağ hikayesi” uyarısına rağmen hikayenin kurmaca olup olmadığı konusunda okuru ikilemde bırakıyor. Okuyucuları bu kaynakların da bir kurmaca ürünü olmadığına ikna etmek ise sanıldığından daha zor olacağa benziyor.

İthaki Yayınları yine başarılı bir çeviri ile okuyucuya göz kırpıyor. Yazarın özenle çalıştığı apaçık ortada olan eserinde yitirmediği kronolojiyi ve dili, çevirmen Emre Güler büyük bir marifetle dilimize aktarmış. Ortaçağ tarihçisi Di Carpegna Falconieri kendini Fransa kralı sanan Giannino’nun hikayesini daha doğrusu onun aslında var olup olmadığı tartışmasını “tarihsel yeniden inşa” adında okuyucuya sunuyor. Gerçek olayların kurmacadan daha absürd olabileceğinin bir yerde kanıtı olan bu anlatının sonunda Falconieri beslendiği tüm kaynakları uzun uzadıya sıralamış. Kitap, başında bulunan “Gerçek bir Ortaçağ hikayesi” uyarısına rağmen hikayenin kurmaca olup olmadığı konusunda okuru ikilemde bırakıyor. Okuyucuları bu kaynakların da bir kurmaca ürünü olmadığına ikna etmek ise sanıldığından daha zor olacağa benziyor.

Kendini Fransa Kralı Sanan Adam, Tommaso Di Carpegna Falconieri, İthaki Yayınları

  • Ömür İklim Demir, hayatın yorduğu, yıprattığı, canlarını acıttığı insanların, “evhamlı ruhların” hikayesini anlatıyor bu ilk kitabında. Uzun sayılabilecek on öykünün yer aldığı kitapta bazı sürprizler bekliyor okuru. Hem bu sürprizlerin hem de yazarın akıcı üslubu sayesinde elden düşürmeden okunacak bir eserle karşı karşıya okur. Muhtelif Evhamlar Kitabı başarıyla çizilen tablolarla bezeli, işte bu tablolarda tanıdıklarla karşılaşmaya da hazır olsanız iyi edersiniz.
  • Muhtelif Evhamlar Kitabı, Ömür İklim Demir, Yapı Kredi Yayınları

Hanımefendiler ve beyefendiler, Kitle ve İktidar’ı ve dahi Elli Karakter’i dünyaya getiren müthiş kalemden bahsediyoruz. Yalnızca uzun bakmalarla elde edilemeyecek gözlem yeteneğine ve ilişkileri analiz edebilen bir göze sahipti Elias Canetti. İnsanın Taşrası ismiyle basılan notları 1942’den 72’ye kadarki kısmını içeriyordu. Saatin Gizli Yüreği ise 1972 ile 1985 arasını kapsıyor. Artık olgunlaşmış bir Canetti’nin, kendine, başkalarına, insan olma’ya dair notları, bir nevi var olma felsefesinin anekdotları. Uzun bir ağustos gününde, tüm satırlarını sindirerek okumanız, kendinize özge bir temaşa ile bakmanız için... Kim bilir, belki de saatin gizli yüreğinden kendi yüreğimize bir yol buluruz.

Saatin Gizli Yüreği, Elias Canetti, Sel Yayıncılık

  • Türkiye’de okurlar, bahis İlhami Algör’den açıldığında ikiye ayrılır: ya daha önce okumamış olanlar ya da kitaplarını kült olarak nitelendirenler. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku ve Albayım Beni Nezahat ile Evlendir ile kurmaca edebiyatta “anlatı” kavramının karşısına yazılacak ilk isimlerden biri olan Algör, uzun süre sonra İkircikli Biricik ile okuru tekrar selamladı. Bu kez tanıdık olduğumuz sese yeni tonlar da eşlik ediyor. Geçmişi ve geleceğiyle aynı zihinde sıkışmış kahramanımız farklı duygular peşinden ansızın yön değiştiriyor. Ne vakit bir Algör kitabı bitirseniz “zaman yayında salınırken, yay’da yeni bir döneme geldiğini hisseden ve öncesi ile şimdiyi uzlaştırmaya çalışan zaman yolcusu gülümsemesi” sizi kavrar. Post Öykü’nün ikinci sayısındaki söyleşiye değinirsek: “İçsese özgürlük abi ya!”
  • İkircikli Biricik, İlhami Algör,İletişim Yayınları

Kim demiş engeller, baskılar yaratıcılığı öldürür diye? Alegori ustası Bulgakov’u Bulgakov yapan, katı Sovyet Rusya’sıyla olan çalkantılı ilişkisi değil midir? Üstat ve Margarita’sını sevdiğimiz, Köpek Kalbi’yle ustalığını kanıtlayan Mihail Bulgakov’un öyküleri Kol Manşetinde Notlar başlığı altında Türkçeye çevrildi. Moskova’dan ve Kiev’den günlük yaşantıları aktaran öyküler, yazarın romanları kadar alegorik olmasa da; yine de sert, nüktedan, benzersiz Bulgakov üslubu bekliyor okuru.

Kol Manşetinde Notlar, Mihail Bulgakov, Can Yayınları

  • Yirminci yüzyıl birbirinden farklı onlarca sıfatla nitelendirilmiştir. Büyük savaşlar, teknolojik gelişmeler, Amerika, Orta Doğu’da yaşananlar... Wiesel ise kendi perspektifinden bir “sürgünler çağı” görüyor. Gamaliel’in hikayesi, içerdiği otobiyografik öğelerle kuvvetlenerek yurtsuzluk hissiyle kurgulanıyor. Saklı geçmiş, yazılmak istenen “Gizli Kitap”, gölge yazarlık yaparak çözülmeye çalışılan geçim derdi... Bazı bölümlerde siyasal gerilim, dramatikleşme dozu, teolojik tartışmalar kurguyu yavaşlatsa da yakaladığı insan portreleriyle hikaye öne çıkıyor. Kaliteli çeviriyle kitabı tekrardan Türkçeye kazandıran Helikopter Yayınları’na teşekkür edelim. Bu türe ilgili okur için kuvvetli bir kitap. İyi okumalar!
  • Sürgünler Çağı, Elie Wiesel, Helikopter Yayınları