Hikâyenin Şiiri: Yaşamak Sandığım

İz Yayınları etiketi ile çıkan kitap, gerçeğe yaslanan hikâyeleri ile iç çektiriyor.
İz Yayınları etiketi ile çıkan kitap, gerçeğe yaslanan hikâyeleri ile iç çektiriyor.

İz Yayınları etiketi ile çıkan kitap, gerçeğe yaslanan hikâyeleri ile iç çektiriyor. Temelde aile ve/veya cemiyet içinde yaşamanın bir insanı yalnız olmaktan kurtarmadığını anlatmaya talip Yaşamak Sandığım. Tedirgin ve attığı her adımda hatayı herkesten önce kendisinde arayan karakterlerin başını çektiği olaylar, kitaba hâkim havaya uygun bir biçimde veriliyor.

“Edebiyat bizi aldatmayan bir yalan.

Yalan olduğunu gizlemiyordu.”

Nilüfer Kuyaş

Kendi gerçekliğini çarpıtmadan, ondan utanmadan ve kendisi ile dertleşip çözüm ararcasına yapan cesur bir yazar.
Kendi gerçekliğini çarpıtmadan, ondan utanmadan ve kendisi ile dertleşip çözüm ararcasına yapan cesur bir yazar.

Bir anlatı metini hele ki kurmaca bir eser, gerçek bir zihinden çıksa da gerçek bir hayatı anlatmadığı varsayımı aklımızın bir kenarında durarak okunur. Bu kurmaca metne kendimizi inandırmamız o evrene kaptırmamız ile eserin kalitesi arasında doğru bir orantı bulunur. Bu kurmaca metnin içine gerçekliği ufak dokunuşlarla da olsa işlemek her yazar için bir açığa çıkma korkusu. Buna karşılık başarılı dokunuşlar ise metni güçlü kılma yollarından birisi. Edebiyatın bizi aldatan tatlı yalan bir yanı olduğunu unutmadan satır arasına diri gerçekçiliği yerleştiren bir kitapla okuru selamlıyor Veysel Altuntaş. Kendi gerçekliğini çarpıtmadan, ondan utanmadan ve kendisi ile dertleşip çözüm ararcasına yapan cesur bir yazar. Hayal kırıklıkları, yüze kapanan kapılar. Yaşamak Sandığım, yazarın ilk kitabı. İz Yayınları etiketi ile çıkan kitap, gerçeğe yaslanan hikâyeleri ile iç çektiriyor.

Temelde aile ve/veya cemiyet içinde yaşamanın bir insanı yalnız olmaktan kurtarmadığını anlatmaya talip Yaşamak Sandığım. Tedirgin ve attığı her adımda hatayı herkesten önce kendisinde arayan karakterlerin başını çektiği olaylar, kitaba hâkim havaya uygun bir biçimde veriliyor. Tedirgin, huzursuz, başarsa da kendisini başarısız sayan karakter portresi, durgunluktan beslenen atmosferde sırıtmıyor. Sıkıntıların kaynağını çeken ve karakterlerin önünü kesen baba figürü hem bir sorun hem de çözüm kaynağı şeklinde sunuluyor. “Bu ellerle uçmamı istedin ama benim ellerim uçmak için yaratılmamış baba.” Babasına rağmen babası ile iyi olanların hikâyelerini anlatıyor Veysel. Baba figürü gibi evlat figürü de hayatın türlü kaosunun içerisinde umudu ve kurtuluşu simgeler biçimde anlatıcının sıkıntılı anlarında birden aklına geliveriyor.

Yazar dil ile oynamayı hikâyesinin bir gereği saymış olsa gerek.
Yazar dil ile oynamayı hikâyesinin bir gereği saymış olsa gerek.

Hayal kırıklıkları, yüze kapanan kapılar. Yaşamak Sandığım, yazarın ilk kitabı. İz Yayınları etiketi ile çıkan kitap, gerçeğe yaslanan hikâyeleri ile iç çektiriyor.

Dil yönünden yapılan incelemede yazarın evvel zamanında şiir ilgilisi olduğu ve şiir mesaisi yaptığı açıkça görülüyor. Bu mesai sayesinde yazı ile mensur şiir arasına kayan bir dil ortaya çıkıyor tüm metinlerde. Kitabın en didaktik metninde dahi bu his kendisini belli ediyor. Yazar dil ile oynamayı hikâyesinin bir gereği saymış olsa gerek. Bu bilinçli tercih sayesinde metnin hem akıcılığı hem naifliği elde ediliyor. “Öyle ya yoldan geldim. Üstelik savaştan... Üstelik herkes kendisiyle meşgul.” Bu naif anlatımın yanında metinleri diri tutan bir de kadim selamlamalar var. Altuntaş, kutsal metinlerin pasajlarına, ayetlere benzer üslubu ile metinlerine didaktik bir yan da kazandırıyor. “Evet, çünkü siz bilmezsiniz ama insan pisliğin tekdir.” Metinler, hikâyelerin gereği olarak flu bir atmosfere uygun kesitler halinde sunuluyor. Yazarın sayıkladığı izlenimi uyandıran ve bu şekilde rüya atmosferini andıran kullanım, şiirsel üslubu güçlü kılan bir yapı fakat aynı zamanda yer yer yalnızca sayıklamalarla ve bilinç akışı ile ilerleyen anlatım, okuru kimi zaman olay ekseninden kaydırıyor.

Bu durum özellikle aksiyon ve kurgu odaklı okur için zorlayıcı bir durum. Bu durum Bir Gazete Haberi hikâyesinde aşılsa da bütün içerisinde azınlıkta yer alıyor. Gelecek metinlerinde bu durumun aşılması Altuntaş’ın hikâyesini çok daha güçlü kılacaktır. Yapısal olarak ele alındığında çok fazla deneysel örnek barındırmayan kitapta cümlelerin yatay çizgi ile birbirinden ayrıldığı Ev Hapsi hikâyesi, yapısı ve karşı koymacı üslubu ile dikkat çekiyor. Bunun dışında genellikle bildiğimiz hikâye yapısının dışına çıkılmadığı görülüyor. Yazar, okuru dili ve anlatımı ile zaten yakalamış olan metinlerinde böyle bir deneyselliğe de pek ihtiyaç duymamış görünüyor. Yaşamak Sandığım, okura anlatıcının gerçekleri satırlarına serptiği bir ilk kitap. Dili, anlatımı ve güçlü karakterleri ile akıllarda yer etmeyi hak ediyor. Şiirsel dilin, güçlü anlatımın damakta bıraktığı tat kalıyor zihnimizde bu kitapla. Kitabı bitirip iki elimizi yanımıza koyduğumuzda ise biz de tekrarlıyoruz: “Tanrı göğüs kafesini niye yaratmış? Eğer kalbimi koruyamıyorsa bir yazıdan, bir acıdan, senin bakışlarından...”