Bu kahramanların öyküsünü yazın!

Şehit Astsubay Ömer Halisdemir
Şehit Astsubay Ömer Halisdemir

Gün akşamlıdır devletlüm, elbet biz de ölürüz. Ama biz ölürsek şehit yazarlar, melekler bizi kanlı gömleklerimizle semaya taşır. Bilmiyorlar ki, biz ölürsek arkamızdan şarkımızı yazarlar. Biz ölürsek adımız kahramana çıkar.

Bir varmış bir yokmuş… Ahir zaman içinde, kalbur saman içinde, çocuklar uykuda, büyükler sohbette iken bir dudağı yerde bir dudağı gökte bir cin, o uzak ülkenin canına kast edeyazmış. Tüfenk kırmış, kaşların çatmış, yollar kesmiş. Ah bu meyyus cinin gözleri görmez, kulakları işitmez imiş. İşitse idi elleri bağlanır da taş oluverirdi. Bu kudurmuş karakoncolos köprüyü kesmiş, kimesneyi geçirmemeye kast eylemiş. Köprünün üstüne de ağzından alevler saçan bir ejderha konduruvermiş. Görsen, yeşil, karanlık, çirkin mi çirkin bir varlık. Yetmemiş, ağzından korkunç sesler çıkaran yırtıcı kuşları ahalinin üzerinden uçurmaya kalkmış. Duysan, çıkardığı sesler insanı sağır eder, emzikli anneleri sütten keser imiş. Bu kuşlar ağızlarından alevden toplar saçıyor, ahalinin üzerine hiç acımadan saldırıyormuş. Ah bir de o gulyabaninin, o kan emicinin kendi gibi meyyus askerleri yok mu? Onlar da ellerinde tüfenkleri, gözleri dönmüş bir şekilde ahalinin üzerine yürüyor, hiç acımadan önüne çıkanı yere seriyor imiş.

Gün akşamlıdır devletlüm, elbet biz de ölürüz. Ama biz ölürsek şehit yazarlar, melekler bizi kanlı gömleklerimizle semaya taşır. Bilmiyorlar ki, biz ölürsek arkamızdan şarkımızı yazarlar. Biz ölürsek adımız kahramana çıkar.

İşte böyle düşünmüş ahali. Ömer mizaçlı, Ömer yüzlü kahraman o canavarı tam alnının çatından yere sermiş. Sermiş ki o yılanlar, o uğursuzlar giremesin hanelerimize. Bir Doğan, metanet gösterip kuşların yuvasını dağıtmaya giden ejderhanın önüne serilmiş. Serilmiş ki diğer Doğanlar, Kartallar, Şahinler rahatça kanatlanabilsin bu ülkenin göğsünden. Ah öyle bir akşamdı ki, yavrusunu beşiğinde bırakan bir anne savaşmak için kan gölüne dalıvermiş. Köprünün üstünde bir Erol, erlik gösterip o köprüyü hainlere kılıçtan keskin hale getirmiş. Yuvalarında şaşkın gözlerle bekleyen yavrular sessiz kalmasın diye, ismiyle güzel bir Ahmet çıkmış, sesi sese eklemiş. İsmiyle müsemma bir Mustafa, canbaz olmuş, gözlerini o deyyusların gözlerine dikmiş. Birler bin olmuş, ahali korkuyu unutmuş, yanlarına yüreklerini alıp akın akın o zorba Deccal’in üzerine gitmişti. Görsen, Ebrehe’nin ordularının üzerine saldıran ebabiller gibiydi. Ahali ebabil olmuş, Ebrehe’nin üzerine siccinler yağdırmış. Elleri ellerimiz, gözleri gözlerimiz, kalpleri kalplerimizmiş.

Her gecenin bir sabahı var imiş. Ahalinin her birinin göğsünden havalanan can kuşları, o gecenin sabahında o gözleri görmez, kulakları duymaz mendebur Deccal’i yerle bir etmiş. Yekvücut bir ebabil ordusu, Allah’ın taşlarıyla düşmanı yere sermiş.

Onlar adını kahramanlar defterine yazdılar, şimdi sen türküsünü söyle.

  • 15 Temmuz kahramanlarının öykülerini 1 Ekim’e kadar postoyku@gmail.com’a gönderebilirsiniz.

15 Temmuz gecesi Türkiye’de cumhuriyet tarihinin en önemli hadiselerinden biri yaşandı. Asker-sivil darbecilere karşı halk, sıradışı ve kurgu ötesi (bu yüzden gerçek) bir zaferle cuntalar devrini kesin bir şekilde sona erdirdi. O muazzam gecenin ve günlerin akabinde haklı olarak birçok dergi özel sayılar hazırladı. Biz de Post Öykü olarak hikaye anlatıcılarına; 15 Temmuz gibi toplumu derinden değiştiren olayların; halk tarafından yazılmış bir kahramanlık destanının karşısında nasıl pozisyon almaları gerektiğini sorduk. (Evet sorular bir anlamda telaş ve panik içeriyor; ilk defa değil ama bir kere daha modern sanatçı, halkla kendi ve metni arasındaki ilişkiyi sorgulamak durumunda kaldı.)

  • 1. 15 Temmuz gecesi, büyük bir hikayeye, Karakoç’un deyimiyle “destanın uyanışına” şahitlik etmek bir öykü yazarı olarak size ne hissettirdi?
  • 2. Bu gibi büyük toplumsal olaylar karşısında öykücünün sorumluluğu nedir? Ne olmalıdır?
  • 3. Bu tür olayları haklı olarak öyküleştirmek isteyen öykücüleri ne gibi handikaplar beklemektedir? Bu durumun avantaj ve dezavantajları ne olabilir?
  • 4. Bu dönemde sıcağı sıcağına yazılan metinlerin esas şartı nedir?