Dokuz kitap 9 öykü

Öyküler insanı kimi zaman betimlemeler dünyasına, kimi zaman da olaylar dünyasının içine sürüklüyor.
Öyküler insanı kimi zaman betimlemeler dünyasına, kimi zaman da olaylar dünyasının içine sürüklüyor.

Düğün Daveti'nde yazar bazen ayrıntılara fazla yer veriyor, uzun uzun cümleler kuruyor olsa da dilinin sade olması, anlattığı durumun, olayın, duygunun yerinde kullanılması bu açığı kapatıyor. Aslında hayatın bir öykü yazdığı/yazdırdığı hissini uyandıran bu çalışma yumuşak bir sesle okura sesleniyor.

Emine Batar, ilk öykü kitabı Düğün Daveti ile okura merhaba diyor.
Emine Batar, ilk öykü kitabı Düğün Daveti ile okura merhaba diyor.

Emine Batar, ilk öykü kitabı Düğün Daveti ile okura merhaba diyor. 17 kısa öykünün yer aldığı kitapta yazar, küçük insanların küçük dünyalarında yaşadıklarını, yürek burkan duygu durumlarını, yalnızlıkları ve yalnızlığa itilişlerini, ölümü, kimsesiz kalma gibi gerçek hayatın vazgeçilmezlerini satırlar arasına serpiştiriveriyor.

Yazar bazen ayrıntılara fazla yer veriyor, uzun uzun cümleler kuruyor olsa da dilinin sade olması, anlattığı durumun, olayın, duygunun yerinde kullanılması bu açığı kapatıyor.

Aslında hayatın bir öykü yazdığı/yazdırdığı hissini uyandıran bu çalışma yumuşak bir sesle okura sesleniyor.

Düğün Daveti, Emine Batar, Şule Yayınları

  • İlknur Demirci 26 kısa öyküden oluşan kitabıyla raflardaki yerini almış bulunuyor. Öyküler insanı kimi zaman betimlemeler dünyasına, kimi zaman da olaylar dünyasının içine sürüklüyor. Uzun betimlemelerin ve devrik cümlelerin arasında kaldım diye düşünürken Demirci bir hamle ile sizi bambaşka bir dünyaya götürüveriyor. Bir de bakmışsınız ki öyküde dert ortağı oluvermişsiniz, öykü kahramanı için ne yapabilirimi düşünmektesiniz. Gündelik hayatın sıradanlığının hoş bir şekilde anlatıldığı, dilinin insanı yormadığı bir kitapla karşı karşıyasınız, haber verelim.
  • Birkaç Tuhaf Gün, İlknur Demirci, Şule Yayınları

Şanzelize Düğün Salonu, kütüphanemizdeki sağlam romanlar rafında yerini aldı.
Şanzelize Düğün Salonu, kütüphanemizdeki sağlam romanlar rafında yerini aldı.

Tüm uzak ihtimallerin bir odaya toplandığı, düğümlerin peş peşe atıldığı romanda Tarık Tufan’ın keyifli üslubunun incelikleri en az hikaye kadar heyecan uyandırıyor.

Dervişler, ilaç denekleri, Tanpınar okuyan ihtiyarlar, mahkumlar ve kendi içine düşen insanlarla çevrelenen hikaye ve hakikatin yaraladığı adamların tüm yalnızlığı esrarengiz bir şekilde bizimle kesişiyor. Şanzelize Düğün Salonu, kütüphanemizdeki sağlam romanlar rafında yerini aldı.

Kahraman belki de okura sesleniyor: “Kimsenin sapından tutup çıkaramayacağı bir yerde, eski, paslanmış bir bıçak saplı duruyor. Birileri denemeli bıçağı oradan çıkarmayı.”

Şanzelize Düğün Salonu, Tarık Tufan, Profil Yayıncılık

  • Norveçli üretken yazar Axel Jensen, Türkçe’de ilk defa İkarus romanıyla arz-ı endam ediyor; hem de “İkarus”un babası “Dedalus” Kitap tarafından! Fakat bu romanın o meşhur İkarus ile pek ilgisi yok. (Yoksa var mı?) Beat kuşağının sivri kalemleri Jack Kerouac, Allen Ginsberg ama en çok da William Burroughs’un tadını alacağınız bu romanında Jensen, Norveç’in soğuğuna inat, Kuzey Afrika’nın sıcak mı sıcak Sahra Çölü’nde yolculuk ettiriyor okurunu. Yazarın ilk dönem eserlerinden olan İkarus, Norveç özelinde Kuzey Avrupa edebiyatını keşfetmek için iyi bir başlangıç olacaktır.
  • Ikarus, Alex Jensen, Çeviri: Banu Gürsaler Syvertsen, Dedalus Kita

Akıp giden bir üslûp, altı çizilecek tespitler, güçlü kurgular; Kendi İşinin Patronu Olmak, başarılı bir ilk öykü kitabı.
Akıp giden bir üslûp, altı çizilecek tespitler, güçlü kurgular; Kendi İşinin Patronu Olmak, başarılı bir ilk öykü kitabı.

