Bir Benlik Arayışı Olarak Bu Ben Değilim’de Boşluk ve Hiçlik

Orçun Ünal
Orçun Ünal

Bu Ben Değilim’de yer alan öyküler de bu benlik arayışının tezahürü. Gerçek olanın daima sorgulandığı ve varoluş problemlerinin üzerine uzun uzun düşünüldüğü bir kitap. Boşluk, hiçlik ve sessizlikten başlamasına rağmen gürültülü bir arayış. Özellikle de tüm bu kavramların birleştiği noktada başlayan bir Tanrı arayışı ve ölüm sorgulaması var.

Orçun Ünal’ın ilk kitabı Dekadans ve Ölüm’de yer alan çoğu metinde fazlaca deneyseldi. Bu Ben Değilim, kitabında ise bu deneyselliğin büyük ölçüde kırıldığına tanık oluyoruz. Yazar, metindeki oyunlarından tamamen vazgeçmiş olmasa da öyküleri bir zemine oturmuş durumda. Boşluk, hiçlik ve sessizlik kavramları öykülerinin genel izleğini oluşturarak isimlerinden yapılarına kadar metne şeklini veriyor. “Zemini Beklerken” öyküsü dediklerimizin kavramsal olarak karşılığı olabilir. Ne bir vazgeçiş ne de tamamen uzaklaşma söz konusu. İlk kitaptan sonra Bu Ben Değilim’e baktığımızda beklenen o zemine çok yaklaşmış bir yazar karşımıza çıkıyor. Yazarın Vatan Kitap’a verdiği röportajda “...Kendi açımdan uç noktaya taşıdığım deneyselliğin geri tepmesiydi. Tırmandığım bir tepenin zorlu inişiydi. Belki de yaşımın getirdiği bir dinginleşmeydi.” Sözleri bu manada önemli. Klasik hikâyeye sırt dayamayan ancak kendini de tümüyle deneyselliğe yaslamayan bir kitap olarak karşımızda.

BU BEN DEĞİLİM - ORÇUN ÜNAL EVEREST YAYINLARI
BU BEN DEĞİLİM - ORÇUN ÜNAL EVEREST YAYINLARI

Karakterlerimizin günden güne parçalandığı ve zeminin daha da kayganlaştığı bir çağda yaşıyoruz. Bu iki olgu bir araya geldiği zaman insan tamamen dağılmış bir varlığa dönüşüyor. Ve ne kadar dağılırsa dağılsın yeniden bir ben olma çabasına girişiyor. Anlatılar da bu minvalde ilerliyor. Bu Ben Değilim’de yer alan öyküler de bu benlik arayışının tezahürü. Gerçek olanın daima sorgulandığı ve varoluş problemlerinin üzerine uzun uzun düşünüldüğü bir kitap. Boşluk, hiçlik ve sessizlikten başlamasına rağmen gürültülü bir arayış. Özellikle de tüm bu kavramların birleştiği noktada başlayan bir Tanrı arayışı ve ölüm sorgulaması var. Ölüme birçok farklı pencereden bakabilmesi, meseleye ne kadar yoğunlaştığının en büyük göstergesi. Sonsuzluğun, Tanrı arayışı mevcut. Bu arayışta ölüm olduğu kadar hayat, sessizlik olduğu kadar gürültü, yalnızlık olduğu kadar çokluk var. Zıtlıklar üzerine kurulmuş bir evrende tüm sorgulamaların varlık ve yokluk zemininde başarılı bir şekilde yapılıyor ve öyküye sağlam bir şekilde yerleştiriliyor olması, Orçun Ünal’ı edebiyat dünyamızda sağlam bir yere oturtuyor.

Bu Ben Değilim’de Benlik Dağılması ve Arayış

Bu Ben Değilim’de arayış; dünyadan geçme ve dünyayı sorgulama hâli, ölüme yaklaşma ve ölümü anlama isteği olarak karşımıza çıkar. İnsanın yalnızlığından ve acılarından kaçışı, ölümü arayışlarıyla ortaya konmaktadır. Bu arayışta hâkim olan noktalardan birisi de insanın benliğinin dağılması ve bunu tekrar tekleştirme arzusudur.

O (Sman Hamdi) Homem Duplıcado, öyküsünde benlik kırılmalarını, metinlerarası yerleştirmeleri, felsefi derinliği görebiliyoruz. “Kutsal Olmayan Üçleme“de yaratma arzusuyla sonsuzluğun aranışı mevcuttur. Öykü, kendi heykelini yapmaya karar veren bir heykeltıraş ve bütün dilleri öğrenip metnini bütün dillere çevirmek böylece ölümsüzlüğe ulaşmak isteyen bir yazar üzerinden verilir ve yaratma kavramı üzerinden bir arayış durumu belirir. İnsanın, hayatta daimi olarak kalma çabasının göstergesi, benlik sorgulamalarının yapıldığı güçlü bir metindir.

