Batının Doğusu: Öykülerde Bir Ülke

Miroslav Penkov
Miroslav Penkov

Kitaba ismini veren öykü, “Batının Doğusu”, 2012 yılında BBC Uluslararası Öykü Ödülünü kazanmış. Aynı zamanda kitapta yer alan bir diğer hikaye “Lenin’i Satın Almak” da ödüllendirilmiş başka bir öykü. İyi kurgulanmış, kalem işi öyküler.

Yüz Kitap öykü yayınlamaya devam ediyor. Batı Avustralya’yı, kırsalın manzarasını, Avustralya’nın çok yerli hikayesini anlatsa da “dünyalı” olmayı başarmasıyla uluslararası bir okur kitlesi kazanan ünlü Tim Winton’dan sonra Balkan edebiyatının çok-lisanlı (polyglot) genç kuşak yazarlarından Miroslav Penkov’un Batının Doğusu adlı öykü kitabı da yayınevi tarafından Türkçeye sunuldu. Hem Bulgarca hem de İngilizce yazıyor Penkov; bu yüzden çok-lisanlı, ancak sadece bu yüzden değil. Amerika Birleşik Devletleri’nde bir edebiyat akademisyeni olarak hayatını sürdüren yazarın çok-lisanlı ve dolayısıyla çok-kültürlü yaşamının tansiyonları öykülerinde de hissedilebiliyor: Türkler, Sırplar, tarih, Makedonlar, Tito, Yugoslavya, dram, SSCB, ABD, savaş, Lenin, ayran... Kitabın başlığı bunu açıkça bildiriyor: Batının Doğusu. İstitrâden belirtmeli; yazınsal kimliğini birden çok dilde oluşturmak -genellikle bunlardan biri minör (yazarın etnik dili) diğeri ise majör bir dil (İngilizce, Fransızca gibi)- ve bu oluşuma otobiyografik kimliğini de katmak -çokluk göçmen/diasporik deneyim- günümüz dünya edebiyatında artık sık karşılaşılan bir olgu.

Batının Doğusu, Miroslav Penkov, Çeviri: Serra Çifkurt, Kübra Kelebekoğlu, Yüz Kitap
Batının Doğusu, Miroslav Penkov, Çeviri: Serra Çifkurt, Kübra Kelebekoğlu, Yüz Kitap

Bu alanda kabaca iki farklı eser var. Birincisi; Tim Parks’ın Ben Buradan Okuyorum kitabındaki birçok denemesinde eleştirdiği türden, yani edebiyat marketine (özellikle büyük İngilizce pazara) okurun ötekine ve egzotik santimantale açlığını tatmin ederek girmek çabasında olan eser. Diğeri ise sahiden melez bir yazınsal kültürün eseri. Bu edebiyat türü 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında belirginleşmiş, sömürgeden “anavatana” giden yahut kendi memleketinde sömürgecinin eğitimini alan toplulukların yarattığı bir kültürel fenomen.1 Günümüzde ise küreselleşme ve güneyden kuzeye göçün artması bu ilişki türünü sömürge-sömürgeci bağıntısına ait olmaktan çıkarıp bütün küreye yaydı. İlki, ikincisinin taklididir. Onun pazardaki karizmasının peşindedir. Batının Doğusu’nun hangisine yakın olduğuna, belki ikisine de değil, okur karar verecektir.

Kitaba ismini veren öykü, “Batının Doğusu”, 2012 yılında BBC Uluslararası Öykü Ödülünü kazanmış. Aynı zamanda kitapta yer alan bir diğer hikaye “Lenin’i Satın Almak” da ödüllendirilmiş başka bir öykü. İyi kurgulanmış, kalem işi öyküler. Kitapta yer alan sekiz öykü birbirleriyle tematik olarak ya da karakter bakımından benzeşmeyen metinler. Lakin Penkov’un bu kitaptaki her bir öyküsünü mümkün kılan ve nihayetinde öykülerin en geniş göndergesini oluşturan şey belirli bir tarihsellik olduğundan bu metinleri birbirinden ayrı okuyamayacaksınız. Batının Doğusu bir öykü kitabı için pek çok şeyle uğraşıyor: Osmanlı’nın dağılışı, yeni Balkan ulusları, Komünizmin balkanlara gelişi, Komünizmin çöküşü, düzensiz ülke sınırları, Avrupa Birliği ve Amerika’ya göçler. Bu manada Penkov’un öyküleri farklı kültürlerden okurlar için farklı alımlamalar sunuyor. “Lenin’i Satın Almak” öyküsünü Komünizm geçmişine sahip bir kültür muğber bir ironiyle okurken evrensel okur yalnızca öykünün zeki ve muzip kurgusundan keyif alabilir. “Gecenin Ufku” hikayesi Osmanlı egemenliği sonrası Balkanlardaki Müslüman-Türklerin durumunu konu ettiğinden Türk okurunun Penkov’un tarihi nasıl ele aldığını daha kolay kavrayabileceği bir öykü olabilir. Penkov’un yeğni ancak karakterlerinin sesini ve tarihi yükünü pes veren yazımı Türkçede okurunu bulacaktır diye düşünüyorum.