Devrim E. Alkış,kitabında İstanbul’dan Viyana’ya, oradan New York’a sürüklenen, kimisi eğlenceli, kimisi merak uyandıran, kimisi de hüzün veren dokuz öykü anlatıyor okurlarına.

Bu öykülerde bir yandan beyaz yakalıların ilk bakışta görünür-görünmez hayatlarına dair detaylar sunarken diğer taraftan da “İş Günü” öyküsünde olduğu gibi, her çeşit mikroptan arındırılmış steril yaşamlarımızı sorguluyor, ya da “New York’ta Bir İş” öyküsündeki gibi bilim-kurgu sınırlarına giriyor.

Akıp giden bir üslûp, altı çizilecek tespitler, güçlü kurgular; Kendi İşinin Patronu Olmak, başarılı bir ilk öykü kitabı.

Kendi İşinin Patronu Olmak, Devrim E. Alkış, Everest Yayınları

  • Don Quijote’nin şöhreti Cervantes’i gölgede bırakmışsa da, Cervantes’i yabana atmaya gelmez. 16. yüzyıl İspanya’sını, tüm insan çeşitliliği ve insanların ezeli ve ebedi hasletlerini eleştirdiği Köpeklerin Sohbeti, raflarda Don Quijote’nin yanında değil de, Bernard Shaw’ların, Jonathan Swift’lerin alaycı ve iğneleyici üsluplarının yanında kendini daha iyi hissedecektir. İki köpeğin sahipleri üzerinden insanları, onların ikiyüzlülüklerini, yalancılıklarını, kendilerini üstün görüşlerini alaya aldığı, biraz didaktik, epey pitoresk, karanlık, eğlenceli, aman vermez bir metin. Don Qijote’a inat kısa olması da cabası.
  • Köpeklerin Sohbeti, Miguel De Cervantes Saavedra, Çeviri: Sinan Okan, Kolektif Kitap

Hikaye anlatmayı iyi bilen bir yönetmenin kaleminden bir hikaye nasıl anlatılır diye merak edenler Küller ve Kemikler’e müracaat edebilir.
Hikaye anlatmayı iyi bilen bir yönetmenin kaleminden bir hikaye nasıl anlatılır diye merak edenler Küller ve Kemikler’e müracaat edebilir.

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (2004) filmiyle Türk sinemasında esaslı bir yer edinen Ahmet Uluçay’ın hikaye kitabı Küller ve Kemikler Küre Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı.

İkinci projesi Bozkırda Deniz Kabuğu filminin senaryo yazım sürecinin yarenlik ettiği kitap, Uluçay’a dair herhangi bir fikre sahip olmayan okurları da etkileyecek düzeyde bir çalışma.

Cinlerin, perilerin hemen her Anadolu kasabasında anlatılan hikayelerinin tekrardan anlatıldığı, kutsal metinlerden kıssaların ibretlik havasının sirayet ettiği masalsı bir anlatı.

Kitaba dair daha birçok şey söylenebilir ama en önemlisi, Ahmet Uluçay’ın kelimelerle çizdiği tabloların ihtişamlı görüntüsü diyebiliriz. Hikaye anlatmayı iyi bilen bir yönetmenin kaleminden bir hikaye nasıl anlatılır diye merak edenler Küller ve Kemikler’e müracaat edebilir.

Küller ve Kemikler, Ahmet Uluçay, Küre Yayınları

  • İlk defa Portekizceden çevrilerek okuru selamlayan Ölümlü Nesneler, yazarın ilk yapıtlarının bile ne hazineler sakladığının enfes bir kanıtı. Toplamda altı öykünün yer aldığı kitapta, sentor yakalamaya av tüfekleriyle çıkan yerli halka da rastlamak mümkün, bir sandalyenin son anlarının tarihte yaratabileceği etkiye de. İroniden hüzne anısızın geçen metinler, gerçekdışını acımasızca hayatlarımıza taşıyor. Kısık sesle anlatılan hikayeler bunlar; “çünkü felaketler mazlumların çığlıklarını bastırmasa da seslerini kısar.”
  • Ölümlü Nesneler, José Saramago, Çeviri: Emrah İmre, Kırmızı Kedi Yayınevi

Kurgu hızının düşmeye başladığı yerlerde Özgür Çakır, başarılı bir şekilde mizahi dile başvurarak hikayeleri zenginleştiriyor.
Kurgu hızının düşmeye başladığı yerlerde Özgür Çakır, başarılı bir şekilde mizahi dile başvurarak hikayeleri zenginleştiriyor.

Aylaklığı ve şehir hayatının keşmekeşini duru bir üslup ile işleyen Yükşehir, yoğun buhran içindeki karakterlerin anlatıldığı katmanlı yapısıyla dikkat çekiyor.

Kurgu hızının düşmeye başladığı yerlerde Özgür Çakır, başarılı bir şekilde mizahi dile başvurarak hikayeleri zenginleştiriyor.

Kitap son dönemde peş peşe yayımladığı öykü ve romanlarla dikkat çeken Sel Yayıncılık etiketiyle raflardaki yerini almış okurunu bekliyor.

Özgür Çakır, Yükşehir, Sel Yayıncılık