Bir Şey Hakkında Üç Şey: Kara Kule

Evet, Stephen King'e bir yüz gerekiyordu. Kuralcı, sert ama içten içe şefkatli. Dürüst fakat hak edene acımasız bir yüz.
Evet, Stephen King'e bir yüz gerekiyordu. Kuralcı, sert ama içten içe şefkatli. Dürüst fakat hak edene acımasız bir yüz.

Stephen King'in Kara Kule serisini daha iyi anlayabilmek için, -bir film, bir kitap, bir şarkı, bir resim, eser ya da kişi fark etmez- bize hangi "üç şey"i önerebilirsiniz?

Arda Arel:

1. Roland Deschain'i anlamak mümkün mü?

Kara Kule'yi anlamak için Stephen King'i; Stephen King'i anlamak içinse önce Roland Deschain'i anlamak zorundayız. Kitap, kişi ve karakter arasındaki bu anlama hiyerarşisini siz dilediğiniz gibi değiştirin, kurgulayın. Çünkü aralarında bir öncelik hiyerarşisi yok; sadece afili bir giriş yapmak istedim, o kadar. Buradaki asıl mesele şu ki birini anlamadan diğeri çiğ kalır. Tat vermez, hamdır. Acı gelir. Güzeldir, diye düşünürsünüz ama esasen değildir. O halde herhangi birini olsun anlamaya çalışarak başlayalım, mesela Roland Deschain'i. Roland Deschain karakterinin, King'e Robert Browning'in Childe Roland Kara Kule'ye Geldi şiirinden ilham olduğu söylenir. Aslında söyleyen de yine Stephen King'in kendisidir. Ancak King'in bile bu konuda bilmediği şeyler var ve tabii ki o şeyleri ben biliyorum. Şaka şaka o kadar uzun boylu değil. Ama bazı şeyleri görmemek, görmekten daha zor.

Kara Kule'yi anlamak için Stephen King'i; Stephen King'i anlamak içinse önce Roland Deschain'i anlamak zorundayız.
Kara Kule'yi anlamak için Stephen King'i; Stephen King'i anlamak içinse önce Roland Deschain'i anlamak zorundayız.

Mesela Roland Deschain'in bir Kral Arthur miti olduğunu. Gileadlı Roland, Kral Arthur gibi bir soydan gelmiştir. Yönetici ailenin erkek çocuğu, genç yaşta bir aile faciasına tanık olur. Ve olgunlaşmak zorundadır. 14 yaşında kendisini reşit olmuş bulur. İhaneti, öfkeyi, intikamı görür. Kovaladığı, aradığı şey bir büyücüdür. Hadi bakalım. Ve son olarak Gilead'ın koruyucu ve karar verici melekleri silahşorlardır. Kral Arthur mitindeki yuvarlak masa şövalyelerinden neredeyse hiçbir farkı olamayan kuralcı bir güruh. Roland Deschain'in mental oluşumunun Batı'nın en kuvvetli mitlerinden biriyle desteklendiğini iddia ettikten sonra biraz da görsel oluşumuna dönelim. Westernlerin bildik ve sevilen yüzü; Clint Eastwood. Evet, Stephen King'e bir yüz gerekiyordu. Kuralcı, sert ama içten içe şefkatli. Dürüst fakat hak edene acımasız bir yüz. Ağzında tütünü tutarken gülümseyebilecek, gülümserken "çok şey gördüm, geçirdim" ifadesini verebilecek bir yüz.

Clint Eastwood bu suratı şüphesiz taşıyordu. Her ne kadar filminde Idris Elba'yı şilahşor olarak oynatsalar bile... Bu Clint Eastwood, Roland Deschain benzerliği içgörüsü sadece bana mahsus bir şey de değil. Aslında seriye ilk başladığımda silahşor siyahlı adamı çölde kovalarken hiçbir yönlendirme olmaksızın aklımda canlanan da ilginçtir Clint Eastwood'dan farklı birisi olmamıştı.

Ama ilerleyen kitaplarda genç karakterimiz Jake, bildik dünyanın farklı bir zamanına bir hangardaki boşluktan atlayıp o dünyada İyi, Kötü ve Çirkin filminin afişini görüp çok şaşırıyor. Çünkü bilin bakalım afişteki başrolü kime benzetiyor? Cevabını biliyorsunuz. Buraya kadar ilk madde biraz, bir şey hakkında üç şeyden biri hakkında üç şey gibi oldu. Ama Roland Deschain'in karakterini ve oluşumunu biraz olsun anlatmadan bir Kara Kule bahsine oturmak ne kadar doğru olur, şüpheli. Maddeyi kapatmadan, bir şey hakkında üç şeyden biri hakkında üç şeyi şöyle vereyim:

  • Robert Browning'in Childe Roland Kara Kule'ye Geldi şiiri.
  • Kral Arthur miti.
  • Clint Eastwood ve İyi, Kötü ve Çirkin filmi.

