Gerçek Doktor Kim

Aklın yanıtlayamadığı sorular ise sonra açıklanmak üzere bırakılır.
Aklın yanıtlayamadığı sorular ise sonra açıklanmak üzere bırakılır.

Yazarların tür tanımlarına kendi yorumlarını getirmesiyle edebiyat tarihi içinde bazı cevaplarda hemfikir olmak güçleşmiştir. Fantastik/ bilimkurgu ayrımı ve karmaşıklığı da bu listede üst sıralarda kendine yer bulur. Öncü eserlerinin değerlerine geç kavuşması ve sahip oldukları geçişken yapı (tartışmaya açık bir konu) bu polemiği gündemde tutmaya yetecektir.

Edebiyat eserlerinin türlere ayrıştırılması ne işimize yarar? Hızlıca cevaplayacak olursak eleştiride ve akademide sağladığı kolaylıklar en başta gelebilir. İkinci önemli yanıt ise kitapların, pazarda türlerine göre yer bulmasını ve okura tercihlerini belirlemesinde kolaylık sağlamasıdır. Tür üzerine fikir geliştirmek yazar için de gereklidir. Yazma eylemi, her ne kadar yetenekle ilgisi yüksek görünse de aslında zihinsel bir idmandır. Hazırlık aşamasında yer alan her türlü çalışma esere dahildir.

Doctor Who 11 Doktor 11 Öykü İthaki Yayınları
Doctor Who 11 Doktor 11 Öykü İthaki Yayınları

Yazarların tür tanımlarına kendi yorumlarını getirmesiyle edebiyat tarihi içinde bazı cevaplarda hemfikir olmak güçleşmiştir. Fantastik/ bilimkurgu ayrımı ve karmaşıklığı da bu listede üst sıralarda kendine yer bulur. Öncü eserlerinin değerlerine geç kavuşması ve sahip oldukları geçişken yapı (tartışmaya açık bir konu) bu polemiği gündemde tutmaya yetecektir. Bu yazı boyunca iki tanım, yaygın cevaplarına atıf yapılarak tartışılacak ve yakın zamanda yayımlanan “11 Doktor 11 Öykü” kitabı üzerinden Doktor’un bu konuda nerede durduğuna bakılacaktır.

Büyü’ye Karşı Akıl

Konunun öncü çalışanlarından Todorov’a göre fantastik; “okuyucunun, öyküdeki kişilerin dünyasının canlı kişilerin yaşadığı bir dünya olarak görmesini ve anlatılan olaylarla ilgili olarak doğal bir açıklama ve doğaüstü bir açıklama arasında kararsızlık duymasını sağlamalıdır” (Todorov, s.39). Temel nokta iki kutup arasındaki kararsızlığın sürdürülmesidir. Günümüzdeki yaygın algıya ulaşmak için ise “Bir edebi tür olarak fantastik aslında sadece dış dünyayı dönüştürmez, kutsal kitaplardan halk hikâyelerine “ilk” metinleri dolasıyla edebiyatı da dönüştürür; fantastik türlerdeki bir anlatının aslında ilk anlatılarla kan bağı vardır. Mitoloji ve destanlar hayret verici olay ve kahramanları, coğrafi tuhaflıkları, doğaüstünü anlatması ve dünyanın oluşumuna dair anlattıkları büyülü öykülerle fantastiğin atası olarak kabul edilmiştir.” (Ayar, s.27) cümlesini eklemek gerekir.

Bilimkurgunun açıklanması, fantastiğe nazaran daha net gibi görünür ama yine de her iki tanım kendini diğerine göre konumlandırma eğilimindedir: “Dünya dışında bir yaşam biçiminden, onları dönüştüren, olağanüstüyle bilimini birleştiren bilim kurgu, bu anlamda fantastiğe yaklaşsa da ondan ayrılır çünkü fantastik geçmişe dair anlatılar sunar; korku ve merakla birleşen kaygıyı okura verir. Bilim kurgu ise her zaman olmasa da çoğunlukla daha iyi bir yaşam biçimi tasarlayan gelecek anlatısıdır. (...) Bilim kurgu imkânsızı temsil etmez. Bu dünya dışında bir şey kurgulasa bile bu spekülatif olarak mümkündür” (Ayar, s.32).

Tanımların çizdiği çerçevenin dışına çıkacak olursak bilimkurgu temelinde polisiye matematiğine yakın bir türdür. Yapısı ve konularıyla moderndir. Poe’nun gizemi, Kafka’nın karanlığı ve Borges’in işgüzarlığı iyi bir çağdaş polisiye için ne kadar şartsa bilimkurgu için de o derece önemlidir. Bu benzetmeyi teknik yakınlığın daha rahat görülmesi için kullanıyorum. Bilimkurguda temel çıkış noktası akıldır. Aklın yanıtlayamadığı sorular ise sonra açıklanmak üzere bırakılır.1 Temelinde gotik, ütopya ve korku gibi türler bulunur.

