Gözden kaçan an(ı)lar

GEÇTİ DOST KERVANI MEHMET ŞEKER - İZ YAYINCILIK
GEÇTİ DOST KERVANI MEHMET ŞEKER - İZ YAYINCILIK

İçeriğe henüz göz atmadan dahi anlaşılıyor ki Mehmet Şeker, gözden kaçan ayrıntılardan teşekkül etmiş öyküler kaleme almış. Kitap kapağından sonra ilk sayfada türkünün ilk dörtlüğünü görünce kitabın ismi üzerine daha fazla düşünülüyor.

Ân, içindeyken başka, bir sonraki ân ile bitişmeye başladığından itibaren ise daha başka bir anlam ihtiva eder. Ancak başka bir ânın içinden bakıldığında bir önceki ân anlatıma kavuşur, kendi içindeyken duyumsanabilir sadece. Bir rengin belirginleşmesi için başka bir renge ihtiyaç duyması gibi, bir ânın anlatımı ve bu anlatımın kuvvetlenmesi başka ânlarla bitişmesiyle mümkündür. Böylece günlük hayatın her bir saniyesi hikâyeleşir. Bunun için sese, yazıya kavuşmaya ihtiyacı yoktur. Gerekli olan sadece yanına dizilen ânların varlığıdır. Geçti Dost Kervanı anda duyumsanmış ama anlatıya kavuşmak için demlenmiş ânların derlemesini sunuyor okuruna. Güray Süngü, öykülerin yazımına şahit olduğu kadarıyla yazarın yollarda, otellerde, göğü ve ufku seyre daldığında öyküleri ortaya çıkardığını ifade ediyor. Sayılanlar hep insanın kendisiyle arasındaki perdenin kalktığı, böylece etraftaki her bir ayrıntının daha çok göze çarptığı zamanlar, değil mi?

İçeriğe henüz göz atmadan dahi anlaşılıyor ki Mehmet Şeker, gözden kaçan ayrıntılardan teşekkül etmiş öyküler kaleme almış. Kitap kapağından sonra ilk sayfada türkünün ilk dörtlüğünü görünce kitabın ismi üzerine daha fazla düşünülüyor. Sahi, tüm öyküler göz önünde bulundurulunca, ayrı kalınan nedir, geçip giden kervan nedir? Artık bu her okurun kendi zihninde, gönlünde cevabını bulacağı bir soru. Hatırı sayılır zamanların öyküleri bunlar. Yoksa şimdi nerede birisi dostuna "hadi gel kilometreler aşalım, şu şehre gidip bir zâtı ziyaret edelim" dediğinde o zâta o denli kıymet biçmese dahi "olur" deyip yola koyulacak insan? Nerede şimdilerde "Her şey olacağına varıyor" diyerek teselli bulacak gönüller? Nerede bir bankta oturanı her gün ama her gün gözleyen ve her gün ön yargısından yavaş yavaş sıyrılanlar? Bir bir yitmeye başlasa dahi tüm bu değerler aslında her birimizin çok benzerine rastladığı, çok benzerini duyumsadığı, ve belki çok benzerini etrafındakilere anlattığı/etrafındakilerden işittiği ânlar, hikâyeler.

Kendisi aynı zamanda bir köşe yazarı olan Şeker'in tecrübesi dili kullanımında kendini gösteriyor. Kitap, dilin dolambaçlı yollarına girmeden, doğrudan, sade ama akıcı bir üslupla kaleme alınmış öykülerden oluşuyor. Ancak kitaptaki çoğu öykü, nitelik olarak öyküden ziyade anıya yakın bir düzlemde yer alıyor. Kurgulama amacı gütmeden, birkaç değişiklikle anlatıma kavuşmuş anıları andırıyor. Bu sebeple de kurguda zayıflıklar görünüyor. Ritim tam yükseldi şimdi vurucu bir ses geliyor derken sesler bir anda kesiliveriyor. Geçti Dost Kervanı, bir akşam çay muhabbet arasında bir büyüğün "Ya bundan seneler evvel şöyle bir hadise yaşamıştım" diyerek söze başlayıp anlattığı hikâyeden farksız öykülerden oluşuyor. Sahici, samimi, akıcı ama bir taraftan bu dilden beklenen tatmine ulaşılmayan öyküler. Geçti Dost Kervanı, aile arasında, dost meclislerinde anlatılıp samimiyetin sıcaklığına büründüren anı-hikâyelere hasret çekenlerin keyifle okuyabileceği bir kitap.