2. Silahşorun Sonsuz Yolcuğu...

Bu maddeyi bu içeriğe eklemek aslında biraz hile, bunu kabul ediyorum. Çünkü Joseph Campbell'in Kahramanın Sonsuz Yolculuğu hemen hemen her bir şey hakkında üç şey listesine girebilir. Yine de Roland'ın yolcuğu, evrimi, gelişimi standart ve kitabına fevkalade uygun olduğu için onu, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu üzerinden görmek de bir o kadar keyifli olacaktır. Maceraya çağrı, çağrının reddedilişi, doğaüstü yardım ve ilk eşiğin aşılmasından tutun, sınavlarla dolu yoldan, yol arkadaşlarının ihtiyaç anında maceraya girişine kadar birçok aşamada bir efsanenin doğal seyrine, kuralına uygunluğuna şahit olmak güzel bir golü izlemek, lezzetli bir burgeri ısırmak, tatlı bir uykuya dalmak gibi.

  • Joseph Campbell'ın Kahramanın Sonsuz Yolculuğu kitabı.

3. Mono Blaine Ejderha mı?

Aslında biraz eğlenceli bir başlıkla yazıya veda etmek istedim; yoksa burada anlatacaklarım Mono Blaine'den ve ejderhadan çok daha öte. Burada önce Stephen King'in orta dünya hevesini masaya yatıracağım. Sonra kısmen Blaine'den ve ejderhalıktan bahis açacağım. King, hatırladığım kadarıyla Kara Kule serisinin ilk 5 kitabını yazıyor. Bu sayı sonradan iki kitap birleşince 4'e indi ama konudan bağımsız. Ve bir tıkanma dönemine giriyor. Derken Maine'de evinin önündeki sokakta karşıdan karşıya geçerken King'e bir kamyon çarpıyor. Ve vücudunun her bölgesinde çok sayıda kemik kırılıyor. Ölmüyor fakat ölüme bu kadar yaklaşmak King'i galiba fazlasıyla etkiliyor ve o vakitten sonra da birden Kara Kule serisini ertelemekten vazgeçip toparlamaya karar veriyor.

Gelgelelim, bu kazadan neden bahsettim: Tam bu kazanın ardından Stephen King'in ölebileceğini King dışında başkaları da görmüş olacak ki henüz hayattayken Paris Review gidip King'le, yani çağının en kuvvetli korku yazarıyla ve İsa'dan sonra en çok satan yazarla -King hakkında böyle bir tabir var- röportaj yapıyor. O röportajın Türkçesini Timaş Yayınları yayımlandı. King'in o röportajda bahsettiği birkaç şey var. Bir kere King; Kara Kule serisi ile geri kalan tüm kitaplarını ayırıyor ve diğer kitaplarını -korku roman ve hikayelerini- sevenlerin Kara Kule'yi sevmediğinden bahsediyor. Kara Kule'nin yerinin ayrı olduğunu ve her zaman kendi orta dünyasını yazmak istediğini, onun da Kara Kule serisi olduğunu söylüyor. King, Kara Kule'yi yazarken Tolkien ve H.P. Lovecraft gibi fantastik yazarlarından -ustalardan- etkilendiğini de saklamıyor. O halde anlattık durduk, nerede Mono Blaine ve ejderha?

Buradan sonra done vermeye çalışmayacağım, çok bariz olan Frodo'nun Mordor'a yürüyüşüyle Roland'ın Kara Kule seferini de karşılaştırmayacağım. Aklımda daha hınzır bir eşleştirme var. Tolkien'in Hobbit kitabındaki ejderha Smaug ile Çorak Topraklar'ın psikopat treni Mono Blaine benim zihnimde eş yaratıklar. Smaug ne kadar ejderha ise Blaine de o kadar ejderha. Tamam, Blaine esasen bir tren ama bir ejderhayı ejderha yapan ateş üflemesinden fazlası olmalıdır. Bakınız Tolkien'in ateş üfürmeyen ejderhaları mevcut. Blaine Kara Kule'nin ejderhasıdır çünkü erk sahibidir. Kendi bölümünde güç ondadır, üstelik yalnızdır. Kısmen delidir ve bilmece sever. Ejderha Mızrağı'nın bazı ejderhaları gibi, Tolkien'in Smaug'u gibi... Olay belki de en çok bilmece. Çünkü karakterlerin çaresiz kaldıkları o an tek yapabildikleri şey hayatları üzerine kurdukları bir bilmece düellosu. Buradan bakıldığında kısa bir süreliğine kendi mağarasının karanlığında Gollum da Bilbo için bir ejderhaydı. Blaine'in ejderhalığı üzerine diyeceklerim budur, vesselam.

  • J.R.R. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi serisi ve Hobbit kitabı.