Mahmut Sami’ye sorduk

Mahmut Sami
Mahmut Sami

“Müzik değişince dans da değişir.” Abi günümüz öyküsünde bir müzik var mı sence? Bana daha çok gürültü gibi geliyor. Her yerden bir ses geliyor ve bu sesler bir melodi oluşturmaktan oldukça uzak.

Merhaba Sami, lütfen cevapların benim sorularımdan uzun olsun. Seni etkilediğini düşündüğün yazarlar, filmler vs?

Bu gibi sorularla ışık tutulmuş tavşana dönüyorum aslında. Bu soruya şöyle yanıt vereyim. Hayal gücünü sevdiğim yazarları kıskanırım. Yaşadıkları çevreden ustalıkla sıyrılıp kendi kurdukları alternatif dünyalarda bir süreliğine de olsa istedikleri gibi at koşturmalarına gıpta ederim. Calvino’nun görüp de bize tarif etmekle yetindiği kentleri, İhsan Oktay Anar’ın zihnindeki zaman makinesini ya da Tolkien’in bırak şehirleri, ırklara hatta bu ırkların lisanlarına varıncaya kadar ince ince kurduğu evrenini düşündüğümde bir kıskançlık dalgası yükselir içimde. Film konusunda da sadece şunu söylemek istiyorum. Canım sıkıldığında açar, Yüzüklerin Efendisi üçlemesini baştan sona izlerim. Bir ara Sindarin’i (Orta Dünya’daki elflerin lisanı) öğrenmeye kalkmıştım hatta.

Şu sıralar ne okuyorsun?

Kelt Şafağı’na başladım yenice. Arada da Ferec Ba’de’ş-Şidde Hikâyeleri’nden okuyorum.

Bir yazma ritüelin var mı?

Yazma konusunda bir düzenim yok. WhatsApp’ta öykü konuştuğumuz ve zaman kısıtlaması yaparak öykü yazdığımız gruplar vardı. Sürü psikolojisiyle yazıyorduk, motive ediyordu bu. Bir süredir sessizlik hakim o gruplara da. Bir de şey var: Kıskandığım metinleri okuduktan sonra kulaklığımı takıp yürümek.

Öykülerinde kullandığın en teknolojik alet, neden?

ICD (Implantable Cardioverter Defibrillator). İnsanın derisinin altında kalbini habire tokatlayan bir makinenin olması ilginç çünkü.

Günümüz öyküsünü takip ediyor musun? Belli bir yönelimden bahsedilebilir mi?

Elimden geldiğince okuyor olsam da hakkını vererek takip ediyorum dersem yalan söylemiş olurum. Okuduğum birkaç dergi var fakat müdavimi olduğum tek dergi Post Öykü. Öykü kitapları konusunda da Muhayyel’in kitap seçimindeki faydası yadsınamaz. Sadece Muhayyel’den çıkan kitapları okumak değil tabii fakat yerli Babil Kitaplığı’na benzetiyorum ben Muhayyel’i. Yönelim konusuna gelince, Burcu Bayer’in çok sevdiğim bir yazısı vardı Post Öykü 2.5’te. Kızılderili atasözlerinden birini kullanmıştı epigraf olarak.

“Müzik değişince dans da değişir.” Abi günümüz öyküsünde bir müzik var mı sence? Bana daha çok gürültü gibi geliyor. Her yerden bir ses geliyor ve bu sesler bir melodi oluşturmaktan oldukça uzak. Kimi öykücü modern çağın insan ruhundaki yansımasını yazıyor hâlâ, kimi o eski bozulmamış taşrayı özlüyor öykülerinde, kimi masal ve mite doğru kırıyor dümenini, kimi distopik öykülerle farkındalığı arttırmaya çalışıyor kendince. Değil günümüz öyküsünün, tek bir öykücünün dahi sabit bir yöneliminin olduğunu söylemek güç.

Öyküde yenilik deyince aklına ne geliyor? (Benim aklıma sadece emoji geldi şu an nedense)

WhatsApp grupları geliyor. Göreceksiniz öykünün yaklaşan son kuvvetli dalgası WhatsApp gruplarından çıkacak...