Bu karakterin öyküsünü yazın!

İllustrasyon: Cemil Denizer
İllustrasyon: Cemil Denizer

Piramitlere yığılan boş kafalara sadece gülümser o. Ona firavundan falan söz etmesinler, bütün mumyalar sahtedir, o, gerçek şeyi, hakkında kimsenin hiçbir şey bilmediği hakiki nesneyi ister, ve bu nesnenin günışığına çıkarıldığı an, işte yalnızca o an, hakikat anıdır.

Arkeokrat

Arkeokrat, milyon yıldan azına razı olmaz, ve bulur da. Anneannesi ona benzeseydi, Truva’yla yetinirdi, ama bu iş kapanmıştı artık. Gelişme daha da gerilere gitmekte, arkeokrat kadın da ondan yararlanmaktaydı. İnsanlar durmadan kazıyorlar, bu kadın, neyin nerede olduğunu biliyor oysa. Hiçbir şey ondan gizlenemez. Gelmiş geçmiş en eski altın ondadır, kimse o altına dokunamaz, daha yapıldığı yıllarda bile bu kadın için düşünülmüştür bu altın; o müthiş eski kentler yok olduğunda, kimin için yok olmakta olduğunu biliyordu insanlar. Yüreğinde taşımakta olduğu kudret değneği, yeryüzünün nerelerinde bir zamanlar insanların yaşadığını söylemektedir ona.

Kuyumcu dükkanlarına doluşup kıymetli nesnelerin değerini fiyatlarla ölçen aşağılık insanlarla alay eder bu kadın. Parayla satın alınan şeyler, sonradan görmeler ve diğer ayaktakımı için uygun olabilir. Arkeokrat kendisine ne borçlu olduğunu bilir, bir taşı cilalamanın yıllar aldığı ve saygınlık ve sabırdan oluşan kölelerin yaşadığı eski kültürler kemiklerine işlemiştir bu kadının.

Onu kanla kandıramazlar -kan, çeşitli karışımlarla sulandırılmıştır- insanoğlunun nasıl ortaya çıktığını bilir insan, hangi menfur değişimlere uğradığını bilir, hangi gururun güvenilir olduğunu, kimin kendisini satmayacağını bilir; arkeokrat kadın kendi geçmişini araştırmaktan kaçınır, geçmişinde ne bulursa bulsun, iğrenecek ve elinin tersiyle itecektir. Bozulmamış tek şey, toprağın derinliklerinde gömülmüş olanlardır, orada ne kadar çok milyon yıl gömülü kalmışsa, o kadar kusursuzdur bunlar. Piramitlere yığılan boş kafalara sadece gülümser o. Ona firavundan falan söz etmesinler, bütün mumyalar sahtedir, o, gerçek şeyi, hakkında kimsenin hiçbir şey bilmediği hakiki nesneyi ister, ve bu nesnenin günışığına çıkarıldığı an, işte yalnızca o an, hakikat anıdır.

Birkaç gün sonra dolandırıcılar nesnenin başına üşüşür; pahalı nesneler iyice parlayacak şekilde ovulup cilalandığında çağdaş bir görünüme bürünürler.

Arkeokrat, çevresinde kimsenin dolaşmasına tahammül edemez, ailesi de yoktur zaten. Uyanık ve de itaatkâr köpekler tarafından korunmakta, seyahat ettiği süreler dışında yalnız yaşamaktadır. Ne var ki, genellikle seyahat halindedir bu kadın. Hakir gördüğü büyük servetiyle dünyanın dört bir yanındaki arkeologları destekler; bir olay olduğunda, durumu herkes öğrenmeden, konu kamuya ulaşıp da sonsuza dek yok olacağı müzelere konmadan önce, yasal katkısını kanıtlamak için olay yerine koşmak durumundadır.

  • “Arkeokrat karakterini kullanarak yazdığınız öyküleri 10 Şubat 2015 tarihine kadar postoyku@gmail.com adresine gönderin. Seçilen öyküler 3. sayıda yayımlanacaktır.”