Arayış’ta Dağılan Benlik, Dağılmışlıkta Benlik’e dönüş olarak: ÖLÜM

“Zemini Beklerken” öyküsünde ölüm, felsefi olarak sorgulanan, üzerine çokça düşünülen bir kavram olarak karşımıza çıkar. Ölüm ekseninde bir kimlik kargaşası/unutuşu hâkimdir. Ölmek için çırpınan bir’in bölünmesiyle çoğalmış ya da üç’ün birleşmesiyle azalmış iki kişinin acılarını dindirmek için ölümü aramaları öykünün ana konusudur. “Ölmeyen Hayvan (Eleştirmenin Son Notlarıyla)” öyküsü dört ay ömrünün kaldığını öğrenen bir karakterin ölüm üzerine sorgulamalarını içeren bir metindir. Ondan geri doğru sayımla bölüm bölüm ilerleyen metinde 0’dan sonra hayat yeniden başlar. Hayatın yeniden başlaması ve 1’e ilerlemesi burada hastalık haberinin yanlış çıkmasıyla yön değiştirmiştir. Hiçliğe giderken duraksamanın, duraksadığında ise ölümü sorgulamanın öyküsüdür.

Boşluk ve Hiçliğin Tam Ortasında: Tanrı

“Tanrı”,Orçun Ünal öykülerinde hâkim bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanoğlunun bir iken dağılmışlığı, dağılmış iken teke ulaşma çabası öykülerinde gösterilmektedir. Tanrı motifi, klasik hikâye geleneğinden farklı olarak değişik bakış açılıyla okura sunulur, dogmatik değil de sorgulanabilir olmasıyla dikkat çeker. Yer yer oyuna dönüşerek, hayata ve yaratılışa dair yeni hikâyeler kurgular. “GOD IS A VJ” hikâyesinde insanların yaşam kesitlerinden kurgular devşiren yazarın tanrılaşma isteği ve yeryüzüne tekrar inişi anlatılır. İnsan yaşamı, milyonlarca yaşamlık arşiv olarak sunulur. Ve sonunda dağılmış suretlerin tekrar tanrıda toplanması, ve tanrının kurgu masasında sarıp sarıp kendini izlemesi anlatılır. Kıyamet kavramı metne yerleştirilir. Hayatın bir kurgu olarak algılanmasıyla anlatıcı-yazar-tanrı ekseninde okuru atmosferin içine sokmayı başaran, iyi öykülerden birisidir.

Son Söz Niyetine

Bu Ben Değilim, zemini ölüm üzerine kurgulanan, Tanrı’nın düşünülüp tartışıldığı, felsefi altyapısı ve metinlerarası göndermeleriyle başarılı bir kitaptır. Çok katmanlı öyküleri farklı yorumlara açık olacaktır. Orçun Ünal, ilk kitabı Dekadans ve Ölüm’den sonra deneyselciliğini bu kitapta biraz daha bırakmış ve anlatıya daha çok odaklanmıştır. Hiçliğin, boşluğun, sonsuza ulaşmanın öyküleridir. Benliğin kırılması, dağılmışlığıyla çokluğa ulaşmanın ve ardından tekrar kadim olana, benliğe, yalnızlığa dönüşüdür. Yazar röportajında “Eli yüzü düzgün öyküler yazmaya başladığımdan beri konularım fazla değişmedi sanırım. Pişmanlık, geçmiş, bellek, tanrı, benlik, ölüm... Bunlar hep metinlerimin çekirdeğinde yer buldu kendilerine. Bu Ben Değilim’de -adından da anlaşılabileceği üzere- başkalık, başkanın mümkünlüğü, ikilik, çoğulluk gibi sorular eklendi yazdıklarıma.”

Varlık ve yokluk zemininde, okuru uzun uzun düşündüren, kendi varoluşuna tamamlayan, biçimsel denemeleri ne kadar farklı olursa olsun bir ben kavramı ortaya koymayı başarabilen, iç içe geçmişliği, dağılmışlığı yeri geldiğinde tek mesele etrafında birleştirebilen güçlü bir yazar Orçun Ünal. Üstelik bunu yaparken anlatıyı kırıyor, dille oynuyor olmasına rağmen o kadar usta ki, öykü atmosferini hiç bozmuyor. Hiçliğin sesini bulan yazar, tüm gürültüsüyle bize ölümü göstermeye devam ediyor.