Fantastikteki en önemli nokta ise temelinde geleneksel anlatıların bulunmasıdır. Dolayısıyla mitler, kutsal kitaplar, halk hikayeleri ve arketipler temel izleği oluşturur. Modern çağın kısmen ret ettiği bir mirasın üstüne kurulur. Todorov’un klasik tanımının bu bağlamda açıklayıcı olduğunu düşünmüyorum. Hatta türün en iyileri olarak gösterilen eserlere bakarsak bunun (okuru iki farklı gerçeklik arasında kararsızlıkta bırakma durumunun) tam aksini tespit edebiliriz. Anlatıdaki büyü doğuştan vardır. Serüven ya da kahramanların yaşadıkları, mantıkla çözülmez. İki farklı dünya yoktur. Dünya büyülü ya da büyülü olmayan diye ayrılmaz. Tek bir gerçek vardır. Gerçek, büyülü olanın kendisidir. Kahraman, gücünü dışındaki bir varlıktan ödünç alır. Kişisel bir meselenin ya da kafa karışıklığının değil temsil gücü yüksek bir maceranın içinde ilerlemektedir. Başarıya ulaşması için inanç/ ülkü gereklidir.

Fantastiğin, bilimkurgu ya da yakın olduğu düşünülen diğer modern türlerle farkını daha net görebilmek için “Ya da şöyle diyebiliriz, insanın değişen hikayesi, büyük hikayeyi anlama ve eyleme şekli, hikaye anlatma biçimini de değiştirmiştir. Modern düşünce, metafizik olanı, “Tanrı”yı nasıl hayatından çıkardıysa, öykü ve roman da Modernizmin vazettiği gibi büyülü insanı, Darus Shayegan’ın deyişiyle “homo magus”u, ilahi olanı ve epik kahramanı hikayesinden çıkarmıştır.” (Ertuğrul, s.77). Fantastiğin merkezi epik kahramanın varlığıyla mümkün olabilir ve tam bu noktada yeni bir imkan doğurur. Shayegan’ın tabiriyle modern anlatının hikayede eksilttiği/ dönüştürdüğü başlıkların kurmacaya tekrar dahil edilmesini sağlayabilir.2

Bilimkurgu ve fantastiğin, çıkış noktaları esas alınarak ve önemli eserlerini incelediğimizde geçişken yapılı oldukları kabulüne rağmen birbirlerinin tam karşısında durduklarını görebiliriz. Biri modern öncesi dönemden kendine referanslar bulup dünyanın tek bir bütün olduğunu söylerken (daha doğrusu bunu söyleme ihtiyacı duymaz, bu kırılma yaşanmamıştır) öteki akılla sınırlandırılmış bahçenin dışını kabul etmez. Fantastikte ormanı mecburen yalınayak geçmek zorundasınızdır. Bilimkurgu ise size en kolay/ mantıklı yolu bulmaya söz verir: Tabii ormanın varlığını kabul ederse.

11 Doktor 11 Öykü

“Doktor’un dili tutulmuştu. Bu kadar kibar davranan Dalekler? Özür dileyen Dalekler? (...) Görebildiğim kadarıyla bütün arşivler gerçek ve şeytani askeri Dalekler’in hiç kimseyi hiçbir yerde hiçbir zaman fethetmeye çalıştıklarına dair bir kayıt yok. Skaro artık medeniyet, felsefe, demokrasi ve sanatın evrensel merkezi.”3

Bu alıntının merak uyandırmadığı okurlar için kısa bir girizgah yapalım: Doktor’un 1960’larda başlayan yolculuğu, merkezine televizyon dizisini alarak kitaplar, yan diziler, özel bölümler ve etkinliklerle devam ediyor. Kaba bir özetle Tardis adında, polis kulübesi görünüşündeki (dışı içinden daha küçük) uzay gemisiyle zaman ve mekanda yer değiştirebilir. Zaman Lordları ırkına mensuptur. Yolculuklarında mutlaka yanında dünyalı arkadaşlar bulundurur. Ortalama bir Amerikalı kadar evreni ve gözde gezegeni olan Dünya’yı kurtarmayı takıntı haline getirmiştir.

Doktor külliyatına yakın zamanda takipçilerini heyecanlandıran bir katılım daha oldu. Bilimkurgu ve fantastik edebiyatın tanınmış isimleriyle gerçekleştirilen bir atölye çalışması “11 Doktor 11 Öykü” adıyla kitaplaştırıldı. İthaki Yayınları 1000. kitabı olan bu çeviriyi özel baskıyla kutladı. Adından da rahatça anlaşılacağı gibi on bir doktor için kaleme alınmış öyküler bulunuyor.

Bir Zaman Yolcusu Dedesini Neden Öldüremez?

