Büyüyen Ay

Büyüyen Ay Yayınları Yayın Yönetmeni Mustafa Kirenci’ye sorduk.
Büyüyen Ay Yayınları Yayın Yönetmeni Mustafa Kirenci’ye sorduk.

Bugün artık çokça tecrübe ede ede öğrendik ki bilgi, kültür ve sanat sadece zihinsel ve edinilen bir şey olarak kalmakta. Tüketim nesnesine dönüşmekte. Değerlerin doğuşunu sağlayan, yeni yeni açılımlarıyla toplumsal davranışın niteliğini artıran bir işlev görmemekte.

Büyüyen Ay Yayınları Yayın Yönetmeni Mustafa Kirenci’ye sorduk:

— Büyüyen Ay Yayınları ne tür kitaplar yayımlamayı sever? Varlık sebebini nasıl açıklar?

Bunu ne oranda başarabiliriz bilmiyorum fakat, Büyüyenay öncelikle insanın Allah’a, insana ve eşyayı bakışının hakikat eksenine yerleştirmesini sağlayacak, bu bilinci verecek ve bu bilincin insanın tutum ve davranışlarına yansıması sağlayacak eserler yayımlamak istiyor. İnsanın ilk önce kendi hakikatiyle samimi bir bağ kurması sonra da bilgi, varlık ve eşyanın hakikati hakkında doğru, samimi ve sahih bir perspektif kazandıracak eserler yayımlamak idealimiz.

İnsanın ilk önce kendi hakikatiyle samimi bir bağ kurması sonra da bilgi, varlık ve eşyanın hakikati hakkında doğru, samimi ve sahih bir perspektif kazandıracak eserler yayımlamak idealimiz.

Bugün artık çokça tecrübe ede ede öğrendik ki bilgi, kültür ve sanat sadece zihinsel ve edinilen bir şey olarak kalmakta. Tüketim nesnesine dönüşmekte. Değerlerin doğuşunu sağlayan, yeni yeni açılımlarıyla toplumsal davranışın niteliğini artıran bir işlev görmemekte. Bu yüzden siyaset de, bilim de, kültür de ve sanat da insanı kemale ulaştıran onu eşrefi mahluk haline gelmesini sağlayan alanlar olmaktan çıkıyor. Adeta insanı ifsad eden sözler ve davranışlar yığınına dönüşüyor. Bizim kitaplarımızın bilgi değil bilinç vermesini, değerler oluşturmasını ve değerlere can vermesini isteriz.

Bir insanın varlık sebebi ne olmalıysa ya da ne olması gerekiyorsa siyasetin, bilimin, sanatın kısaca kültürün ve bir yayınevinin de varlık sebebinin o olması gerektiğine inanıyorum. O da yayımladığı eserlerle insanı hakikatle sağlam ve sahih, kalıcı ve irtifa ettirici ilişkiye kavuşturması. Daha deneysel olarak söyleyecek olursak insandaki iyilik kaynağını besleyip kuvvetlendirmesi ve kötülüğe engel olma bilincini geliştirmesi. Sezai Karakoç “Büyük bir şiiri okumadan önceki insanla okuduktan sonraki insan arasında bir fark vardır. Eser insanı değiştirmiş, çarpmış, büyülemiş ve metamorfoza uğratmıştır.” diyor. Bunun bütün büyük eserler için geçerliği olduğunu düşünüyorum. Kitabın insanı ve insandan başlayarak toplumu değiştirici, yenileyici gücüne yayımladığımızı eserlerin de katkısı olsun isteriz.

— Açıkcası sizi hayranlıkla izliyoruz. Bunca emek, karşılık (maddi ve manevi) buluyor mu? İlgiden memnun musunuz?

Öncelikle teşekkür ederim. Kültürel çalışmalarda karşılık bulmak kısa sürede mümkün olmuyor. Bu hem maddi anlamda böyle hem de kültürün insanı inşa etmesi, yetiştirmesi anlamında da böyle. Büyüyenay’ın teklif ettiği kitapların zaman içerisinde yeni bir okuyucu portresi ortaya çıkaracağını düşünüyorum. Bu da zamanla gerçekleşecek birşey. Ama farkettiğim bir şey var: Büyüyünay gibi olmaya çalışan yayımlarda farkedilir derecede bir artış görüyorum. Büyüyenay’ın yayın dünyasına bir katkısı da şu olacak: Böyle bir yayımcılık ta varmış, bu tür eserler de yayımlanabilirmiş düşüncesinin kabul edilebilir ve uygulanabilir olması. Bu bizi manevi olarak memnun eder. Geçmişe ait eserler hepimize ait bir hazine. Onlara asla ödeyemeyeceğimiz borcumuz var.

—Yayımladığınız kitaplardan sizin için özel bir önemi olan ve okurlarımıza tavsiye edecekleriniz var mı?

Büyüyenay kurulduğundan beri siyasetin insan ve toplum üzerindeki olumlu ve olumsuz anlamlarıyla değiştirici, dönüştürücü etkilerini düşünerek “siyasetname” serisi yayımlıyor. Şimdiye kadar bu seriden 8 kitap çıktı. Siyaset Ahlâkı, Adaletin Aydınlığında, Siyaset Stratejileri, Devletin Ölümsüzlük İksiri... v.b. Bu seri artarak devam edecek. İstedik ki kendi kültür ve medeniyet dünyamıza ait ve bu dünyayı temsil eden, onun ihtiyaçlarından, yönelimlerinden ve varoluş sebebinden doğmuş bu kaynak eserlerin siyaset dünyamıza yeni perspektifler sunması. Siyasetin öncelikle bir ahlâk, erdem ve fazilet sanatı olduğunun anlaşılabilmesi için bu eserlerin okunmasın isteriz. Bu eserlerin hem siyasi aktörlerin/her türden yöneticilerin kendilerini seyredecekleri bir ayna, hem de yönetilenlerin yöneticileri test edecekleri turnusol kağıdı olduğunu düşünüyoruz.

Bunun dışında okuyucularımızın, dünyanın halini, ahvalini yedi uzun hikâyede anlatan Heft Peyker-Yedi Sûret’le sonsuzluğa dokunur gibi olmalarını, Nefsin Şehirleri ve Yol Ahlâkı ile içten dışa doğru insanın kendini keşfetmesinin yollarını bulmalarını, Kültürler Kavşağında Edebiyat ve Hikmet’le edebiyatın evrensel gücüne şahit olmalarını isteriz. Ve Maverdi’nin “ömrümün incisi” dediği eseri Yüce Hedefler Kitabı’yla tek bir esere sığdırılan bütün bir hayatı hecelemelerini, ondaki tefekkürün klavuzluğuna kendilerini bırakmalarını isteriz.