Yazarların tarzlarından ötürü öykülerini kıyaslamak güç olsa da favorim Philip Reeve’in Dördüncü Doktor’a yazdığı “Kötülüğün Kökleri” adlı eser oldu. Yaşamın son bulduğu bir gezende yeşermiş olan devasa Heligan ağacının gövdesindeki medeniyetin Doktor’la karşılaşmasını ya da ikinci kez tanışmasını anlatıyor. Kurgusu, teknik becerilerle öykü boyunca kalitesini koruyor ve Bir Zaman Yolcusu Dedesini Neden Öldüremez? sorusuna yeni bir cephe daha kazandırmış gibi görünüyor.4 “11 Doktor 11 Öykü”nün, takipçilerinin keyifle okuyacağı bir kitap olarak kütüphanemizdeki yerini sağlama aldığını söyleyebiliriz.5

Gerçek Doktor

Doktor ilk serisinde İngiliz devletiyle çalışan bir uzaylıyken soğuk savaş sonrası dünyanın bekçiliğine soyunan ABD sinemasının etkisiyle kurgusal olarak dönüştü. 2000 kuşağı için parçalı ve yeniden üretilmeye elverişli formunu koruyarak kolay tüketilebilir bir yapıya büründü. Yeni serisiyle tamamen post-modern bir anlatı tekniğine kavuşmuştur. Yanında sürekli izleyicinin kendini özdeşleştirebileceği ortalama bir karakter bulunur. Çağın gerektirdiği tüm kıvrak numaralar senaryoda mevcuttur.

Yukarıda bahsettiğimiz Doktor bilimkurgu/ fantastik çizgisinde nerede durur? Yaratıkların ve başka dünyaların varlığı ya da mitolojik göndermeler fantastik olmasına yeterli midir? Ya da içinden uzay gemisi geçen her anlatı bilimkurguya girer mi?

Metnin ilk bölümünde tartıştığımız tanımlardan yola çıkarsak Doktor’un bilimkurgunun dışına bir an olsun çıkmadığını tespit edebiliriz. Bize verebileceği bir cevap yoktur. Yolculuğunda bir başlangıç noktası olmadığı gibi hedef de belirsizdir. Mevcudiyetini kendi zekasına borçludur. Doktor tam anlamıyla, tanımladığımız bilimkurgu sınırlarına girer. Türün en önemli postmodern örneklerinden birini oluşturur.

Peki, Doktor gerçekten bir kahraman mıdır?

  • 1 “(...)Bu cevap eski tanrıların varlığına dair son kanıt olarak düşünülürdü.”
  • “Gerçekten mi?”
  • “Ve,” diye devam etti Doktor sırıtarak, “birçok kişi de bunun tanrı fikrini tam anlamıyla yalanladığını düşünüyordu.” Doktor güldü. “Şu eski evren o kadar garip ki. Hiçbir soruya net ve kesin bir cevap alamıyorsun.” (11 Doktor 11 Öykü, s.350)
  • 2 Shayegan’ın tanımladığı üç başlık: “büyübozumu, klasik aklın yıkılması ve sanallaştırma”dır. (D. Shayegan, Melez Bilinç, Metis Yayınları)
  • 3 11 Doktor 11 Öykü, s.281-283
  • 4 Merak edenler için: “Zaman Makineleri” (Paul J. Nahin, Arkadaş Yay.) adlı kitabın “Bir Zaman Yolcusu Dedesini Neden Öldüremez?” başlıklı bölümünden bir alıntı: “(...) dedenizi öldürmeniz mantıksal olarak imkansızdır. Hiç kimse, dede torun paradoksu konusunda kuşku duyup bunu denemek için ortadan kaybolmuş bir zaman yolcusunun boş bir laboratuvarda bıraktığı şöyle bir notu asla bulamayacaktır; Dede torun paradoksunun yanlış olduğunu kanıtlamak için zaman makinemle elli yıl geriye gidip dedemi öldü...”
  • 5 Kıymetli okura mektup: Öyküleri okurken wuu wuu diye bir ses duyarsanız sakin olun. Üstelik polis kulübesine rastlarsanız, kaçın. Burası İngiltere değil sonuçta. Kumrudur o kumru.
  • Birunî ile İbn Sina paralel evrenler üzerine mektuplaşıyorlardı. Ne var canım, biz de o kadar Doctor Who izliyoruz. (BB)
  • Kaynakça:
  • Ayar, Pelin Aslan. Türkçe Edebiyatta Varla Yok Arası Bir Tür Fantastik Roman. İstanbul: İletişim Yayıncılık, 2015
  • Ertuğrul, Aykut. “Hikaye Ne İşe Yarar, Öyleyse Ne?” Post Öykü. S. 4 (2015), s. 76-78.
  • LeGuin, Ursula K. Kadınlar Rüyalar Ejderhalar. İstanbul: Metis Yayınları, 2013
  • Todorov, Tzvetan. Fantastik Edebi Türe Yapısal Bir Yaklaşım. İstanbul: Metis Yayınları, 2012